- 841 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
TÜKÜRÜRKEN DİKKAT!
ZEKA VEYA HAFIZA
Yazar sıfatıyla sıfatlandırılmış bayanlarımızdan birisi, iktidardaki partiye oy verdi diye büyük bir kitleye “zekasız” imasında bulunmuş!
Kendi kalemiyle dememiş ama bir okuyucusunun kahvehane muhabbeti mukabilinden yorumunu, duygularını tercüme etmiş olmalı ki, sütununa taşımış.
Muhafazakârlıktan ziyade, “istikrar” isteyen büyük bir kitleye böyle bir hakarette bulunmak/bulunabilmek aslında kişideki zeka ve akıl seviyesinin kıtlığına çok açık bir delil değil midir?
Veya kasıtlı, kargaşa çıkarmak için tükürülmüş bir hakaret!
Bir sokak serserisinin hoşuna gitmeyen bir iş yapan veya söz söyleyen kişiye sövmesinden ne farkı var bu davranışın?
Sahil şeridindeki illerde CHP’nin kazanmasını ise oralarda yaşayan insanların balık yedikleri için zekî olmalarına bağlamış! Ve diğer illerde yaşayanlara balık yemelerini tavsiye etmiş!
Peki, iktidar partisini destekleyen büyük kesim demeyecek mi şimdi;
“CHP denenmemiş bir parti değil. YAPTIKLARI, YAPACAKLARININ TEMİNATIDIR!”
Tarih sayfalarına şöyle bir göz atıp, CHP’nin iktidar olduğu dönemlere bakarsak neleri getirip, neleri götüreceğini kestirmek hiç de zor değil aslında. Söz konusu koskoca bir ülkenin durumu iken, yaşanmış gerçekleri görmezden gelerek nasıl “bir daha deneyelim, ülke yönetimini bu ellere teslim edelim” denilebilir?
Hastalığını fark etmediğin için eline bardak teslim ettiğin bir parkinson hastası elleri titrediği için bardağını düşürüp kırsa, bir daha bardak teslim etmezsin ona.
Üstelik o kişinin bardağı kırmakta bir “kastı” da yoktur…
Bir defa böyle bir hata yaptıktan sonra bilmem kimin hatırası, bilmem hangi değerde olan kıymetli vazonu tutup da bu hastaya teslim edebilir misin? Ne kadar kıymetli olursa olsun, aslı esası bir tek vazodur halbuki.
Burada söz konusu olan ise bir “vazo” değil; BİR ÜLKE, KOSKOCA BİR MİLLET!
Ömrünü kuyruklarda geçirdiği yıllara dönmeyi bir daha nasıl göze alır bu millet? Bir ihtimal dahi olsa, böyle bir riske nasıl girilir?
CHP’nin yönetimde olduğu dönemlerde bu milletin yaşadığı sefâleti, ülkemizin düştüğü itibarsızlığı UNUTMAK ise, hafızanın hiç de iyi bir durumda olmadığını gösterir.
İster misiniz şimdi de iktidardaki partiyi destekleyen kesim çıksın ve;
“Sahil şeridinde yaşayıp, seçimdeki tabloyu ortaya koyanların hafızalarının da balıklarla orantılı olduğunu” söylesin?!
Ne bu şarkı biteeer;
Ne de bu kavga…
Not: Bu arada, bu yazar sıfatlı bayanın, yazısına yapılan yorumları yayınlamadığını veya kırparak, işine gelen kısımlarını yayınladığını öğrendik.
Geri bildirim almaya veya aldığını yayınlamaya bu kadar da cesareti olmayanlar tükürürken daha dikkatli olmalılar!
.....
Üstteki yazımla ilgili olarak bir arkadaşa yazdığım aşağıdaki satırları da, konuyla ilgili olduğu için buradan paylaşmak istedim.
Ülkemizdeki gelişmeleri görmek BAKIŞ AÇISIYLA veya GÖRMEK İSTEYİP-İSTEMEMEKLE alakalı.
İnsanlar bir partiyi olsun veya herhangi bir insanı veya şeyi olsun, seviyorsa, onda kendilerine ait birşeyler bulmuşlar ve onu güzel görüyorlar demektir.
Ve insan "sevdiğinde hata görmez/görmek istemez" hatta...
Bu yüzden de ben bir parti tutmuyorum/tutmak da istemiyorum!
Benim ülkeme hizmet eden ve halkının her kesimine adaletle muamele eden partinin ismi cismi ne olursa olsun ben onu desteklerim. İktidar partisi yüzde yüz doğru bir parti mi peki? Tabi ki hayır! Ama ülkemizde yıllardır olmayan bazı gelişmeler olmuştur, en azından ben elimi vicdanıma koyunca böyle görüyorum.
Bu yazımda da aslında bu partinin seçmenine bir empati yapmak istedim. Yani "bu seçmen de çıkıp böyle demeyecek mi şimdi? Sen nasıl bu kadar pervasızca hakaret edersin? Aynı türden cevap o kesimden de gelince, bu kavga nasıl bitecek?" demek istedim.
Ama insanlarımız öyle bir psikolojiye sahip ki; terbiye vermediği, kimseye sataşmamasını tembihlemediği çocuğu sokakta bir çocuğa sataşıp dayak yediğinde "sen ne yaptın? Bir daha sakın yapma!" demiyor da, çıkıp diğer çocuğu dövmek istiyor!
Hicran Seçkin
YORUMLAR
Hicran hanim, iste yönetilmemizdeki eksiklik ve carpiklikta zaten burada yatiyor. Halkimizin ayrildigi noktalara ve zamanini ne ile harcadigina bakar misiniz ?
Bir Ingiliz, bir japon ya da bir Amerikali, dünyanin bazi felaketler bekledigini,( dogal felaket veya savaslar) bu sebeple de Baska bir gezegende hayat olup olmadigini ve belki de yillar sonra oralara tasinmayi düsünürken biz hala türbani, sizden bizdeni vs. konusuyor ve bunlarla oyalaniyoruz.
Yani biz öyle bir hükümet istiyoruz ki, halkini böyle sacma seylerle bölüp oy kazanma kaygisi yerine, üretimi nasil artiririz, ihracatimiz nasil artar, ilimde bilimde saglikta nasil ileri gideriz, halkimiza daha saygili davranarak halkin kendi icinde birbirine nasil saygisini saglariz, cöllesmeyi nasil önleriz, turizm icin neler yapabiliriz, insanlara inancini ve düsüncesini nasil özgür yasatiriz, okuma oranini nasil yükseltiriz, hirsizliklari, talani nasil önleriz,esit paylasim, issizligin azalmasi nasil saglanir... yani o kadar cokki ugrasilacak is ama nedense biz bunlari hic ama hic konusamiyoruz. Türbani konusuyoruz, basbakanin üslubunu konusuyoruz, yolsuzluklari konusuyoruz ne kadar gereksiz sey varsa bunlari konusuyoruz. Eger buysa basari tamam, cok iyi yönetiliyoruz...
Düsüncelerinize saygi ile...
Evet, balık meselesi tamamen espri Taşkın bey.
Ki, ben bu yazımı sırf o bayanın yazdıklarına cevaben yazdım.
Herhangi bir partiyi destekledi diye, dini, mesleği tercih etti diye veya farklı düşünüyor diye kimseye bunları söylemedim, söylemem de; buna hakkım da yok...
Bölünme konusunda yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Bu bölünme olmamalıydı/olmamalı!
Mesela, bu yazıyı yazmama sebep olan bayanın yaptığı BÖLÜCÜLÜĞÜN DANİSKASI!
Zaten halkımızı birbirine düşüren de bu; yani ONLAR diyerek bizim fikir ve inancımızda olmayanları dışlamak!
Ama bölünmenin sebepleri konusunda yazdıklarınıza katılmıyorum... Yalnız şu anki iktidar partisini desteklediğimi falan sanmayın. Parti falan umrumda değil, ben düşüncelerime, tercihlerime saygı istiyorum sadece. Kendi düşünce ve tercihlerimle rahat yaşayabileceğim bir ülke istiyorum... Ve biliyorum ki halkımızın çoğunluğu bunu istiyor.
Bir de, bu partinin devleti ŞERİAT DEVLETİ yapma konusu çok saçma! Bu devlet şeriat devleti olmaz/olamaz! Bu şayiaları yayanlar da "Nur Serter" gibi düşünenler... Kendisi başı kapalı öğrencilere başlarını açtırmak için bir nevi beyin yıkama olan İKNA ODALARINI kurdurduğu gibi,
Bu davranışa maruz kalanlar iktidarı ele geçirirse, benzer muameleye maruz kalıp zorla baş kapattıracaklar falan sanıyorlar!
Hani iki kör dolma yiyormuş. Biri diğerine, "ikişer ikişer yeme!" demiş. Diğeri şaşırmış, "Arkadaş sen de benim gibi körsün, nerden biliyorsun ikişer yediğimi?" deyince;
"Ben ikişer ikişer yiyorum da!" demiş!
Tipik bir suçlu psikolojisi!
Üstelik, Şeriat Devleti denen İran gibi ülkeleri kınanıyor. Ama aslında bizim ülkemizin bulunduğu durum da çok farklı değil. Orda abuk-subuk kanunlar olduğu, bayanların başı açık dolaşamadığı gibi, bizim ülkemizde de başı kapalı bayanlar okullara ve bazı kurumlara sokulmuyor. Bu durumu ben oraya çok benzetiyorum.
"Inanin Anadolunun bir yerinde yasarken mahalle baskisi ve hizmet göremediginden yillardir yasadiklari yerden göc edip bu harita da kendine yakin buldugu siyasi bölgeye göc edenler var."
Bu cümlenize de tamamen katılıyorum. Başını kapatan bayanların, bazı illerin bazı bölgelerinde, bırakın yaşamayı, sokağından geçerken bile örtüsünden dolayı taciz edildiğini bildiğimiz gibi, açık bayanların da taciz edildiği bazı yerler var maalesef...
Türkiye'nin meselelerini uzun uzun yazmaya gerek yok, herkes biliyor zaten. Mesele sadece SAYGI meselesi... Partisi, inancı, düşüncesi, tercihleri ne olursa olsun karşımızdakine saygı göstermemiz gerekiyor.
Bu tahammülsüz halimizi (halkımızı "genel" olarak kastediyorum) devam ettirdiğimiz sürece, bu tür saçma sapan kavgalarla çok zaman kaybederiz daha...
İnanın ben bu yazıyı yazıp burada yayınladığıma pişman oldum. Çünkü bana çok vakit kaybettirdi. Benim vakitlerim bu kadar değersiz olmadığı gibi, hiçkimsenin vakti de değersiz değil...
Herkese saygılar...
hicranseçkin tarafından 4/6/2009 4:21:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bu balik meselesi sadece bir espri olsa gerek ama bir gercek var ki Bu hükümet Türkiyeyi coktan üce böldü bile.
yani Ülkenin bütünlügü ve tüm halklarin est hak ve hizmetten faydalanacagini iddia eden hükümet bu ülkeyi simdilik üce böldü. Secim haritasinda bu var... Ama böyle devam ederse bu bölünme daha da cogalacaga benziyor.
Inanin Anadolunun bir yerinde yasarken mahalle baskisi ve hizmet göremediginden yillardir yasadiklari yerden göc edip bu harita da kendine yakin buldugu siyasi bölgeye göc edenler var. Bunca yil becerilemeyen halki guruplara bölme ugrasini bu hükümet basardi. tabi bu hükümetin tek basina bir basarisi degil, Amerika vs. dis güclerinde planiydi bu. Türkiye halki, denenmemis bir parti oldugu icin ve dini cok iyi siyasete alet ettigi icin inanci ve care arayisi cikmazinda bu partiyi basa getirdi, bu demokratik bir haktir.Ama bunun sonrasinda baski ve susturma politikasiyla Türkiye Cumhuriyetini, Seriat devleti yapma planlarina halkimiz cevabini verir ve vermeye basladi da...
En tehlikeli bölünme budur; inanc irk, kapali acik gibi bölünmeler, bu bölünmeyi yasamak istemiyoruz ama hükümetteki parti cok iyi biliyor ki baska da hic bir sekilde bu kadar oy almak mümkün degil.
Biz halk olarak cok safizdir, cabuk inaniriz ve kolay yönlendiriliriz ama hakikati da anlayacak zekamiz vardir.
Nedense bu tam faciaya kilpayi olur... Sizde anlayacaksiniz, insallah gec olmaz.
Fikrinize saygiyla.
Peki sizin düşünceleriniz böyle diye, oyunuzu o partiye verdiniz diye size zekanızı arttıracak gıdalar tavsiye eden oldu mu Hülya Hanım?
Mesele bu işte; kişinin zikri-fikri ne olursa olsun, oyunu kullanır, istediği partiyi seçer.
Herkes koca olarak da, parti olarak da, din olarak da, meslek olarak da istediğini tercih eder. Ve bu tercihinin her alan ve zamandaki neticesine de katlanır.
Ama kendi beğendiği partiyi seçmedi diye diğer seçmene hakaret etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Bahsettiğiniz bayanın annesinin yaptığı da doğru bir hareket değil ki... Anne-baba belli bir yaşa gelinceye kadar evladına dini olarak, ahlaki olarak vereceği eğitimi verir. Ondan sonrası insanın kendine aittir. Evladı da olsa karışamaz!
Her insanların düşüncesine, inancına, seçimlerine gösterilmesi gereken SAYGI isimli bir kavram var! Yazar sıfatıyla koltuğu bulunan birisinde daha da çok bulunması gereken bir kavramdır SAYGI! Bunu CHP seçmenlerinin "çoğunda" göremiyoruz maalesef... İstisnalar var tabi ki ama kâideyi bozmuyor.
Böyle kahvehane muhabbeti türünden şeyleri aralarında konuşuyor olsalar bile, sütununa taşımak niye?
hicranseçkin tarafından 4/3/2009 2:00:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Oyumu 'gizlice' CHP'ye verdim!
Ağca'nın eski nişanlısı Rabia Özden Kazan 'dinsiz' partiye neden oy verdiğini anlattı
Papa'ya suikast girişiminde bulunan Ağca'nın eski nişanlısı Rabia Özden Kazan, İtalya`nın başkenti Roma`da İtalyan bir avukatla dünya evine girdi. Evlendikten sonra başını açmasıyla yeniden gündeme gelen Kazan açılımlarına devam ediyor. Kazan, yaziisleri.com sitesindeki yazısında oyunu CHP'ye verdiğini açıkladı. İşte Kazan'ın o yazısı..
BANA DA SELAM VERDİ
CHP Lideri Deniz Baykal ile Roma- İstanbul THY uçağında karşılaştığımda, çok şaşırmıştım. Onu ilk kez canlı olarak görüyordum ve genelde bilenen gerginliğinden eser yoktu yüzünde. Baykal, uçağın en ön sırasında oturmasına rağmen, yan sıralardaki hatta arkasındaki yolculara tebessüm etti, selam verdi, içtenliğiyle ışık saçtı. Öyle ki başörtülü olmama rağmen beni de diğer yolculardan ayırmamış, selam vermişti. Bu selam sonrası kısa bir sohbet etme imkânı dahi bulmuştum.(Çarşaf açılımından çok önce2005 ).
BÜYÜK ANNEM VE ANNEM DEMOKRASİDEN ANLAMAZLARDI
Bu sohbet benim için anlamlıydı çünkü, 2004 yerel seçiminde oyumu ilk kez ve gizlice CHP ye vermiştim. Hacı Büyük annemin “dinsiz parti” dediği, Cumhuriyet Halk Partisine... Büyük annem ve annem, demokrasiden anlamazlardı. Bu yüzden, aile içi oyların muhakemesi yapıldığında, bu seçimimi saklamak zorunda kaldım. Bu seçimde de öyle oldu...
ANNEM SIKIŞTIRDI
İtalya'dan oy kullanmak için gelen, gazeteci arkadaşıma, bile annemim yanında vereceği oydan bahsetmemesini istedim. Pazar gününe dek, annem beni çok sıkıştırdı, her seferinde onun partisine verip vermeyeceğimi sordu?
SANDIKTA OYUMU GİZLİCE CHP'YE VERDİM
Ben CHP değil de, Kılıçdaroğlu'nun dürüst biri olduğundan söz eder gibi olunca, onun “alevi” olduğunu söyleyip, hızımı kesti. Böyle bir kadınla anneniz de olsa siyasi fikirlerinizi elbette paylaşamazsınız. Ben de onun istediği gibi yapıp, anne sevgisinden dolayı mecburen başımı salladım.
Sandıkta ise oyumu gizlice CHP ye verdim. ...
ATATÜRK VE CHP DİN DÜŞMANI ÖĞRETİSİYLE BÜYÜTÜLDÜK
Benim gibi, muhafazakâr ailelerdeki, binlerce çocuk, Atatürk'ün ve CHP'nin din düşmanı olduğu öğretisiyle büyütüldü ve hala da büyütülüyor.
CHP'nin çarşaf açılımına körü körüne karşı çıkıp, acımasızca eleştirenler hiçbir şeyin farkında değiller… Türkiye'de, samimi dindarlar, dürüst muhafazakâr insanlar “din sömürücülerinin” , tuzaklarına düşüyor.
BUGÜN DİN SİYASETİ YAPANLAR DA BENİM GİBİ BÜYÜTÜLDÜ
Atatürk'ün düşman olduğu, din tacirliği , cehalet ve yobazlık her geçen gün daha da güç kazanıyor.. Siz onları dışladıkça, İslamiyet ile “İslam ticaretinin” farkını öğretmedikçe, anlatmadıkça bu tehlike büyüyüp gidecek. Bugün, din siyaseti yapan ve güçlü koltuklarda oturan milletvekilleri de benim gibi, büyütüldüler.
ÖNCE ANNELERİ KUCAKLAYIN
Okulda, Atatürk'ü kahraman zannederken, evde din düşmanı ve şeytan olarak tanıdılar. Hiçbir okul , şefkatli bir annenin öğretisini geçemez..
Ne kadar geç kalınmış olsa da, yalancı İslam öğretisine, yobazlığa, din işletmeciliğine karşı önce anneleri kucaklayın..
Lütfen kucaklayın.
Gazeteden alıntıdır.....Linkini de aşağıya ekledim.....
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Oyumu_gizlice_CHPye_verdim&tarih=02.04.2009&Newsid=231227&Categoryid=1
"Tarih sayfalarına şöyle bir göz atıp, CHP’nin iktidar olduğu dönemlere bakarsak neleri getirip, neleri götüreceğini kestirmek hiç de zor değil aslında" hatırlatır mısınız lütfen?Bilgi eksikliğim vardır belki gidermiş olurum..Ama sakın "ekmek karnesi"nden bahsetmeyin olur mu?Ucuz siyaset yapmış olursunuz...Dünya savaşta ve ülkeyi savaşa sokmamak için direnen bir lider "ekmek karnesi"doğal sonuç...."yağ kuyruğu" "şeker kuyruğu" "tüp kuyruğu" vs. de demeyin,hemen hemen herkesin alabilecek parası vardı kuyrukta olsa alabiliyordu.Nerden biliyorsunuz derseniz yaşım müsait ve kuyruk bekledim ve o dönemlerin karaborsacılarının sebep olduğu şeyleri de bilenlerdenim.Şimdi kuyruğa girsede nafile parası yok...Lakin
başka kuyruklar aldı başını gitti....