- 899 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SONSUZLUĞUN SAHİBİNE GİDEN YOLCU
M.NİHAT MALKOÇ
Muhsin Reis, gülün ve hilalin aşığıydı. Sevgiyle bakıp gül gibi gören insandı o… O, kurduğu partinin ambleminde de hilalin kalbine gülü yerleştirmişti. O, Necip Fazıl’ın Sakarya Türküsü’nde ruh portresini çizdiği masum Anadolu’nun saf çocuğuydu. Birileri düz yolda giderken o hep yokuşlarda susadı. Keza oluklar çiftti, birinden nur, birinden kir akıyordu. Onun ruh çeşmesinden sonsuzluğa nur akıyordu. Kurşundan daha ağır bir davanın yükünü taşıyordu yüreğinde. Horlanmış, öksüz bırakılmış bir büyük davayı sırtlamaya ant içmişti bu güzel insan… Bu fani âlemde bir büyük imtihanda olduğunun bilincindeydi her zaman…
Son Peygamberdi Muhsin Reis’in en büyük kılavuzu. Yüce Kur’an’dı ona ışık veren ve dosdoğru yolu gösteren… Gücünü ve ışığını Hakk’tan ve hakikatten alıyordu. Hak bildiği yolda emin adımlarla ilerliyordu. İlahî hakikatin zirvesine giden kervanın kalabalıklaşması içindi bütün gayretleri. Bu kutlu yolculukta yalnız değildi şüphesiz. Alperenleri vardı yanında ve yakınında. Sayıları az olsa da imanları kaviydi. Bu yola adamıştılar her şeylerini.
Kader Muhsin Başkanın ruh hamurunu akrebin kıskacında yoğurmuştu. Böyle gelen bu dünyanın böyle gitmemesi içindi bütün mücadelesi. Böyle gitmemeliydi bu dünya… Müslümanlara reva görülen hayat bu olmamalıydı. Hakikat davası yerlerde sürünmemeliydi.
Sonsuzluğun sahibinin rızasını kazanmaktı Muhsin Ağabey’in tek düşüncesi. Bin bir başlı kartalı taşıyan bir kanaryaydı o… İslam davasının hamalı görüyordu kendini, bundan da hiç şikâyetçi değildi. Sonunda elde edeceği bir rütbe ve mal da yoktu. Fakat Allah’ın rızasını kazanmak her şeyin fevkindeydi ona göre… Yollara düştü bunun için… Kervanı yolda düzeltti. Sonunda da anneden, vatandan ve arkadaştan ayrılarak sonsuzluğun sahibinin rahmet iklimine sığındı. Neticede dünyada eşi ve benzeri olmayan sırça köşklere göçtü inşallah…
Öz yurdunda garipti, öz vatanında paryaydı Muhsin Reis… Bunun değişmesi için, vatanın gerçek sahiplerinin, vatan sevgisiyle yürekleri atanların insanca yaşaması için mesaisine ara vermedi hiçbir zaman… Kimseyi horlamadı, küçük görmedi. Başörtülüyle başörtüsüz kızlarımızın aynı üniversite çatısı altında öğrenim görmesi en büyük hayaliydi onun. Ne yazık ki bu hayalin gerçekleşmesini dünya gözüyle göremeden ebedî âleme göçtü.
Dünyanın ve ruhların kirlendiği bu zamanda bir ‘elveda’ bile diyemeden hoş bir seda bırakarak büyük kapıdan çıktı Muhsin Reis… Şimdi ötelerde, çok sevdiği biricik gülü olan Resulullah’ının mübarek sancağı altında soluklanmaktadır inşallah… Canından çok sevdiği ve davasını sırtladığı Peygamberinin şefaatini, Allah’ın rahmetini ve mağfiretini ummaktadır.
“Muhsin” kelimesi “ihsan eden, güzel davranan” anlamına gelen ilahî bir isimdir. “Yaptığı hayırlı işi en güzel yapan” demektir. Allah’ın 99 isminden biridir. Bu adı taşımak elde kor alev taşımak kadar zordur. O, zor olanı yaptı; ismiyle müsemma bir hayat yaşadı.
Bir dürüstlük abidesiydi Sivas’ın harbi çocuğu Muhsin Yazıcıoğlu… Eğilip bükülmeden dik duran, onurundan taviz vermeyen bir şahsiyet timsaliydi o… Korkusuzdu, gözü pekti. Tertemiz bir yürek taşıyordu göğüs kafesinde. Siyasetçiydi, temiz kalabilmeyi ilke edinen bir siyasetçiydi. Hilalin gölgesinde siyaset yapıyordu. Gül duruşundan asla taviz vermiyordu. Türkiye’nin yoluna baş koymuştu o… Türkiye sevdalısıydı Muhsin Reis… Topraktı, ekmekti, suydu, namustu, havaydı, inandığı en büyük davaydı Türkiye onun gözünde ve gönlünde. Son nefesine kadar da bu davadan vazgeçmedi bu gül yürekli alperen…
Şimdi yoksun sen… Sen üşürken bizim yüreğimiz yandı kor alevlerle… Giderken helallik aldın ilahî davayı beraber sırtladığın alperenlerden. Sanki bir daha geri dönemeyeceğini biliyordun. Dağlar seni bağrına bastı. Bembeyaz karlar yorganın oldu.
“Uzak, çok uzak bir yerleri özlüyorum” demiştin yirmi beş yıl evvel. “Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum” diyordun Mamak’taki soğuk hücrende. Demek ki çilen bitmemişti. Kutlu davan için mücadele etmen gerekiyordu. Şimdi ötelerdesin; demek ki nöbetini tamamladın. Artık şehitlerin safında nimet bekleyenlerdensin. Allah rahmet eylesin.
YORUMLAR
Siyasi liderlere karşı ilgim biraz fazladır. Otururlar söz dokunulmazlık kalkacak derler on sene geçer hala dokunulmazlık kalkacak ama rahmetli yi ölümünden iki hafta önce tv. proğramında izlemiştim. Söyledikleri herşey aynen harfi harfine uygulanıyor. Çok yakında ohananın neden geldiğini anlayacaktır güzel yurdumun güzel insanları. Cenneti mekan olsun