4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1717
Okunma
‘’En çirkin merhamet, hedefini şaşırandır.’’Diyordu P.Safa bir romanında.
Ben merhamet kelimesi yerine ‘’sevgiyi sevdayı’’ koydum. Sevgine layık olmayanı sevmek de böyle bir şey.
Sen gönlünü, her şeyini koyarsın ortaya ama, karşındaki koymuş gibi yapar. Sevmiş gibi yapar. Sonra da çeker gider.Sen bakakalırsın ardından. Dünyan yıkılır başına. Çıkamazsın aynaların karşısına bile. Yaşananlar rüya olur; yaşadıklarınsa kâbus. Fakat hayat, yaşanması gereken bir gerçektir. O an da ölsen de gam değildir bir yandan. Ama ölsen kime ne garip anandan başka. Bu acıyla baş etmeniz lâzımdır.
Bu şaşkın, yanlış sevdiğiniz bir de çok akıllı ama yüreksiz çıkarsa yandığınız kesindir. Çoktan vazgeçmiştir sizden , başka hayatlar kurmuştur kendine de kurmamış gibi yapar, vazgeçmemiş gibi yapar. Siz anlayamazsınız kolayca, seviyorsunuz ya, aşıksınız ya; o da sizin gibi sanırsınız. Sonra çıkacaktır kokusu.
Acısı; o hiç çıkmaz içinizden. Çünkü kırılan, gönül denilen sırça saraydır. Yıkanı, yapmazsa, onarmazsa iyileşmez o yara. Kanar durur. Giden sevgiliden vefa beklenir mi? Zaten vefa olsaydı gider miydi hiç! Sizsiz bir başka hayata ‘’evet’’ der miydi?
Demiş işte! Başka hayatlara çoktan yelken açmış da haberiniz yok! Hem de sizinle beraberken… Sizi hala sevdiğini söylerken… Bu bir aşka ihanet değil de nedir!? Bu aldatılış da acınız üstüne cilâ olur.Kanayan yaraya tuz serpilmiştir bir kere. Kanar, kanar durur.İflah olmazsınız artık.
Aradan geçen onca yıl da, her şeye rağmen kurmayı başardığınız yeni hayatınız da yavrularınız –yaşama sebepleriniz- da olsa yine kanar. Kanadı, kanıyor işte. Hadi baş edin bu ilacsız dertle.