Nisan Yağmurları
Nisan Yağmurları
Soğuk kış günlerinin geride kaldığı, baharın tenimizde izler bıraktığı şu günlerde ne de hasret kalır toprak suya.
Cemreler tek tek sayılı geçti.Mart ayı, atalarımızın tabiri ile kazma kürek yaktırır dedikleri kadar soğuk olmuyor artık.Nerde o eski Mart günleri.Soğuktan buz tutan ellerimiz.Ayaz gecelerin soğuğunda buz tutmuş sular.
İşte artık eskisi gibi değil hava şartları,iklimler.Ekolojik dengenin değişimi bilinçsiz tüketimin doğaya verdiği zarar an ve an gözler önünde adeta.
Nisan ayını yaşadığımız, baharın geldiğine şahitlik ettiğimiz şu günlerde yağmurun bereketi, toprağa hasreti bir başka oluyor.
Baharın gelişi,doğanın tazelenişi ve insanların üzerindeki uyuşukluk hissiyatının yok oluşu etrafı canlandırıyor gibiydi.
Bizim ellerde baharlar bir başka olur,nisan yağmurları bir başka gözlenir,suya hasret topraklar nasır tutmuş ellerin duaları ile beklenirdi.
Nisan yağmurlarına kavuşan toprak bir başka kokar,bu bereketin toprakla buluştuğunu gören köylü daha bir mahzunlaşır.Dualarının akıbetini görmüştür çünkü.Toprak suya hasret kalmayacak,hasat susuz olmayacak.Bereket yağmurları toprakla buluşmuştur artık.
Kar ayazından çıkan ekin tarlaları,sürülmek üzere bekleyen nadaslar bir başka bekliyorlar nisan yağmurlarını.Nisan yağmurları damla damla düştükçe toprağa toprak ziyan etmeden kana kana içer yağmur sularını.
Yağan yağmurların oluk oluk aktığı derelerin ,tepelerin ,çağladığı toprağın yağmur sularını kana kana içtiğini görünce içinizde bir ferahlık bir huzur oluşur.
Yağan yağmurların ardından ay karanlığına bürünmüş gecenin sabahında, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte topraktan gelen bahar kokusu taptaze havayla birleşince daha bir dinginlik verir insana.
Güneş yükseldikçe toprak ısınır.Isınan topraktan yükselen buharlar bir o yana bir bu yana oynaşarak yükselir.
Yükselir ki gökyüzünün maviliğinde beyaz kümeler meydana gelir.Gökyüzünün mavi atlası yalçın dağların zirvesiyle bıçak gibi kesilmiş sanırsınız.
O yalçın dağlar ardına saklanmış gibi duran bulutlar buharlaşan küçük bulutçuklarla birleşir.
Gün öğleyi döndüğünde ansızın başlayan yağmurlar toprağın bereketine bereket katmak üzere gökten boşalır adeta.
Kesik kesik bir süre yağan yağmurların ardından güneş yüzünü göstermeye görsün.Rengarenk olmuş bir uçtan bir uca gökkuşağı çıkar.Çocukların çığlığı heyecan verir.
Bereketin timsali olarak bir gözüküp bir kaybolur gökkuşağı nisan yağmurlarıyla birlikte.
Camın önünde oturup usul usul nisan yağmurlarının yağışını seyretmek,yağmurda ıslanan serçenin var gücüyle yuvasına doğru uçtuğuna şahit olmak.
Bir başka haz bir başka dünyanın tadıdır.
Yörüklerin göç katarı geçer ovanın ortasından.Bir taraf yağmur çamur.Bir tarafta huzur.
Yörükler için bir mabeddir Binboğalar.Kışın soğuğunda indikleri Çukurova düzünden Nisan yağmurlarıyla birlikte geri dönerler Binboğa’nın eteklerine.Yörükler için göç yoludur bizim eller.
Nisan yağmurlarında ıslanmak bir başka hevesdir.Islanır beden.Eve döndüğünüzde ocak başında sıcak ateşin alevi bir başka vurur yüzünüze.
Hiç umursamazsınız ıslanmış olmanın verdiği huzur kaplar ateş başındaki bedeninizi.
Hep birlikte nisan yağmurlarıyla ıslanmak dileğiyle.
Hayat size Nisan yağmurları kadar huzur,mutluluk ve bereket getirsin.Her şey gönlünüzce olsun.
ERARENG
17.04.2008
İSTANBUL
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.