- 760 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
*- RAZI OLMAK
Aradığımız şey yaşanmış zamanda değil yaşanmışlıktadır. Dün başka türlü mutluydum bugün başka türlü mutluyum. Çünkü mutlu olmak insanın kendi ellerindedir. Ve hiçbir şeye feda edilmemelidir.
Hiç kimse istediklerinin tümüne sahip olamaz. Yaradan’ın verdiğine şükretmeyi bilmelidir insan. Veren Allah verdiğini geri almasını da bilir elbet. Kazanmak da kaybetmek de nihai olarak O’nun ilahi takdirine bağlıdır. İşte bu yüzden, elimizde sebeplerden başka pek bir şey yoktur. Ve işte bu yüzden maddi bir takım kazanımlar için kendimizi gereğinden fazla paralayıp heba etmenin beyhudeliği apaçık ortadadır. Bu böyledir diye “Nasılsa veren verdiği gibi, verdiğini almasını da biliyor. O aman niçin? ” anlayışını içselleştirmek de tümüyle yanlıştır. Elbette insan çalışmalı, üretmeli rızkını kazanmalıdır. Hayatın devamı büyük ölçüde buna bağlıdır. Ve her zaman verilene şükretmeyi bilmek ama aynı şekilde elimizden alındığında da şükretmekten vazgeçmemek temel prensibimiz olmalıdır. Bu anlayış kadercilik gibi görünüyorsa da hayır değildir. Kadere rıza göstermek başka, kadercilik başka şeydir. İşin bu yanı, bu kısa yazının konusu değildir.
Her şeyimizle teslimiyet… Kime? Yaratan’a… Bu kadar basit… Takdir-i İlahi’ye boyun eğmek, razı olmak. Hayat kısacık bir zaman dilimidir. Bize düşen, verilmiş olan ömrü Rıza-i İlahi’ye uygun bir şekilde yaşamaktır. Gerisi lafı güzaftır.
Bırakalım bu yalan dünyanın karmaşasını bir kenara. Çevremize dönüp bir bakalım ve değmeyecek şeyler için neler feda ettiğimizi gördüğümüzde hayıflanıp keşkelere sığınmayalım. Şu an oturduğumuz yerde arkamıza yaslanalım. Bir tür arınmışlık duygusuyla gözlerimizi yumarak sakin ve derin nefesler alalım. Hiç değilse kısa bir süre için bulunduğumuz atmosferin dışına çıkıp hayallerimizde bile olsa zamansızlığa doğru kanat çırpalım. Bir yudum nefes almanın bile bize verilmiş olan ne büyük bir nimet olduğunun ayırtına varmanın hazzı ve minnet duygusuyla şükredelim, bizi ve bildiğimiz, bilmediğimiz her şeyi yaradan yüce Rabbimize
RECEP AKIL
YORUMLAR
-herkes kendi nefsinde yasadiklarina sahittir elbette... bu yüzden ben kendi adima yasadiklarimdan yola cikararak yazabilirim ancak...
-kader haktir ve degismez bir gercektir... Yaradan kutsal kitabinda 'ben herseyi bir kader üzere yarattim der' burda yanliz insan ve hayvandan degil herseyden bahsetmektedir, yani bir esya veya bir tas parcasindan da buna dahildir...
-ve 'sizleri canlarinizla, mallarinizla, cocuklarinizla imtihan edecegiz' der...
-kisi nasip oldugunca elinden geleni yapiyorda gerekene/istedigine ulasamiyorsa bu 'kader'dir... aslinda her hangi bir seyi yapmasi veya yapamamasi bile kaderdir...
-kaderlerimiz icicedir, herkes birbirine iyisine veya kötüsüne birer vesiledir...
*
-cennetin anahtari imandadir... imanda Yaradana teslimiyettedir... egerki kisi istedigine degilde nasip olana razi geliyorsa mutluluk bu noktadadir....
-yani asil mutluluk : yasanilana/nasip olunana RAZI gelmekle olunur...
-yoksa nefis azgindir ve sürekli isteyecektir, nefsi tanimayip mücadele edilmezse kisi ancak hüsrana ugrar ve sonu helak olur...
*
-seninde dedigin gibi Recep... maziye dönüp baktigimizda hepimizin bosa yasadigi anlar elbette olmustur... pisman olmak tövbe etmekle ruhumuzu günahlardan arindirmaliyiz... Rabbim pisman olan, O'ndan razi olan kullarini sever...
-kulada ebedi saadeti icin bundan baska ne lazimdirki??
*
______yazini yürekten kutlarim Recep, cok önemli bir konu secmissin, Allah razi olsun... sevgiyle kal...