Aşk cennetin dilinden bize kalan yegane hatıradır. -- bulor
hayatyolu
hayatyolu
@hayatyolu
VİP ÜYE

İNSAN NASIL YARATILMIŞ

6 Nisan 2009 Pazartesi
Yorum

İNSAN NASIL YARATILMIŞ

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

772

Okunma

İNSAN NASIL YARATILMIŞ

İnsan nasıl yaratılmış? Hangi aşamadan sonra ?.






İnsan yok iken daha, “Kur’ân” kime veya neye talim edilmiş?..

Tâlim edilmekten murat ne?..

Niye Kur’ân bunları bize anlatıyor?..

İnsan maymunun gelişmişidir diyen Darwin’ci görüşe reaksiyon olarak Amerika’da “AKILLI TASARIM” görüşü savunulmaya başlandı!.

Evrensel “Yaratıcı Zekâ”, insanı yaratmış maymundan bağımsız olarak; bu görüşe göre...

“Fe tebarek Allahu ahsenül hâlıkiyn”!...

Ya hu, bin küsur yıl öncesinden beri, tasavvufu yaşayan tüm evliyâullah, “AKL-I EVVEL”den, evrenin özündeki Allah adıyla işaret edilenin ilim sıfatının zuhuru olarak söz edip durmuşlar...

“Evrendeki her birimde oluşan hareketin başlangıcında ‘akl-ı KÜL’ vardır” demişler; "tümel akıl" bugünkü deyişle...

Hiç mi kimse bunun farkında değil?.

Elin adamı “Yaratıcı Zekâ”dan ve “Akıllı Tasarım”dan söz edince kıyâmet kopuyor!.

Oysa, bu olayla esasında, “Allah” adıyla işaret edilenin “Fatır” isminin mânâsının ortaya çıkışı dile getirilmektedir; "takdir, tasarım, planlama, düzenleme, ölçüm, zamanlama" gibi kavramlarla birlikte "yaratma" anlamına gelen “fıtrat” sözkonusu olduğundan dolayı… "Fâtır"ın "fıtrat"ı...

Bilimin “tanrı yoktur” gerçeğini apaçık vurgulaması sonucu, aydın kesim mecburen ateizme kayarken, ismi “ALLAH” olan kendilerine anlatılamadığı için, kimse çıkıp da Allah Rasûlü’nün neyi açıklamış olduğunu bunlara anlatamıyor!.

Bu kadar mı kilitlenmişlik olur!

Çağdaş bilim sonucu, yükselen değer diye takdim edilen ateizmi binlerce yıl önce keşfedip, “HANİF”liği (tanrı kabul etmezlik) savunarak işe başlayan; daha sonra da Allah Rasûlü olarak, “ALLAH” gerçeğini tebliğ eden İbrahim aleyhisselâmdan bu yana, DİN gerçeğini değerlendirebilen tüm rasûller, veliler ve tahkik ehli işin daha başında “La ilahe (tanrı yoktur)” diyerek bunu dillendirmişler...

“Tanrı ve tanrılık kavramı yoktur; yalnızca ismi Allah olan”ı anlamak daha işin başı demişler...

"Feakım vecheke liddiyni HANÎFA... Fıtratallahilletiy fetaran nâse aleyha!.. Lâ tebdiyle lihalkıllah... Zâlike diynül kayyım... Ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun.” (30:30)

"O halde yüzünü (şuurunu) Hanif (lik bilinciyle) DİN’e yönlendir; O Allah Fıtratına ki, insanları fıtratlarıyla yaratmıştır! Allah yaratış sisteminde değişiklik olmaz! Geçerli olan DİN (Allah sistem ve düzeni) budur. Ne var ki insanların çoğu bunu bilmez!"

Bu konulardaki geniş açıklamalarımızı dileyen web sitemizden, 1992 yılında kaleme aldığımız “Hazreti Muhammed Neyi OKUdu” isimli kitabımızın “Fatır ve Fıtrat Dini” bölümünde detaylarıyla okuyabilir.

Rahman, Kur’ân’ı talim etmiştir!. Bu talim işlemi, bir sistem ve düzen ile tüm evren içre evrenlerin meydana gelişini oluşturmuştur!.

Buradaki anlamıyla “Kur’ân”, Zâtın, sıfat ve esmâsıyla kesret (çokluk) âlemine tenezzülü; bu sûretle algılanan ve algılanamayan her şeyin, elbette ki “cin” (tüm görünmez varlıklar) ve insanlığın oluşumunu sağlamasının genel adıdır.

Evrenlerde, her zerrede, her an, ismi “Allah” olanın, ilmi değişik isimler altında açığa çıkmakta; bu açığa çıkış ile de, irade sıfatı kudrete dönüşerek her an yeni bir birimi yaratmaktadır!.

Genetik kodları her ne kadar maymunun gelişmişi olan “insansı” ile büyük bir benzerlik gösterse de; ister mutasyon deyin ister melekî etki, neticede ilmi ilâhi sonucu yoktan var edilmiş, yokken var edilmiş bir tür olarak yeryüzünde “insan” meydana gelmiştir!.

Bu meydana geliş dahi “BEYÂN” sonucu oluşmuştur!.

“Beyân”, varlığını oluşturan programın, “işletim sisteminin” adıdır, tanımlamasıdır!. “Beyânın talimi” demek, evrende uygulanmış olan işletim sisteminin aynen uygulanarak insanın yaratılması demektir... Ki bu da doğal olarak “Sünnetullah”ın sonucudur!.

Bu oluşum makrodaki programın aynen mikroya uygulanması suretiyle oluşmuştur!

Bu yüzden, “zerre küllün aynasıdır” denmiştir!.

Bu yüzden, evren makro, insan mikro olarak tanımlanmıştır.

Biz de buna “beyin mikrokozmostur” diyerek işaret etmiştik uzun yıllar önce.

Evrenler, tüm derinliği, boyutsallığı ile, nasıl, ismi Allah olanın, sıfat ve esmasının, mertebeler ve terkipler halinde açığa çıkışı ise, aynı şekilde, talim edilmiş olan, yani bir programla oluşturulmuş insan da, o mertebeleri bünyesinde barındıran mikro âlemdir.

Şahı Velâyet Hazreti Âli, “sen kendini küçük âlem sanırsın, oysa âlemi Kebîr sensin” diyerek bu gerçeğe 1400 yıl önce dikkat çekmiştir!.

Ne yazık ki, her şey hep mecazlar, benzetmeler, misâllerle anlatıldığı için, işin gerçeği hep örtülü kalmıştır!.

“Kur’ân ve insan ikiz kardeştir” uyarısının arkasında da burada anlatmaya çalıştığım işte bu gerçek yatmaktadır.

“Rahman Kur’ân’ı tâlim etti” âyetindeki “Kur’ân” isminin anlatmak istediği kavram ile, bugün elimizdeki “mukaddes kitap”tan algıladığımız mânâ, aynı kavram değildir.

Bu âyette geçen “Kur’ân”, ismi Allah olanın, evreni, yani orijin “ANA KİTABI” oluşturmuş olduğu sistem ve düzenin, oluşum ve işletim programlanmasıdır. Bu oluşumun adıdır Kur’an!. İnsan dahi aynı sistem ve düzenle var olduğu için de, evrenin mikrosu ya da ikiz kardeşi olarak tanımlanmıştır, ve ona gelen Kitap da aynı isimle isimlendirilmiştir!.

Rasûlullah aleyhisselâmın evrensel sistemi “OKU”ması (IKRA) ise, Kur’ân’ın kendisine inzâli olarak anlatılmıştır!. “Kur’ân bir defada inzâl oldu” gerçeği bu durumu anlatır.

Bu “OKU”manın vahiylerle tafsil yollu topluma nakliyle de bildiğimiz “Kur’ân” oluşmuştur. Kur’ân, bilgidir! Kağıt veya deri veya sayfa değil!.

İnsan, taklitten, ezber ve şartlanma yollu edindiği bilinçsiz bilgiden arınıp; hakikatini sorgulayıp, elde ettiklerini değerlendirebilirse, kendisine “Allah ahlâkıyla ahlâklanma” yolu açılır.

“Sünnetullah”ı “OKU”r!..

Görür gözü, işitir kulağı, konuşur dili, O olur!.

Beşer ise asla O’nu göremez!.

Allah Rasûlüne bakıp, “sen de bizim gibi çarşı-pazar dolaşan birisin” dedikleri gibi...

Müşrikler ancak “yetim Muhammed’i” görebilir!... Allah Rasûlünü asla!!!

Bu öyle bir yaratılış nimetidir ki...

“Fe Bİ-eyyi alâi RABİKÜMÂ tükezzibân!”

(Ey görünmez varlıklar ve insanlar!) Varlığınızı meydana getiren Rububiyet boyutunuzun “siz” olarak açığa çıkardığı nimetleri nasıl yalan sayarsınız? (Rahman Suresi’nde 31 defa tekrarlanan bir uyarı!)

Buna ancak hakikat ehli tasdik ve şehadet edebilir!.

“Kur’ân OKU”mak işte bu boyutta olur hakikatiyle!.

Ateizmin getirisi ve bilimin başlangıcı kabul edilen Darwinci görüş "tanrı" anlayışını yıkarken; "peki öyle ise sistem ve düzeni oluşturan yaratıcı zeka nedir?" sorusunu da beraberinde getirmiştir. Klasik "tanrı" anlayışı ise bunu cevaplayamamış; sonunda "akıllı tasarım" görüşüne ulaşılmıştır! Çünkü düşünen beyinler tanrı olmayan "evrensel yaratıcı akıl" aramaktaydılar son bilimsel gelişmeler ışığında.

Bilimsel gelişmeleri takip eden batılı aydınlar gökte bir tanrı ve gökten gönderilmiş-inmiş (semavi) din olamayacağı gerçeğini gördükten sonra, Ateizmi kabullenmişlerdir. Ne var ki, bu da yaşanılan evrensel gerçekleri çözmeye yetmemiş, bu defa insanlar "Evrensel YARATICI ZEKA" bulunması zorunlu gerçeğinden hareketle bu görüşe ulaşmışlardır...

Bu görüş, Allah Rasûlü Muhamed aleyhisselamın açıkladığı "ALLAH" ismiyle bildirip târif ettiği olayın kapısıdır!

İnsanlık, bugünkü müslümanlık anlayışının ötesinde, gerçek İSLAM DİNİ’ni tanıma hareketini başlatmıştır!

Fatır’ın farkına varılmasını sağlayan bu görüşün sonu, Zâtı ıtıbariyle mutlak gayb olan ismi "ALLAH" olanın keşfedilip kabul edilmesine kadar uzanacaktır..

Bu da görünmez, bilinmez "MÜCEDDİD-YENİLEYİCİ"nin dünya üzerindeki işlevini yıllardır yerine getirmesi dolayısıyladır kanaâtindeyim.

Zirâ bu gerçekleri fark eden aydınların artık ateist olarak kalması imkânsızdır!

Fark edilen gerçek kapısı tüm insanlığa hayırlı olsun!

Bu da, “Allah hidâyetinin”, yani gerçeği görmenin, değerlendirmenin bir başka ifadesidir!.


AHMED HULÜSİ

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İnsan nasıl yaratılmış Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İnsan nasıl yaratılmış yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İNSAN NASIL YARATILMIŞ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Rom@ntik
Rom@ntik, @romntik6
6.4.2009 01:36:32

İçerik olarak oldukça güzel bir yazı ama...
Sanırım yaşlanıyorum .)
Fon renginden dolayı olsa gerek, yazı beyaz olunca fosforlu gibi oldu okumak zorlaştı.

Emeğinize Saygılarla

Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
6.4.2009 00:45:42
10 puan verdi
Allah sizden sonsuz kere razı olsun.sizin gibi bilenler yazsın ki bizler gibi cahiller bilgilensin.ve kesinlikle rededenler.darvin şarlatanını savunup ya da onun arkasına sığınıp kurana Allaha dil uzatanlar...
tebrikler
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.