- 840 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kıs Sesimi
__ Kıs şunun sesini oğlum! Burası…
__ Ama anne…
Ne zaman yüksek sesli müzik duysam sesini kıstırmaya çalışırım. Tıpkı yirmi yıl öncesinin sessiz müziğini dinlemeye çalıştığım gibi kulak kesilmek gelir içimden. Deli dolu yaşların umursamaz tavrını takın takınabilirsen.
Wham posterleriyle süslediğim küçük odamın duvarları yürür üstüme üstüme.
Orta halli kasetçalara takılan son albümün olası en yüksek volümünü gösterirken ibre aniden kapı aralanır:
__ Kıs şunun sesini ! Burası…
Korkuyla uzanan parmaklarım denk gelirse ses düğmesine, kapatırım. Şayet kapı aralığındaki bir çift göz hiddetliyse, fişi çeker, bazen koparırım(!)
__ Anne, ben dışarı çıkıyorum. Biraz dolaşacağım.
__ Nereye gideceksin? Ne zaman dönersin? Kiminle?
__ Ama anne..!
Gittiğim yerden dönerken pırpır eden yüreğimi telkin etmek güçleşir. “Tamam’’ derim, “Senin suçun yok, bu kadar yürüyorsun işte! Zaten otobüs de geç geldi.’’ Ama yok, bu mazeret olamaz. Ah, deli! ‘’Biraz erken çıksaydın ya!”
Nefes nefese çıkarım altı katlı evin merdivenlerini. Çifter çifter ter boşalır sırtımdan.
On dakika geciktin… Ver hesabını şimdi!
__ Oğlum geç kalma emi. Merakta koyma beni .
Gece kara perdesini büründüğünde bütün ışıklar söner, sesler kabuğuna çekilir, çıt çıkmaz. Küçük odam, büyük dünyam olur, yatağıma uzanırım. Sımsıkı kapalı perdeyi aralar, ayın odamın duvarlarına süzülüşünü izlerim. Yatağımın altından beni dinleyen defterimi çıkarır yazarım, çizerim…
__ Anne şöyle yapsak…
__ Sen anlamazsın oğlum, nerden bileceksin...
Herhangi bir zorluk çıksa paylaştığımız(!) hayat içinde ben hiç büyümem. Yanlış da olsa hiçbir fikrim olmaz, olamaz. Hem ne kadar hayat tecrübem var ki şunun şurasında? Çelmelere takılmamak adına bildiğim kaç manevra var? Çözüm üretebilir miyim? Çok mu üstün şu zihnim?
Konuş hadi!
Alfabe emrine amade, tıpkı şimdiki gibi…
Konuş benimle! Hiç ip atlarken çocuk beyninden geçirmeden atladığın hayallerin oldu mu? En büyük hayalin sadece gülüşler ve mutluluk doğumlarına şahitlik miydi?
Konuş benimle! Dört duvar yürüdü mü üzerine? Sen, yatağında karnına çekerken bacaklarını dizlerinin arasına süzüldü mü gözyaşların? Hiç ellerini kulaklarında sabitlediğin oldu mu? Ya da gözlerine bakılmadan anlatılan her şeye inandığın? İnandıklarından caydırıldın mı? İnandığın ne varsa, kavgana kavgacı çıktı mı? Hükmen mağlup mu sayıldın yaş haddinden?
__ Anne bir şey diyecektim!
__ Şimdi değil oğlum, çok işim var.
__ Ama anne…
Hiç bitmeyen işlerin arasından sıvışıp ulaşabilseydim sana. Başımı omzuma düşürüp, titrek dudaklarımı yer çekimine teslim ettiğimi görseydin. Bir kere çıktım dizlerinin huzuruna ve aksim duruyordu gözlerine baktığımda.
Dolambaçlı yollardan ulaşmam için bin tabelayı çözmem mi gerekirdi? Direkt bir yol olsaydı da sana yürüseydim. Takılsam da yol kenarı çalılarına, düşsem de… Ama sana yürüseydim.
__ Annem… Canım…
__ Ne var yine ne istiyorsun?
__ Ama anne…
Seni çözmeye çalışmak güç. Acaba yeterince gülmedi mi dudaklarım? Açılsalar, esneseler, değseler yanaklarıma, somurtmasa yüzümün iklimi, çözer miyim?
Oyuna kanmayan kedi gibi sokuluyorum sana. Saçlarım dokunuyor göğsüne. Dağılmışlar baksana! Görmüyor musun ellerini istiyor saçlarım. Bir çift pabuç değil, allı bir elbise değil istediği. İstediği ellerin! Saçlarımın ihtiyacı var ellerinin dişlerine…
Bu kadar buz değilsin sen biliyorum. Senin de saçını okşayan olmamış biliyorum. “Hayatta senden önemlisi yok.” diyenin olmamış. Ama… Ama almadığı bir şeyi veremez mi insan, Allah aşkına?
__ Ben sana bu oyuncaklar ayakaltında durmayacak demedim mi?
__ Anne dur! Dur anne, en sevdiğim arabamdı o…
__ Ama anne…
Ah! Elindeki makas darbesiyle lime lime edilmiş pantolonlarım saçıldı etrafa. “Kız kısmısı pantolon giyer miymiş…’’Ellerim salkım salkım. Hiç buruşmamış bir poşet içinde verdim hepsini toprağa. Toprak olsaydım… Keşke, kendi toprak olmadan sıfırlansa beynim. Sıfırlansa, boş olsa, giriş yasak olsa… Ya da martı kanadından bir tüy düşse şuraya, alsam yavaş yavaş süpürsem ağdalanmış izleri.
Ay ışığının gizemli titreyişinde hapsedip gözlerimi ağırlığına yenilmeseydim gecenin. Oturduğum yerde yalpalamasaydı göz kapaklarım. Küçük defterim, küçük odamda yorganımın altında uyusaydı da düşmeseydi yere. Bilemezdim ki gecenin bir yarısı üzerimi örtmeye geleceğini. Hiç görmedim ki… Bilmezdim ki o defteri uzanıp alacağını ve bütün yapraklarına düşeceğini. Bilmezdim ki kendinle bu şekilde yüzleşeceğini.
Yazmasa mıydım?
__ Off! Oğlum aç şu müziği! Sonuna kadar aç! Kulak zarlarım patlayana, konu komşu toplanana kadar aç!
Duymamam gerek kuş tüyüne takılacak sesleri.
Sonra gel, yeniden tanışalım. Ellerimde unut saçının her telini .
Yazmasa mıydım?
Bilmiyordum sabır taşı dedikleri ne menem şeydir. Bilseydim koparmaz mıydım ucundan da denizlerimde sektirmez miydim? Belki huzur adasına ulaşırdı taş üstünde sesim. Bilseydim kalemim kırılacak şimdi, şurada…
Defterim kalsın, ne olur! Ne olur yırtma!
Ama baba…
Özlem Pala
08.08.08
YORUMLAR
Ay ışığının gizemli titreyişinde hapsedip gözlerimi ağırlığına yenilmeseydim gecenin. Oturduğum yerde yalpalamasaydı göz kapaklarım. Küçük defterim, küçük odamda yorganımın altında uyusaydı da düşmeseydi yere. Bilemezdim ki gecenin bir yarısı üzerimi örtmeye geleceğini. Hiç görmedim ki… Bilmezdim ki o defteri uzanıp alacağını ve bütün yapraklarına düşeceğini. Bilmezdim ki kendinle bu şekilde yüzleşeceğini.
Yazmasa mıydım?
__ Off! Oğlum aç şu müziği! Sonuna kadar aç! Kulak zarlarım patlayana, konu komşu toplanana kadar aç!
Duymamam gerek kuş tüyüne takılacak sesleri.
Sonra gel, yeniden tanışalım. Ellerimde unut saçının her telini .
Yazmasa mıydım?
Bilmiyordum sabır taşı dedikleri ne menem şeydir. Bilseydim koparmaz mıydım ucundan da denizlerimde sektirmez miydim? Belki huzur adasına ulaşırdı taş üstünde sesim. Bilseydim kalemim kırılacak şimdi, şurada…
Defterim kalsın, ne olur! Ne olur yırtma!
Ama baba…
çok güzel buldum özlem
...
yolun hep açık ola
...