- 1868 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kadın, Şiir, Edebiyat
Kadın, Şiir, Edebiyat
Kadınların sosyal ve siyasal alanlarda söz sahibi olması, son yüzyıl içersinde daha fazla görülmektedir. Ülkemizde kadınlar Cumhuriyet dönemiyle siyaset sahnesine çıkabilmiştir. Avrupa’da (Fransa’da) 1945 de oy hakkı alabilmişler.
Edebiyat alanında da kadınlar son yüzyılda seslerini daha gür çıkarma imkânı bulmuşlardır. Neden bazı kadınlar günümüzde hala siyaset ve edebiyat alanında pasif durumda? Bu sorunun cevabını kadın kimliğinin tezahüründe aramalı. Bir eser vücuda getiren kadın veya erkek, bağımsız kişiliğiyle edebiyatçıdır. Yazdıklarını (Eş, baba, nişanlı, ağabey, şeyh vb.) şahısların onayına sunan ya da yazdıklarının hesabını onlara vermek durumunda olan bir kadın; başarılı ürün verebilir mi? Bu nedenle, bazı kadın yazarlar yazı ve şiirlerini yoruma kapatmak zorunda kalmaktadır.
Geniş okuyucu kitlesine sunulan, şiir-yazı eğer yoruma kapatılmamışsa; farklı kültür ve anlayışa sahip kişiler tarafından yorumlanır. Bu yolla yazdıklarının başkaları tarafından nasıl algılandığını görebilir. Bazı şiir-edebiyat sitelerinde eser sahibinin yorumları “pasif” etme hakkı var.
Kadın yazarları sınırlayan bir husus da, bazı erkeklerin yardım amaçlı; onların eserlerine yapılan yorumlara cevap vermesi! Bu hiç uygun bir davranış değil. Hakaret içeren yorumlar için, zaten site yetkililerince gereken yapılıyor. Ayrıca üyeler de tepkisini gösteriyor, göstermeli.
Sonuç olarak: Bırakın kadın yazarlar, özgürce duygu ve düşüncelerini ifade etsinler. İnanıyorum ki onların himaye edilmeye ihtiyacı yok.
Saygılarımla.
YORUMLAR
Sevgili Afet Hanım... kadınlar ağlayarak bir yere gelemeyeceğini anlamalı ve dimdik ayakta durabilmeli... bu güç ve zekaya sahiptirler çünkü... sizi de kutlarım bu aşamada olduğunuz/geçtiğiniz için...
Kadınların himayeye ihtiyacı yok (hiç hâmim olmadı) evet ama insanların saygıya ihtiyacı var...
Bunu öğrensek yeter bize...
Teşekkürler Ahmet Bey...
Bir kadın olarak cevap vermek istiyorum, sus demeden de bitirmeyeceğim sanırım. Okadar çok ki diyeceklerim okurken bıkabilirsiniz. Öncelikle söyleyeyim ki şu sözünüzü çok sevdim.
Bırakın kadın yazarlar, özgürce duygu ve düşüncelerini ifade etsinler. İnanıyorum ki onların himaye edilmeye ihtiyacı yok.
Evet yok bunu biz biliyoruz da arkadaşlar anlamıyorlar. Aslında sanatta özellikle üretici sanatta kadın erkek ayırımı olmamalıdır. Ne yani onlar olanı olmayanı istedikleri kadar duygulu şekilde yazsınlar, alkış alsın biz kelimelerin içinde aşkı katmaya bile korkalım. Hak mı bu şimdi? Ben 50 yaşında şiir yazmaya başladım. Çünkü okumaya başladığım zaman elimde görülen ilk şiir büyük bir öfkeyle alınıp yırtıldı. Kadınların şiirle ilgilenmesinin yanlış olduğu söylendi. Tabi ki bu kadar hoş bir şekilde de değil. Hala yazarken içimde bir şeyler eziliyor Yaşasalar kızarlardı diye. Neden bu, sadece kadın olduğum için. Ben konuşmak istiyorum. Ben yazmak istiyorum. Duygularıma düşüncelerime birilerinin müdahele etmesini istemiyorum. Hepsinden daha duygulu yazabilirim. Duyguların en yoğununu yaşatırım yüreğimde. Çünkü ben bir kadınım, bir anayım. Her doğan can benim canım her toprak olan benim yarım. Onlar için üzülür onlar için yazarım.Beni bana koysalar herkesten de iyi yazarım. Ben kadınım, farkedilmese de güçlüyüm. Başaracağım,üstümde beni tutan zincirleri koparacağım.Farkettim ki insan olana boyun eğmek yakışmıyor.Ölene dek de çabalayacağım. Bir kazancım olur mu, maddi anlamda olmaz belki ama bir amaç uğruna çalışmak hatta ölmek bile güzel olmalı.Neyse siz dinlemekten yoruldunuz mu bilmiyorum ama ben yoruldum . Sonra devam ederim. Sakın su demeyin bana, ben susmam.