- 1057 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
YİĞİT BAŞKANIN ARDINDAN
YİĞİT BAŞKANIN ARDINDAN
Vefatından önce Karaman’da yaptığı konuşmadaki son sözlerinden;
“Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Püf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.
Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim. Allah’ın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah, bize “Niye iktidar olmadın” diye sormayacak. Sorarsa “vermediler” deriz.”
Doğduk ve öleceğiz, işte bütün hakikat bu. Aradakiler sadece detaydır. Hoş bir sada olarak kalanlar ise bu detayların dizaynında gösterilen özendir. O, bir partinin genel başkanı olmanın ötesinde, büyük bir davanın her türlü olumsuzluklara ve yokluklara rağmen yılmaz, yıkılmaz lideriydi. Ufku, idealleri ve sevdası Türkiye sınırları aşan, özelde Türk ve İslam topraklarında genelde de tüm dünya coğrafyasında mazlum milletlerin dertlerini kendi derdi kabul etmiş büyük bir insandı. Onu Kırım da tanırdı, Doğu Türkistan da. Bosna’ lılar da severdi, Kosova, Kerkük de…
Vefat haberiyle tüm Türkiye kan ağladı, Suriye, Kıbrıs, Çeçenya, Avrupa, Asya kendi öz evladını kaybetmiş gibi yandı, perişan oldu. Sevdası olan, davası olan, derdi olan, yerine göre öfkesi, nefreti olan ve kara gecelerle kavgası olan serdengeçti bir liderdi. Sadece kendi hayatını kurtarmaya çalışan değil, tüm gençliği, tüm insanlığı kurtarmaya çalışan bir ülkünün yiğit neferiydi.
Kaç lider tanırız, seçim arifesinde oy istemek yerine, dinleyen insanlara ölümü ve ahireti hatırlatan…
Kaç lider tanıdık, düz yaşamayı, düz durmayı, düz yürümeyi, dik durmayı ve doğru gitmeyi öğütleyen…
Rabbinin huzuruna da öyle gitti…
Başı dik, alnı ak olarak…
Bir ömrü helal yaşayarak…
Bir defasında “Yıllar oldu parti kurulalı, ama millet, bize gösterdiği sevgiyi ve saygıyı sandıkta oy olarak bir türlü göstermedi, iktidara yaklaştırmadı. Ne olacak bu gidişin sonu” diye sorduğumda merhumun verdiği cevap çok muhteşemdi.
-“Bu millete bu vatana hizmet için illaki iktidar olmak şart değil, biz zindanlarda da bu davayı savunduk, meydanlarda da.”
Hizmet yeri olarak mekân tercihi, makam tercihi ve maddi yeterlilik tercihi de hiç olmadı. Sekiz milletvekili varken de yerine göre iktidar yerine göre muhalefet olarak görevini en iyi şekilde yapmaya çalıştı, tek başınayken de…
Bir başkasının adamı değildi, kendisiydi. Hoparlör değildi, mikrofonun sahibiydi. Milletten başka hiçbir makam ve zümreye diyet borcu olmadı. Örnek hayatıyla, temiz, dürüst, ilkeli ve inancından zerre taviz vermeden de siyaset yapılabileceğinin ispatı oldu.
Gazze’de Siyonist vahşet hunharca katliamlara başladığı vakit İslam dünyasında nasıl bir ümmet bilinci, vahdet bilinci tesis edildiyse, tüm dünyada Filistin’ e destek mitingleri ve İsraili protesto ve tel’in mitingleri düzenlenerek zulme karşı insanlık nasıl bir merkezde birleştiyse, Muhsin Başkanımızın elim bir olayla aramızdan ayrılışı ülke genelini yasa boğarken, yurt çapında yoğun bir barış ve sevgi deryasının da oluşmasına vesile oldu.
Kendisi sonsuzluğu özleyerek, sonsuzluğun sahibine varma özlemiyle ve halka da sonsuzluk âlemini düşündüre düşündüre gitti. Üşüyorum diyordu, hep… Kar altında üşüyerek Rahmet-i Rahmana kavuştu.
Güzel hatıralarımız vardı, sevgimiz saygımız deryalar kadardı. İnsan bir şeyden emin olması lazım, onunla ölüme bile gidilirdi. Beraber can verdiği dava arkadaşlarına gıpta etmemek mümkün mü? Ebed memleketlerinde onunla tekrar mülaki olmak için duadayım. Ölümün bir güzel yanı da bu olsa gerek.
İstiklâl Marşımızın doğduğu, Akif’in hatıralarıyla dolu olan Taceddin Dergâhındaki kabrinde kıyamet sabahını beklerken, çok yakınında bulunan çeşme başında ruhunu dinlediğine eminim. Giderken yanımda götürdüğüm ve yol boyunca çöplerini taşlarını itinayla temizlediğim bir avuç vatan toprağını mezarına bırakabilmiş olmanın tesellisindeyim.
Beraber can verdiği dava arkadaşların ruhlarıyla beraber ruhu şad olsun.
Tüm Türk milletinin ve İslam ümmetinin başı sağ olsun.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
bahçelievler ve filancadan bahsedenler
elim bri kazadan nemalanıp bu memlekete alevi-sünni-kominist-sağcı solcu vs. tasniflerini zikretmesinler.
Madem kısasa kısas
daha kolay bir yol var
İMRALI!
40 bine yakın şehidin veballisi.
haydi marş marş imralıya
o zaman seni alnındna öperim ben
yoks ailkellerin yaptığı gibi tamtam dansı yapmayın.
biliyorsunuz yamyamlar hasımları ölünce ateş yakıp tam tam dansı yaparlardı.
Hem muhsinlerin canını alan Allah ona dil uzatanlarınkini de alaır bir gün.
o zaman da sizden diğerleri mi tam tam dansı yapsın..
:):):):)
Ha bu arada ermenilerden yine özür dilenecekmiş!
haber vereyim de onu da kaçırmayın !!!!!
KargülüALMILA tarafından 4/9/2009 1:53:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
Balçiçek Pamir kadar solcu da olamazsınız, devrimci de...
1980 öncesi sağ-sol kavgasında farklı kutuplardaki insanların kimlerin oyunuyla düşman olduklarını çocuklar da biliyor artık.
Rahmetli Başkan kendisine günlerce ve aylarca mamak zindanlarında insanlık dışı alık almaz işkenceler yapanları dahi affetme erdemini göstermiş, Balçiçek Pamir' in annesi vefat ettiğinde de bizzat başsağlığı dilemiş, taziyede bulunmuş birisiydi. Yani herkese gül uzatan, herkesi kucaklayan bir insandan bahsediyoruz.
Balçiçek Pamir'in Muhsin Başkan'ın vefatı sonrası yazdığı yazıyı bir okuyun bence. Yıllarca farklı fikir ve farkllı saflarda bulundukları halde insaf ve adaletli bakış ölçüsü ve hakikat çizgisinde yazılmış bir yazı bulacaksınız....
Ayrıca böyle bir kıymetin (kaza veya cinayet) ölümüne sırf muhalefet olsun diye sevinen bir iki kişiden biri olmanız ne onun kişiliğine, inancına, davasına, sevdasına ne de geride kalanların ona sevgisine ve ideallerine zarar verebilir...
Hâlâ kaza mı suikas mı tartışması devam ediyor, bunda da en büyük şüphe sebebi ise, enkazın 3 gün boyunca bulun/a/mamış olması, yanlış dağlarda aranması (21 yy. imkanlarına sahipken) ancak utanç duyulacak bir kepazeliktir.
Ülkedeki faili meçhuller kervanına Muhsin Başkan da katılabilir, katiller bulunamaz, bulunanlarsa göstermelik cezalarla tecziye edilebilir, maalesef bu da utanılacak başka bir Türkiye gerçeği...
Şunu kabul edin, sizin sağ veya sol çizgide olmanız, bizim sizden farklı düşünmemiz, lider olarak farklı insanları seviyor ve takdir ediyor olmamız kavga sebebi değil, zenginliğimizdir.
Herkes her göüşü benimseyebilir, savunabilir, kimseyi dışlama hakkımız da yok ayırımcılık hakkımız da... Yeter ki bu ülkeyi sevsin yeter ki bu vatana ve millete ihanet duguları ve faaliyetleri içinde olmasın.
Benimle aynı çizgide olmayan biri öldüğünde bayram yapma hakkım yok. Onu haketmediği ve hiç ilgisinin olmadığı suçlarla itham etme hakkımızın olmadığı gibi.
Bu melekette 17 yaşındaki çocukları asabilmek için bir günde sıkıyönetim mahkemelerinden çıkartılan kararlarla yaşı büyütülüp asılanlar oldu. Asan cellatlar ise hâlâ aramızda dolaşıyor...
HüseyinGazi tarafından 4/9/2009 11:22:40 AM zamanında düzenlenmiştir.
hüseyin bey, yorumumla ilgili gönderdiğiniz mesajınıza yanıt veriyorum. maraş ve bahçelievler katliamlarının içyüzünü çocuklar bile biliyor artık. siz, yazıcıoğlu müritlerinden başka inkar eden de yok zaten. "ceza" falan demişsiniz... ne cezası efendim? hangi ülkede yaşıyorsunuz? bu ülkede ucu devlete dayalı suçlar, ancak çok mecbur kalındığında bir iki tetikçinin göstermelik cezalarıyla kapatılır. o kadar!
Akif Üstadımızın hayatına çok benzer bir hayat yaşadı.
Vatan, millet, maneviyet, mukaddesat yolunda aynı Akif gibi çekmediği çile kalmadı.
Her karışında O mübarek zatın hatıralarının yaşadığı ve İstiklâl Marşımızı yazdığı Taceddin Dergâhı bu dünyadaki ebedi istirahatgâhı oldu.
Yüz yılda bir gelebilecek bir dava erinin kaza haberinin geldiği andan itibaren tüm Türkiye ve
mazlumlar coğrafyası ona hayır dualarda birleşti.
Eller semada gözü yaşlı nineler, analar, bacılar,
kardeşler , yâr ve yârenler gelecek güzel bir habere en azından yaşadığını duymaya hasret kaldı 3 gün.
Ardından şehadeti ve hep özlemle dile getirdiği Sonsuzluğun Sahibine vuslat haberiyle yıkıldı tüm gönüller,
parça parça oldu sineler.
Nice şiirler yazıldı ona, nice dualar edildi ve milyonlar ona sevgi merkezinde hem Kocatepe Camiinde
hem de mahşer sabahınadek bekleyeceği Taceddin Dergâhında tek yürek olarak buluştu.
Cenazede bulunmama ve bir avuç vatan toprağı bırakabilmiş olmama rağmen hâlâ inanamıyorum, Koca Reisimin vefatına...
Rabbim makamını cennet eylesin, Resullere Nebilere komşu eylesin.
".....Başkanımızın elim bir olayla aramızdan ayrılışı ülke genelini yasa boğarken, yurt çapında yoğun bir barış ve sevgi deryasının da oluşmasına vesile oldu....."
abartının da bu kadarı, şaka gibi geliyor insana...
"...Yarın ahirette Allah, bize “Niye iktidar olmadın” diye sormayacak...."
belki bahçelievler ve maraş'ta katledilenleri sorar ama. o zaman ne dersiniz? onlar komünistti, ötekiler aleviydi mi dersiniz? eh bu da bir gerekçe olabilir tabi. baksanıza, "yiğit başkan"a methiyeler düzülürken, komünist ve alevilerin -çocuk da olsalar- katl-i vacip gibi görünüyor. yoksa salt kazada öldü diye katiller nasıl "kutlu" kişi olabilirdi?
Muhsin YAZICIOĞLU/Köyümün Beyefendi Siyasetçisi (A.D)-Ş
-Evet BBP Gn.Başkanı sevgili,Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamının son yıllarında başından geçen bu dördüncü kaza.
-Aslında tıpkı Eşref Bitlis paşanın bizlere yaşattığı o soru işaretini yaşamıyor değilim...
-Muhsin Başkanın helikopter kazası SUİKAST ihtimalini fazlası ile güçlendiriyor.Üstelik A takımı ile beraber iken.
-Genç/dinamik/dürüst/çok sevilen ve örgütlenmiş gençliği ile geleceğe siyasi damgasını vuracak alternatif lider...
-Derin devletin kendisinde/Çatlı gibi gizli sırları olan biri/yaşamı bazılarını fazlası ile tedirgin ediyordu.Hele de 12 Eylül’ün gün ışığına çıkmamış gerçekleri/sebepsiz işkenceler.
Sınır dışı edilenler/Aç-açık bırakılanlar,dağlarda kol gezenler için hazırlanan alt yapının mimarlarına dair bir çok şey kayıtlarında mevcuttu.
-Bilindiği üzere Muhsin Başkan 12 Eylül’de Haluk Kırcı ve Maraş olayları ile ilişkilendirilmiş.Akıl almaz işkencelere maruz bırakılmış/5.5 yılı hücre hapsi olmak üzere 7.5 yıl Mamak Cezaevinde tutuklu kalmıştı.Ancak;Yazıcıoğlu bu 7.5 yılın sonunda mahkemenin gerekçeli kararı ile SUÇSUZ bulunmuş/Serbest bırakılmıştı.Dolayısı ile Siyasetimizin o genç/dürüst/yiğit KÖY BEYEFENDİSİ boşuboşuna gençliğinin en güzel yıllarını işkenceler/hücre hapsi ve tutuklulukla geçirmiş oldu.
-Tahliyesinin ardından hukukçuları AİHM ’ne baş
vurmak istedilerse de,Muhsin Başkan bunu kesinlikle redetti.Vatanımı seviyorum/Vatanımı asla başka ülkelere şikayet etmem söz konusu olamaz diyerek tüm ısrarları/önerileri redetti.
-Şimdi bu suikast değilse / ne...?
-Bir Gen.Baş.na tahsis edilen helikopter tüm teknik testlerden geçmeden kontak çevirirmi hayır/üstelik pilot 35 yıllık deneyimli asker kökenli rütbeli emekli bir pilot.
-Dünyada en az görülen kaza şekli /helikopter kazaları.Ülkemiz de bir Paşa/ardından bir Gn.Başkan...düşünmeğe başlasak iyi olur.
-Siyasetçilerimiz dinleme cihazlarına milyonlarca dolar ödeyebilme gücüne sahipken/bu ülke de bir çok kişi dinlenmek kaydı ile terörist addedilirken/dağ da düşen ve sadece 50 km.lik alanda bile 2 günde ikibin kişilik hem sivil/ hem askeri ekiple aranarak/bulunamayan helikopter enkazı da yüzyılımızın utancı olarak tarihe geçecektir.
YAZICIOĞLU’nun Mamak’ta yazdığı son şiir
ÜŞÜYORUM
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..