- 937 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölümün Kardeşi/ Firak
Bir bedenin ruhundan ayrışması, tüm kılcal damarlarının vahşi bir el tarafından
çekilmesi gibi, en ücra hücrelerinin çeperlerini paramparça ederek sökülmesi gibi
zordu.
Üstelik beden, annesinden ayrılmak istemeyen bir yavrunun- ki hangi yavru ayrılmak ister-
annesinin bacaklarına, eteklerine sarılması gibi yapışıyordu terk eden ruhuna.
Kimilerinin son nefesini bir kuş hafifliğinde vermesi gibi değildi bu.
"Öldük ölümden bir şeyler umarak" diyen şair misali ölüme
özlemle kavuşmayı bekleyen bir sevgiliye gitmek gibi değildi bu.
Haftalarca, günlerce her an büyük bir acıyla süren ayrışmaydı.
Canlı canlı birinin derisini yüzmesiyle eşdeğerdi.
İşte firak yaşama tutkulu birinin hayatının en görkemli bir döneminde
en çetrefilli, en ızdıraplı ve yıllar süren ölme biçimiydi.
O yaşama bütün ruhuyla ve hücreleriyle sıkı sıkıya yapışmışken,
kendini bir anda hayatla ölüm arasındaki bir uçurumun kenarında
korumasız yakalanmış buluvermişti.
Acımasız bir caninin merhametinden yoksun ve umutsuz bir haldeyken
ufacık bir kurtuluş yolu arayan gözleri yalvarışlarla bakıyordu celladının
boğazındaki ellerine.
Celladı öldürmenin en uzun ve zevkli yolunu tercih ettiğinden umutla umutsuzluk
arasındaki gel-gitler bitimsiz bir cehennem ateşinde yakıyordu tüm benliğini.
Yaşamak için, celladının ellerinden kurtulmasını sağlayacak bildiği her yolu
denemekten kaçınmıyordu. Ama işe yaramadığı gibi canisinin hırsını daha
da kabartıyor, canını daha çok yakmasına neden oluyordu bilmeksizin.
Böyle durumlarda ne yapması gerektiğini bilemezdi ki;
zeka ve hile işe yaramıyordu her aldığın nefesin son olabileceğini düşünürken.
Panik içerisinde, güdüleri ne emrederse ölçüp tartmadan uygulama çabasındaydı.
Onunla mücadele ederek sadece ölümünü ertelediğinin bilincinde olsa da aldığı her
nefesi kâr sayıyordu, oysa bir kez ölecekti teslimiyeti kabul etseydi, her an ölmek
onu caydırmıyordu yine de son nefese dek direnmekten...
İşte sevmek böyle bir şeydi. Firak da bir ölme biçimi.
İki sevgilinin ruhu birbirine öyle karışır/ kaynaşır ki,
ayrılması/ ayrışması sevmekten daha uzun sürer.
Ayşe Eren
19 Mart 2009
--------------------
ateşe düşen kelebek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.