- 856 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
2 - YEMEK
Onur BİLGE
Yurtta ancak dört ay kalabildim. Yemekleri berbattı. Yorgan, battaniye ve yastık götürdüğüm halde yataktan rahatsız oluyordum. Pamuk bir yataktı. Yılların mikrobu, tozu vardı içinde. Kim bilir kaç kişi yatmıştı üzerinde, kaç hasta ya da kaç çocuk kirletmişti. Kaç kere silinip, kurutulmuş, kaç kere attırılıp, havalandırılmış, kaç kere yüzü çıkarılıp, yıkanmıştı? Bunlar aklıma gelince diken oluyor, bana batıyordu.
İlk sabahki kahvaltıda gözlerimden yaşlar süzüldü. Minicik tabaklarda üçer zeytin tanesi, dört kesme şeker büyüklüğünde beyaz peynir, bir dilim ekmeğe sürülebilecek kadar margarin, iki dilim ekmek... Evimizdeki kahvaltı sofrası geldi gözümün önüne. Neler yoktu ki! Hem bu kadarcık yiyecek bana nasıl yeterdi? Özel bir yurttu. Yemek için fark ödüyorduk. Bunları mı yiyecektik? Hele çay! .. Eski, yer yer sararmış, dibi yarı beline kadar kararmış kocaman bir çaydanlıkta, şekeri dahil kaynatılmış, yıkana yıkana ne renk oldukları anlaşılamayacak kadar solmuş, oldukça aşınmış, karıştırılmaktan içlerindeki çizikleri ferli bir şekilde çay karası olan, kaba görünüşlü melamin fincanların yarısına kadar konan, aromasını kaybetmiş, bulanık, sarı, ılık bir su... Şimdi dahi nasıl içtiğime hayret ediyorum anımsadığımda ama tadını hiç unutmadım.
Ertesi gün öğle yemeğinde okuldaydım.
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 1
SEMİRAY - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Çorbanın yağındaki pişmiş sineği gösterdiğimde: "Yanık soğan o." deniyordu. ÇOK GÜLDÜM... Kara sinek deyip geçmeyin 1. dünya savasında yaraların iyileşmesi için onlar kullanılmış özellikle Ruslar tarafından.
Geçmişte yaşanan öyleydi, özellik yurtta kalan ve yatılı okuyanlar bilir
Bacanağım baldızım ve kızları Sabriye Eskişehir den bize gelmişlerdi uzun yıllar önce,yemeğe oturduk başladık yemeğe.Sabriyenin yemediğini görünce ikaz ettim yesene diye.Meğer balık sevmezmiş.Allah ın nimetini sevmemek beni çileden çıkarır,tepem attı burası İstanbul sevmiyorum falan yok önüne ne gelirse yiyeceksin diye sert bir ifade ile söylendim.Eniştesinden böyle bir çıkış beklemiyordu korkak bir tavırla yavaşca balığa uzandı ve zoraki yemeğe başladı.Ne zaman balık yesek Sabriye aklıma gelir.Bacanağım anlattı o zamandan beri en sevdiği yemekler arasındaymış Sabriyenin.
Bana da bu hatıramı hatırlattı güzel yazınız.Teşekkürler efendim.Sağolun.
feyzi kanra tarafından 12/24/2011 9:13:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Mişon demisken,bir fikra geldi aklima...
Paylasmak istedim..
Mişon hastalanmis... Doktor, ilac kar etmemis... Gittikce agirlasiyor... Olum doseginde yattiginin farkinda... Coluk cocugu basina toplanmislar.
Mişon gozlerini zor aciyor, guclukle konusabiliyor.
-Kariziim burda misin?
-Burdayim kozaziim..
-Rafael burda mi?
-Yanindayim babaziim.
-Benjamin burda mi?
-Ben de burdayim babaziim.`
-Nesama, Ariel, Ehut...
-Hepimiz burdayiz babaziim.`
Agir hasta Mişon birden hiddetlenmis:
-Be kuzim hepiniz burdaysaniz, dükkani kime biraktiniz?`
"Ne kadar arkadaşım varsa toplayıp, öğle yemeğine eve götürüyordum. Güle oynaya yenen yemeklerdeki sıcak ortamı anlatmam mümkün değil."
Zuleyha...
Lise yillarinda, ayni siralari paylastigim arkadasim..
O da teyze kizi ve baska bir arkadasimizla ayni evi paylasiyordu..Koylerinde lise yoktu cunku..Hemen hemen her ogle yemeginde bize gotururdum onlari..Uzun yillardan sonra, gecen sene gorustuk Zuleyha ile..Tebessumle eskiyi yad ettik.Tekrar o gunlere gitmemi sagladi hikayeniz..
Tesekkurler..
Bilin bakalim ben nerdeyim ?
GuLeN tarafından 7/17/2009 10:41:31 PM zamanında düzenlenmiştir.