- 896 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TRAFİK PİYESİ --SÖYLEYİN BAKAYIM
“İçki içeri girer girmez,akıl da dışarı çıkar” GEORGE HERBERT
SÖYLEYİN BAKAYIM
1.PERDE
( Sahne açılır.Sahnenin uygun bir yerinde masa ve sandalye vardır. İki polis gazete okumaktadır.)
1.POLİS -( yüksek sesle okur)Vahşet.vahşet!... Yine kazaya sebep olan vicdansızlar kayıplara karıştılar.
2.POLİS -Sedat Bey aynı haber bu gazetede de var. “Sarhoş sürücü dehşeti”diye manşet atmışlar...Caniler! Alkollün etkisiyle, virajda sollayarak karşı istikametten gelen sürücünün şeridine girerek denize uçmalarına sebep olmuşlar.
1.POLİS – Galiba boğularak ölmüşler!
2.POLİS – Yazık! Vallahi yazık! Haberleri okuyunca insanın kanı donuyor
(Gazeteleri toplayıp çıkmak üzereyken amir sahneye girer)
AMİR - (biraz heyecanlı)-Arkadaşlar! arkadaşlar gazeteleri okudunuz mu ? Ben tek tek okudum. Olayı görenler olmuş ama,nedense bize bir ‘’alo’’ diyen olmadı. Ben araştırdım. Gidip vatandaşlarla görüştüm. Bu tip olaylarda karakola gelmeseler de, bir ‘’alo’’ demelerinin yeterli olacağını, gördükleri bir olayı ilgili makamlara iletmenin ‘’ispiyonculuk’’ olmadığını, vatandaşlık görevi ve sorumluluğu olduğunu anlattım. Bundan sonra bizlere yardımcı olunacağına inanıyorum.Vatandaşla diyaloga girince öyle bilgilere ulaştım ki, bu olayı aydınlatmaya yeter de artar bile. (yumruğunu sıkarak) İnanın bu kazada faili meçhul kalmayacak.İki gündür düşünüyorum, kafamda bir plan oluşturdum.
1.POLİS – Amirim planınız nedir? Bize de anlatsanız.
AMİR - Dinleyin hele, size bir fıkra anlatayım.
2.POLİS - Amirim, şimdi fıkranın zamanı mı ?
AMİR – Daha dinlemediniz ki !
1.POLİS – Dinliyoruz amirim, hele anlatın.
AMİR - Farelerin en azılı düşmanı kimdir arkadaşlar?
2.POLİS – Onu bilmeyecek ne var ki amirim elbette kediler.
AMİR - İşte ben de şimdi kedi - fare fıkrası anlatacağım.
1.POLİS – Amirim, bu haberle kedi, farenin ne ilgisi var?
AMİR – Yine acele ediyorsunuz. Dinleyin hele! Kediler uyanık, ama biliyorsunuz ki fareler de uyanıktır(?). Kolay kolay tuzağa düşmezler. Kedi uzun zaman fare avlayamamış. Çok aç kalmış, “Karnımı nasıl doyurabilirim ?” diye düşünürken aklına bir oyun gelmiş. “Şu farelere yıllardır çok çile çektirdim,canlarını yaktım. Yakında Hacca gideceğim fare arkadaşlarla falan yerde toplanalım da onlardan helallik alayım diye plan kurarak, farelere haber salmış.Planını uygulamaya koymuş.Bir müddet sonra fareler kedinin belirttiği yere teker teker gelmeye başlamışlar.Kedi hepsinin içeride toplandığını anladığında farelerin geldiği deliğin önüne gelerek deliği kapatmış. Farelere seslenmiş “Söyleyin bakayım, şu çuvalların ağzı dururken onları alt taraftan delen hanginizdir ?”demiş.Can tatlı, kim der çuvalı alttan ben deldim diye..Bahane hazır, cevap verilmediğine göre kedi de fareleri teker teker afiyetle yer.Haa şimdi diyeceksiniz ki amirim kedi farelerin hepsini yemiş ama, hala cadde ve sokaklarda cirit atan fareler var (!) Ancak kedinin bu davetine, bir topal fare gelmemiş.Çünkü yıllar önce ayağını kedi-fare kovalamacısında kaybetmiş..Bu işte de bir bit yeniği vardır diye toplantıya katılmamış.. Farelerin, bu topal fareden çoğaldığı söylenir...
1.POLİS - Amirim fıkran güzel de bunun kazayla ilgisi ne ?
AMİR – Gelin aynı numarayı da biz bu kazadaki sürücülere çekelim..
1.POLİS –Amirim vallahi enteresan bir fikir. Acaba numaramızı yerler mi avlayabilir miyiz..
AMİR – Kaybedecek neyimiz var.?
1.POLİS – Çok doğru amirim. İşimiz farklı çözümler üreterek olayları aydınlatmak değil mi ?
AMİR – Arkadaşlar vicdanı olan insan kaza yerinden kaçar mı ?
1.POLİS – Elbette kaçmaz
AMİR – O halde bu kaçanların vicdanından şüphe etmek bizim en doğal hakkımız değil mi ?Bu tip insanların ruh halleri bellidir.Toplumda belli tiplerdir.Sizler bu işi benden daha iyi gözlüyorsunuz. Yüreklerinde insan sevgisi yoktur.Toplumda kendilerine yer edinememiş tiplerdir.Kendilerine toplumda yer edinmek için toplumun kabul etmediği davranışlara baş vururlar.Arkadaşlar, hele yaklaşın yanıma bakayım. (kendi aralarında gizlice bir şeyler konuşurlar gibi yaparlar)
1.POLİS - (Havaya sıçrayarak yaşasın) Çok güzel amirim. Hemen uygulamaya koyalım. Ben ilanı hazırlamaya gidiyorum. Şimdiden olabileceklere gülesim geliyor.(der sahneyi birlikte terk ederler )
( Sahne arkasından ilan sesi duyulur)
İLAN
. Sarhoş sürücülerin, hatalı sollayanların,kural tanımayan sürücülerin, hızlı takipcisi AFFETMEZ lakaplı trafik polisi Sakin KUZU, hac farizasını yerine getirmek için mübarek beldeleri ziyarete gideceğinden yıllardır takip ettiği,kovaladığı trafik canavarları ile görüşüp helallik almak istemektedir. Tüm sürücülerle bu gün saat 19.30 da ER MEYDANI dinlenme salonunda görüşüp helallik almak istemektedir..Bütün sürücüler davetlidir, ilanen duyurulur.
(Sağ kapıdan izzettin bağırarak sahneye girer.diğer kapıdan Dursun da sahneye girmaktedir)
İZZETTİN - (uzun uzun bağırarak) Ula Dursuuun Dursun
DURSUN - Ne var ula ne var ?
İZZETTİN - Duydun mu başımızın belası polis hacca gidiyormuş.Şimdiye kadar bizi adam yerine koymadı ama, akıllı adammış, hatasını anladı. Şimdi bizden özür dileyecek.(başını sallayarak) Her hatamızda bize özür diletiyordu. Biraz da kendisi bizden özür dilesin de tadını çıkaralım .
DURSUN - Ula İzzettin, ben de duydum da; bir yanlışlık var mı diye sana geliyordum.(dudağını bükerek) Gidelim karşısında bacak bacak üstüne atalım. Bizden kuzu kuzu özür dilesin.Helallik istemek o kadar kolay mı? (Ayakta sallanır)
İZZETTİN - (Dursun’un hareketine gözü takılır) Ula Dursun sarhoş falan değilsin, değil mi ?
DURSUN -Yok,İzzettin yok. Adam bu saatte sarhoş olur mu? Ama bir iki tek attım.(ayakta sallanır)
İZZETTİN - Afiyet olsun, afiyet olsun... Kafayı bulmadan şu polisi yolcu edelim.Belki hac dönüşü bizi unutmaz.Ona kıyak geçtiğimizi anlasın. (arkadaşına dikkatli dikkatli bakarak)Dursun haydi gidelim diyorsun ama (sağa sola yalpalayarak gözlerini ovuşturur) yanlış mı görüyorum o yanındaki artist kim ? Onu neden getirdin ?
DURSUN - (sağına soluna bakınarak) Kavga çıkarmaya bire birsin oğlum.Kavga çıkarma hususunda, üzerine bir kişi daha bulunmaz.(sinirlenir)Ula buraya bak (sağa sola sallanarak) Vır vır ötüyorsun (eliyle göstererek) Senin yanındaki şu sarhoş kim ? Söyle bakayım ?
İZZETTİN - (şaşkın bir vaziyette sağına soluna bakınarak) Kafanı mı yedin oğlum.
DURSUN - ( gözlerini ovuşturarak ) Kafayı ben mi, yoksa sen mi yedin ? Hani nerede kim var ?
İZZETTİN - Uyuz olmuş gibi gözlerini ovuşturup durma.
DURSUN - Ne gözü, ben kafamı kaşıyorum.(kısa bir sessizlikten sonra)Oğlum yoksa yine alkolün ayarını mı kaçırdık.
İZZETTİN - Alkolün ayarı da mı vardı.Bana neden öğretmedin Dursun.
Cemal, koltuk değnekli sahneye girmektedir
CEMAL - Ula uşaklar, durun hele.Yoksa yine ağız dalaşı mı yapıyorsunuz.Hele beni bir dinleyin.Bu işte bir bit yeniği var. Nereden çıktı bu hac işi ? (Hayret etmişcesine) Ula Dursun geçen gün yaptığınız kazayı unuttunuz mu ? Polis yana yakıla kaçan sürücüyü arıyor.Yine Leyla gibiydik demiştiniz. “Hatalı sollama yaptık, karşıdan gelen aracın şeridine girince gariban sizden kaçayım derken denize uçtu” diye bana anlatmıştınız; Dört kişi ölmüştü. Bir aileyi öteki dünyaya bay bay ettirmiştiniz .Polis günlerdir bunu araştırıyor. Haberiniz yok mu ? İyi düşünün,iyi düşünün bu davet sakın kedi - fare hikayesi olmasın ?
Dursun Ayakta sallanır Cemal’a eliyle vurarak...
DURSUN - Oğlum bizi nerden bilecekler !... Bizim aracın plakası yoktu ki.(İzzettine dönerek) Ama oğlum, ne sollama yaptım değil mi!... Bizi gören sürücü, kaçacak delik aradı ama bulamadı. Şöyle kafa kafaya bir vuruşamadık ki ağız tadıyla bir çarpışalım .Hemen denize atladılar (!)...
İZZETTİN - Salak !...Buralarda bizden başka sürat yapan,plakasız gece gündüz dolaşan var mı ?
DURSUN - Vaar,var bir sen bir ben yetmezmiii
İZZETTİN - Çok doğru söyledin tertip (nara atar gibi) yeter de artarız bileee (der birlikte sahneyi terk ederler)
PERDE KAPANIR
2.PERDE
( Sahne salon şeklinde düzenlenmiştir.Yeterince kalabalık oluşturulur.Amir karşılarındaki sandalyeye oturur...Dikkatli dikkatli misafirleri inceleyerek bakınır)
AMİR - Ooo, kimler gelmiş kimler ! Sizlere çok teşekkür ederim. Arkadaşlar bizi kırmadınız geldiniz... ( gözü Dursuna takılır) Ne o Dursun iyi misin ? Alkol almadın değil mi ? İzzettin Bey nasıl gidiyor işler. İyi değilsin galiba. Yine bir iki duble atmışsın galiba...
DURSUN - (Ayağa kalkar gibi yaparken sallanır.yerine oturur) Yok,yok sayın amirim...
İZZETTİN - Amirim bizi tanırsınız, biz işinde güçünde adamlarız. Bugün hafta sonu birazcık erken ama, ayıp olmasın diye koklandık da geldik ...
AMİR - Oğlum ne hafta sonu, bugün günlerden perşembe. Desenesiniz bize haftanın yedi günü de tatil.Siz hangi işte çalışıyorsunuz ? İşiniz ne ? Yıllardır buradayım, sizin babanızın hayrına bile olsa iş yaptığınızı görmedim ki.
İZZETTİN - Ama sözlerinize üzülüyoruz sayın amirim ...Daha sabahtan annemin yanına gittim. Anneciğim, “Bugün tatil, arkadaşlarla alem yapacağız,biraz para verir misin” dedim .(ayakta sallanır)Yaşlılık işte, para vermede biraz zorlandı. Sonunda oynaya oynaya parayı verdi. Oradan kalktım yürüye, yürüye şaraphaneye gittim . (eliyle göstererek) İki büyük, bir küçük aldım, sayın amirim. Eve gelene kadar canım çıktı.Anam ağladı. Çok yoruldum. Benim yakışıklı amirim...
AMİR - Yalnız mıydın İzzettin ?
İZZETTİN – Amirim öyle şey olur mu ? Dursun da benimleydi.
AMİR - Oğlum, öyle anlatsana. Ben de diyordum ki İzzettin yalnız başına bu kadar rezilliği nasıl başardı diye...
İZZETTİN – “Kamber’siz düğün olur mu” amirim. bizler başarılı birer iş adamıyız.
AMİR - Çok iyi ettiniz oğlum.Aferin size. Sizden başka ne beklenir ? Sizin gibi evladı olan ana, ağlamasın da kimin anası ağlasın ? (Ciddi bir şekilde) Aslan parçası İzzettin (!) şaraphanenin yolunu şaşırmadınız değil mi ?
İZZETTİN - (ciddi bir şekilde)Yok ,yok sayın amirim. O kadar da salak değiliz yani.
AMİR - Biliriiim,bilirim, eşekler de öyledir. Eşeklikleri bakidir ama, arpa yediği yeri asla unutmazlar.
İzzettin Dursun’a dönerek
İZZETTİN - (eliyle arkadaşına vurarak) Gördün mü Dursun, Amirim bizi nasıl taktir etti.
AMİR - (arkasına yaslanarak) Eeee arkadaşlar bu kadar sohbet yeter zannederim.Şimdi gelelim asıl meseleye.Sizlere ve sizin gibilere yıllarca trafik polisi olarak nasihatlerde bulunduk. Hatalarınızı düzeltmeye çalıştık. Sollama yasağı olan yerlerde yaya geçitlerinde,tepe üstlerinde,okul geçitlerinde ve işaretle yasaklanmış yerlerde lütfen solama yapmayınız,çünkü hem kendinize hem de suçu günahı olmayan insanlara zarar verirsiniz dedik. Hele hele virajlarda sollama yapmayınız, virajlarda sollama yapmak cinayetin ta kendisidir dedik. Alkollü araç kullanmayınız ( kapı çalınır doktor içeri girer)
AMİR - İşte Doktor Bey de geldi. ( yerinden kalkar tokalaşmak için elini uzatarak) Hoş geldiniz Doktor Bey.
DOKTOR - Teşekkür ederim.
AMİR - Haddimi aşmak üzereydim ki geldiniz.
DOKTOR – İnanın bir şey anlayamadım.
AMİR - Şimdi misafirlerimizle sohbet ediyorduk.
DOKTOR – Sohbetinizi böldüğüm için çok özür dilerim.İşim biraz acele geçerken selam vermeden geçmek istemedim. Bir de geçen haftaki kazada kaçan sürücünün yakalanıp yakalanmadığını merak ediyordum. Rahatsız etmedim inşallah...
AMİR - Öyle şey olur mu hiç, rahatsızlık ne demek. “İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş.”
DOKTOR - Evet öyle derler de burada hasta mı var ?
AMİR - (misafirleri göstererek) Görmüyor musunuz ?
DOKTOR – Amir Bey yine bir şey anlamadım.
AMİR - (misafirleri göstererek)Doktor Bey şöyle dönüp bir baksanız hastamız var mı, yok mu anlarsınız.
DOKTOR - (misafirlere bakarak) Anladım, anladım Amir Bey. Misafirlerinizin gözleri kıpkırmızı bakışları çok garip, biraz da alkol kokuyorlar; Bunların rahatsızlıkları alkol olmasın sakın.
AMİR - Çok doğru tespit, Doktor Bey. Burada bulunma sebebimizi daha sonra anlatırım.Tam alkol konusuna gelmiştik ki, siz geldiniz.
DOKTOR – Öyle desene Amir Bey,şimdi diyorsun ki,buraya gelmişken şu alkolün marifetlerinden biraz da misafirlerimize anlatır mısınız ? Öyle mi ?
AMİR - Doktor Bey, aynen dediğiniz gibi...
DOKTOR – Amir Bey, sizi kırmak istemem. İnsanları aydınlatmak görevimiz. Ancak acil işim var, sözümü kısa tutarak bir iki kelime söylemeye çalışayım. Sonra da yolcu yolunda gerek.(misafirlere dönerek) Arkadaşlar tek kelimeyle alkol felakettir.Çünkü alkol, insan beyni üzerinde büyük tahribat yaparak, insanı deliden farksız duruma düşürür.Geçici bir rahatlık sağladığı zannedilse de işin aslı hiç de öyle değil.Vücudumuzdaki bütün organlara etki ederek belli bir zaman sonra değişik hastalıklara neden olur.Başta mide,beyin olmak üzere organlarımızın yavaş yavaş iflas etmesine, sonra da ölmesine sebep olur.Sağlıklı düşünmemizi engeller, hareketlerimizi kısıtlar kontrolsüz davranışlarda bulunmamıza sebep olur.Mesela sürücülerde yakını uzak, uzağı yakın gibi görme, yavaş seyretme veya hız yapma isteği uyandırır.Eğer bu halimizle trafikte araç kullanmaya kalkışırsak, sonunu hiç sormayın...Delinin ne yapacağı belli olur mu ? Elbette olmaz. Başka söze hacet var mı arkadaşlar.(Amir Beye dönerek) Amir Bey bu kadar söz zannediyorum şimdilik yeter.
AMİR - (Boynunu bükerek) İnşallah yeter, Doktor Bey.
DOKTOR – Ne oldu Amir Bey ?
AMİR - Ah doktorcuğum bir arpa boyu yol almak için nelere katlanıyoruz bir bilseniz
DOKTOR – Amir Bey sizi tanırım. Trafik sevdalısınız.Bıkmadan usanmadan trafikteki bu vurdumduymazlığa karşı çözüm önerileri üretirsiniz.Trafikte nasıl hareket edilmesi gerektiğini anlatır durursunuz,Doğru da yapıyorsunuz Sizin gibi idarecilere ihtiyacımız var. Şimdilik Allah’a ısmarladık. (tokalaşırlar) Görüşmek üzere...
AMİR Güle güle Doktor Bey, güle güle.(arkası sıra doktorun sahneden ayrılışını izledikten sonra) Eeee, arkadaşlar yine biz bize kaldık.Sözü uzatmayacağım.Velhasıl kurallara uyulmayınca da, olan sana bana oluyor. Yani bu milletin insanlarına...Suçu günahı olmayan kundaktaki günahsız çocuklarımıza oluyor.(Sesini yükselterek) Bu trafik canavarları yüzünden uykularım kaçıyor.Uyuyamıyorum. Vicdan azabı çekiyorum. Savaşta dahi bu kadar insan ölmüyor. Daha iki gün önce, iki vicdansız, alçak, bir aileyi yok etti.(masaya yumruğunu vurur)
DURSUN - (sesten kormuş gibi yerinde hoplar) Sayın Amirim, ayıp oluyor.Neden bize vicdansız,alçak diyorsun ?
AMİR - Ne oldu midenize mi dokundu ? Yoksa yaranız mı var ?
DURSUN - Yok efendim midem sağlamdır da, sözlerin başka yere dokunuyor.
AMİR - Yarası olmayana sözüm yok.Ölenlerin biri doktor, biri öğretmen. Yanlarında iki de çocukları vardı. Bu sözler bu insanları yok sayanlara çok mu ? Bir de vicdansızların, hiçbir şey olmamış gibi kaçmalarına ne dersiniz... (çok sinirlidir) Söyleyin bakayım, kendi şeridinde giderken bir körün yüzünden bu insanlar neden öldü ? Kim öldürdü, kim ?
(İzzettin yerinden aniden kalkarak)
İZZETTİN - Amirim biz kör değiliz ki... O gün sadece sarhoştuk.Direksiyonda da Dursun vardı. (arkadaşına dönerek) Ama virajda ne solladık demi Dursun ( Dursun’uyanağından öper.Amir konuşmalar karşısında kafasını sallayarak konuyu aydınlatmış gibi arkasına yaslanır)
AMİR - Alkollü sürücünün körden farkı ne ? Şimdi anladınız mı buraya toplanma nedenimizi ?
DURSUN - (başını öne arkaya sallayarak)Tabii sayın amirim bizden özür dileyeceksiniz. Değil mi..?
AMİR - Aferin sana... (Alaylı bir şekilde) Nasıl da anladın (!).
İZZETTİN - Ula Dursun, görüyor musun ne şakacı amirimiz var.
AMİR - (ciddi bir şekilde)Yook,yok. Şaka etmiyorum.Böyle konularda şaka yaptığımı size kim söyledi ?( polise seslenir) Sedat Bey !
1.POLİS - Buyurun Amirim.
AMİR - (kapıyı göstererek) Şu kapıyı kapat. İçeriye ne kimse girsin ne de çıksın.
1.POLİS - Baş üstüne amirim.
DURSUN - (Arkadaşına dönerek telaşlı bir şekilde) Ula İzzettin, ne oluyor ?
İZZETTİN - Ula Dursun, Topal Cemal’in dediği olacak gibi...
AMİR - Kendi aranızda konuşmayın.Şimdi sakin sakin söyleyin bakayım.Şu Kara cehennem mevkiinde (Karacehennem, Sürmene ilçesinde kazaların yoğun olduğu bir mevkiinin adıdır)
hatalı sollayarak dört kişinin ölümüne sebebiyet verenin Dursun olduğunu anladık..Sahil caddesinde yaya kaldırımında yürürken, kamyonu ile yaya kaldırımına çıkarak anne ve çocuğun ölümüne sebep olan hanginizdi ?
İZZETTİN - Sayın Amirim yaktın bizi, yoksa onu da biliyor musun ?
AMİR - Elbette biliyorum.(sesini yükselterek) O da katilin biri...
İZZETTİN - Sayın Amirim benim katile benzer tarafım var mı ?
AMİR - Söylediklerinden, yaptıklarından katil olduğun belli değil mi ?
DURSUN – (Heyecanlı bir şekilde) Amirim, bu İzzettin gerçekten katil mi ?
AMİR - Elbette katil.
DURSUN -Kimi öldürmüş ?
AMİR - Kafan bulutların üstünde. Az önce söylediklerimi duymadın mı ?
DURSUN - Duydum, duydum da; amirim kafama bir şey takıldı.
AMİR - Ne takıldı ?
DURSUN – (kelimelerin üzerine basa basa) Şimdi arabayla çarparak, ölüme neden olunca katil mi olunuyor ?
AMİR - Yok oğlum yook...
DURSUN – Öyleyse ?
AMİR - Katil olunmuyor da.
DURSUN – Ya ne olunuyor Amirim ?
AMİR – Ödüllü katil olunuyor, ödüllü katil...
DURSUN – Katil olana ödül mü veriliyor ?
AMİR - Elbette
DURSUN – Ne ödülü ?
AMİR - Biraz sabret. Tek tek sayacağım.
DURSUN – Ben de ödül isterim, Amirim.
AMİR - Hiç sensiz ödül olur mu Dursun...
DURSUN – Çok teşekkür ederim Amirim (elini öpmeye eğilerek) ver elini öpeyim.
AMİR - (başını öne eğik) Sen birazdan yerleri de öpeceksin ama iş işten geçmiş olacak (başını kaldırarak) Dursun sen ödülü hak ettin mi yani ?
DURSUN – Elbette, elbette Amirim. Karacehennem mevkiinde karşıdan gelen aracı denize nasıl postaladığımı bir görseydiniz...
AMİR - Çok doğru söyledin. Ben de çok iyi anladım .Sen bundan sonra ödüllü katil olacaksın.
DURSUN – (Havaya sıçrayarak) Heeyt..! benim adım ödüllü katil olacak, ödüllü katil...
AMİR - Şimdi müsaade et şu İzzettin’le bir iki kelime konuşalım
DURSUN – Amirim sakın ona ödül vermeyin.
AMİR - Hiç öyle şey olur mu ? Ben ayrımcılık yapar mıyım ?
DURSUN – (başını sallayarak) Seni tanırım amiriiim, bize bir kıyak geçersin şimdi...
AMİR - (gülümser) Dursun, zoraki beni güldürüyorsun...
DURSUN – Benim yakışıklı Amirim gülmek sana yakışıyor.
İZZETTİN - (çok telaşlı bir şekilde) Tamam,tamam Sayın Amirim. Tövbeler tövbesi. Bir daha kaza yapmayacağım, kaza yerinden de kaçmayacağım.
AMİR - İzzettin, neden telaşlısın ? Bak, Dursun gülüp oynuyor.
İZZETTİN – O salak davayı anlamadı.Hep onun yüzünden, onun yüzünden...
AMİR - Onun yüzünden olan nedir ki ?
İZZETTİN – Bunca yaptığımız kepazelik rezillik.
AMİR - (anlamamış gibi) Ne kepazeliği ne rezilliği İzzettin ?
İZZETTİN – Yahu Amirim kafa bulma benimle
AMİR - Ne söylüyorsun İzzettin ?
İZZETTİN – Amirim bir cahillikti yaptım işte...
AMİR - Ne yaptın ki sen ?
İZZETTİN – (tedirgindir ) O yaya kaldırımındaki (susar)...
AMİR - Bir şey anlamadım İzzettin.
İZZETTİN – (kekeleyerek) O yayalara ben çarptım Amirim, ama...
AMİR - (hafifçe eğilerek) Ne aması, söylesene İzzettin.
İZZETTİN – Bu canavarlığı bana (göstererek) şu Dursun öğretti.
AMİR - Üzüm üzüme baka baka kararırmış. Ancak kafan da bayağı çalışıyor. Durumu hemen kavradın.
İZZETTİN – Amirim ,sözüm söz. Bundan böyle alkol de almayacağım.
AMİR - (Dursun’a dönerek) Dursun bak. İzzettin tövbe etmeye başladı. Bundan sonra kaza yapmayacakmış. Kaza yaparsa, kaza yerinden kaçmayacakmış. (alaylı bir şekilde) Hem alkol de kullanmayacakmış ne dersin bu işe ?
DURSUN - (İzzettin’e dönerek alaylı bir şekilde) İnandım,inandım (Arkadaşının gözüne dik,dik bakarak) Sen hemi ?.. Şişeyi görünce aklın başından çıkıyor. Ben arkadaşımı tanımam mı ?(Amire dönerek) Amirim, hani sen hacca gidiyordun ?
AMİR - Sizin gibi trafik canavarları varken benim hacca gitmem doğru olur mu ? Ne zaman siz ve sizin gibiler bu trafik ortamından yok olursa, ben o zaman hacca da giderim, emekli de olurum. (polise dönerek) Mahir Bey
2.POLİS - Buyurun, sayın amirim...
AMİR - Söyle Mahir Bey, bunlara hangi maddeden işlem yapalım ?
2.POLİS - Ziya Paşa maddesinden yapalım amirim.
AMİR - (hayret etmiş gibi) Ne, ne, neee...
2.POLİS - Ziya Paşa maddesinden efendim.
AMİR - Yahu nerden çıktı o madde.Oku bakayım o maddeyi.
2.POLİS - (esas duruşa geçerek) “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”
AMİR - (gülerek) Mahir Bey bu bana bir olayı hatırlattı, biliyor musun...(sandalyede geri yaslanarak) Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim Han sırtındaki bir çıban yarası yüzünden ölmüştür.İşte bu hastalığı esnasında, hasta döşeğinde yanında bulunan Hasan Can’a dönerek kendi halini sorar. Der ki; “Hasan Can ne haldür ?” Hasan Can da :“ Sultanum ! Cenab-i Hakk’a tevecüh edüp Allah’la olacak zamandur”deyince, koca sultan hiddetlenerek : “Ya bizi bunca zamandan beru
kimün ile bilürdün ? Cenab-i Hakk’a teveccühümüzde kusur mu fehm ettün ?” der.İşte Mahir Bey, bizim tekme tokatla işimiz olmaz Bizim görevimiz olayı aydınlatıp ilgili makamlara sunmaktır. Yüce adalet ne derse o olur.
2.POLİS - Amirim sizin bu duyarlılığınız karşısında size imreniyorum vallahi.Sizin gibiler olmazsa ne olur bu milletin hali..Amirim yapacak başka bir işimiz kaldı mı ?
AMİR - (sarhoşları göstererek) Bu milleti sahipsiz mi zanneder bu canavarlar...... .(parmaklarını sayarak) bir, kazaya sebebiyet vermekten iki, kaza yerini terk etmekten üç, plakasız araç kullanmaktan dört, alkollü araç kullanmaktan trafik cezalarını yazalım.
2.POLİS - .Amirim, ağzınıza sağlık.Siz bu konuda da uzmansınız .(elini öpecekmiş gibi yapar) Ver de elini öpeyim amirim.
AMİR - Mahir Bey,Mahir Bey ! Yine yaptın yapacağını, sinirlenmiştim yahu .Şu esprilerin de olmasa var ya, bu canavarlar yüzünden aklımızı oynatacağız.Ha unutturuyordum Mahir Bey, evrakları hazırla, bunları aynı gerekçelerle mahkemeye sevk edelim . Asıl tokatı mahkemeden yiyecekler...
DURSUN - Amirim bizi dövecek misiniz ?
AMİR - Oğlum CMUK var CMUK, bu ülke kanunlarla yönetilen hukuk devleti.(kafasını sağa sola sallayarak) Hangi dilden anladığın belli amma ! Polis, adam dövmez oğlum.Polisin, kapı gibi kalemi var, kafan yerinde değil. Az önce saydığım maddelerden ceza yiyeceksin.Sülaleni satsan ödeyemezsin,bir de mahkemeden ceza yersin, alsana tokat.... Bir de Ceza Evini ziyarete gidersin, oldu bitti.Bunlar da adam olana yeter de artar bile .(polise dönerek) Mahir bey, yazışmaları tamamla ibreti alem için bu canavarlara kelepçe vurun. Mahkemeye öylece götürün .
2.POLİS - Seve seve sayın amirim.Seve,seve.... İsterseniz bir de davul zurna çağıralım da oynata oynata götürelim (belinden kelepçeyi çıkarır ve her ikisine de kelepçe vururken Dursun’un kulağını çeker) Nasıııl canavarlık kolay mı, canavar Dursun ?(diye fısıldar. sahneyi birlikte terk edilirken perde kapanır)
3.PERDE
( Hakim kucağındaki dosyalarla beraber sahneye girer.Masasına oturur.Dosyaları karıştırmaya başlar.Zanlılar içeri girip yerlerini alırlar, duruşma başlar)
HAKİM - Söyle adınız soyadınız...
DURSUN - Dursun HIZYAPAR
HAKİM. - Ya senin ?
İZZETTİN -.İzzettin CANYAKAR
HAKİM – Dursun şu olayı baştan itibaren bir de sen anlat bakayım.
DURSUN – Hakim Bey, birazcık içmiştik.
HAKİM - Oğlum olayı anlat, ne zıkkımlandığını anlatma.
DURSUN – (duymamış gibi) Sonra arabaya atladık, Trabzon’a gittik.
HAKİM – Oğlum Trabzon’a gitmeden önce nereye uğradığınızı da anlatsana.
DURSUN – Vallahi Hakim Bey, bir yere uğramadık.
HAKİM – Oğlum canımı sıkma, geri gel, Karacehennem mevkiine uğrasana
DURSUN – Hakim Bey, orada ne işim var ?
HAKİM – Oğlum oradan geçmediniz mi ? Geri gel, sırasıyla anlat, sakın atlama.
DURSUN – Vallahi geri gelmem Hakim Bey. Ne yaparsan yap oraya gelmem...
HAKİM – Neden gelmiyorsun oğlum ?
DURSUN – Geri gelirsem beni tutuklarsın da ondan
HAKİM – Tövbe tövbe... İzzettin olayı sen anlat.Ancak Karacehennem mevkiini atlama...
İZZETTİN – Hakim Bey, Dursun’la aynı arabadaydık, o atlayınca ben de mecburen atlamak zorundayım.
HAKİM – Oğlum bir iki dakikalığına in aşağı, anlat yine gidersin.
İZZETTİN – Hakim Bey hareket halindeki araçtan nasıl ineyim ...
HAKİM - (sesini yükselterek) Durdurun şu aracı oğlum, durdurun
İZZETTİN – (sesini hafifçe yükseltir) Direksiyonda Dursun var Hakim Bey, Dursun aracı durdurmuyor ki, ben nasıl durayım ?
HAKİM – Oğlum ister durun, ister durmayın,ister geri gelin, ister gelmeyin mecburen duracaksınız, mecburen geri geleceksiniz...
İZZETTİN – Zorla mı Hakim Bey ?
HAKİM - (elindeki dosyaları göstererek) Ne zoru oğlum, karakolda bülbül gibi ötmüşsünüz.
İZZETTİN – Hakim Bey, zorla öttürdüler
HAKİM – Bırakın bu ağızları, İşinize gelmeyince nasıl da kıvırırsınız.
HAKİM - (vakarlı bir şekilde) Yeniden soruyorum oğlum karakolda verdiğiniz ifadelere bir diyeceğiniz var mı ?
DURSUN - (boynunu bükerek) Hakim bey bir hatadır yaptık.
İZZETTİN - Karakolda da özür diledik, yetmez mi Hakim bey ? Üzerimize çok geliyorsunuz.
HAKİM - Yeteeer ,yeter de artar bile.Ama sizin özrünüz o insanları geri getirir mi ? O doktoru devlet yetiştirdi ki, bu milletin insanlarına hizmet etsin,insanlarının dertlerine deva olsun.O öğretmeni yetiştirdi ki milletimizin ideallerine bağlı nesiller yetiştirsin. Söyleyin, ya siz, ya sizin gibiler. Yaz oğlum !...
KARAR
** 2918 Sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddelerine istinaden mahkememize sevk edilen, Mahkeme huzurundaki zanlıların dosyadaki ifade ve delillere bir diyecekleri olmadığından zanlılar hakkında da TCK.......İlgili.......maddesine istinaden Ölümlü kazaya neden olduklarından bahisle her iki zanlıya yirmi beşer yıl hapis cezası verilmesi talebi ile açılan davada zanlıların bu cürümleri işlediği sabit olduğundan 1.zanlı Dursun HIZYAPAR’a yirmi beş yıl süre ile hücre hapsine, **
DURSUN- (Ayakları titrer gibi yaparak sırt üstü yere düşer.Yerinden hafifçe doğrularak)Hakim Bey, Hakim Bey sizin ağzından çıkanı kulağınız duyuyor mu ?
HAKİM – Evladım kara kaplı kitapta öyle yazıyor, vicdanım da öyle söylüyor
DURSUN – Yahu Hakim Bey, o vicdanını bugün evde bıraksaydın olmaz mıydı ?
HAKİM - Bizler vicdanımızı evde bırakırsak, şu masum insanların hakkını kim arayacak, hesabını kim soracak ? Canavar Dursuuun (!)...
İZZETTİN – (sağa sola bakınarak zıplamaya başlar) Hakim Bey benimle işiniz kalmadı, ben gidiyorum..
HAKİM - Acele etme oğlum sen de gideceksin, acele etme...
İZZETTİN – (ısrar eder gibi) Hakim Bey, benim işlerim var gitmem lazım.
HAKİM – Oğlum, işlerini şimdilik ertele olmaz mı.
İZZETTİN – Olmaz, olmaz hakim bey, olmaaz
HAKİM - Olur oğlum, olur. Bal gibi olur. Velhasıl olacak...Yaz oğlum ! Zanlı İzzettin CANYAKAR’ise yaya kaldırımında yürüyen anne ve oğlunun ölümüne neden olduğundan, yirmi beş yıl katıksız hapsine karar verilmiştir. Her iki zanlı için de temyiz yolu kapalıdır..
( İzzettin ve Dursun ayakları titreyerek yere düşerler .Hakim yerinden kalkar sahnenin ön tarafına gelerek seyircilere hitaben:)
HAKİM - Saygı değer misafirlerimiz .Gelin böyle gerçeklerle yaşamayalım. Millet olarak muasır medeniyet seviyesine ulaşmak istiyorsak, kendi sorumluluklarımızı bilmek zorundayız. Çünkü trafikte birlikte yaşıyoruz Bu güzelim cennet vatan bizim.Ayyıldızlı bayrak bizim.Ecdadımıza yakışır birer millet evladı olmaya var mısınız ? Annelerimiz,babalarımız ve çocuklarımız ağlamasın diyorsak .LÜTFEN,LÜTFEN BİRAZ DAHA DUYARLI OLALIM. HATA YAPANLARI UYARMAKTAN KORKMAYALIM.ÇÜNKÜ İNSANI KORUMAK İNSANIM DİYENLERİN ASLİ GÖREVİDİR.
PERDE KAPANIR