- 639 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNDÜKÇE!...'SAYIN MUHSİN BAŞKAN'
"ORADA ,ÜŞÜYENLERİ DÜŞÜNDÜKÇE,İNSANLIĞIMDAN UTANIYORUM.."
Üniversitede okurken “adam gibi adam” diye örnek gösterilen bu yüzden, herkesin saygı ile abi dediği Muhsin Yazıcıoğlu’na ..ve kaza neticesinde, düştüğümüz çaresizliğe çok üzüldüm, üzüldük.
ÜLKEMİN ACZ’İNE BAKIN, saatlerce “bir sinyal yakalayıp da” kaza yerine ulaşamadılar...
Biz böylemi büyük ülkeyiz...
Ülkem böyle mi çağ atlatılacaktı?
İsyan etmemek mümkün değil... Bir işi “ABD’siz” kendi çabamızla başaramayacak mıyız?
Şimdi anlıyorum ki biz “ botoks’lu bir ülkeyiz”.... Yönetenler; ülkemizi şişirip, süsleyip, gözümüzü boyadılar..yıllardır…yine ve hala kandırıl/ dık/ıyoruz......
YAZIMI SAYIN MUHSİN BAŞKANA İTHAF EDİYORUM..…..
Şu anda “Türkiye’de kriz yoktur, beceriksiz iş adamları vardır” “kredi kartıyla da olsa tüketin” diye konuşulan bir ortamda , seçime gidiyoruz.
Çoğunluğumuz, hala uyanınca mucizelerle karşılaşacağımızı düşünerek, uyumaya devam ediyoruz.
Yani alışkanlıklarımızı değiştirmeye hiç niyetimiz yok.
Sandığa giderken yaptığımız “küçük hesaplar” ortada…
Hala, liderleri sorgulamadan kayıtsız şartsız bağlanma, sürü psikolojisi ile her dediklerini doğru kabul etme, içgüdüsü ile davranıyoruz.
Belli ki, “Deniz bitti “dendiği gün, yine her zamanki alışkanlığımızla suçlu aramaya devam edeceğiz/de….. "acaba ayaklarımız basacak yer ‘vatan parçası ’bulacak mı?”diye sormak isterim…
Elbette liderler veya toplumda söz sahibi olanlar, ekonomik krizi yok gösterme, suçlu arama çabasında olabilirler, ama bu da bir yere kadar.
İnsanlar “ Yoksulluktan, işsizlikten” çaresizken ,birde siz suçluyu “ülkemin alın teri ile çalışanından ” ilan ederseniz!….
Bakarsınız size de; “padişah çıplak” diyecek kadar cesaretliler! çıkabilir.…
Olur/ mu? Olur.
Seçim bu /Kriz bu!nerden nasıl geleceği belli olmaz..
BİR HİKAYE İLE KISSADAN HİSSSE DİYORUM.
Gece olunca, insanlar! maymuncuklarını ve fenerlerini yanına alır ve komsusunun evini soymaya gidermiş.
Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış….
Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış.
Kimse kaybetmezmiş, çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kişi ilk kişiden çalana kadar sürermiş.
Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış.
Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih etmiş…
Böyle olunca da ;Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri giremez olmuşlar..
Ve bu durum bir süre devam edince, ahali! bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş:
’Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok.’ demişler.
Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz, döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş.
Adamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terk etmek zorunda kalmış.
Derken, daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar.
Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış.
Zenginler mallarını korumak için koruma gurubu! ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler.
Ancak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmiş.
Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş.
Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terk etmişler. Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar.
Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler.
Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kağıt varmış.
Kâğıt da şunlar yazıyormuş:
“Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir...”
YORUMLAR
.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=37300
nurcan hayriye
"DÜŞÜNDÜKÇE!...'SAYIN MUHSİN BAŞKAN' "
İlginçliğiniz; ilginç yazınızla belli oluyor...
Farklı ve özel görüşlerinizi, cesâretle yazdığınız yazılarda görüyor... okuyor ve tebriklerimle bildiriyorum.
Sağolasın...
Selâm ederim.
Kadir Yeter. 31.3.2009 Sâlı. TRABZON.
Dağlarda belki de ecelle boğuşan bir can ve burada buna rağmen hadiselerden siyasi çıkar sağlamaya çalışan çıkarcı , menfaatçi, fırsatlardan istifade edici, hayatla ölüm arasındaki incecik çizgide amansız mücadele veren canlar vasıtasıyla nasıl bir zihinsel sömürü.Nasıl bir ruh hali, dua etmek duruken böyle bir konuyu siyasi arenaya çekivermek.
Allah sıkıntı altında olanlara yardımcı olsun.Sevenlerine sevdiklerine kavuştursun.
“Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir...”
Harika bir yazı okudum.Kutlarım sizi.İşte böyle arada bir de olsa kanayan yaralarımıza neşter vurmak lazım.Deve kuşu misali kafalarımızı kuma gömmüşüz mütamadiyen aşk masalları dinlemekteyiz.Böyle giderse daha çok uyuyacağız gibime geliyor. Bu yorumum aynı zamanda: " Anlıyana sivri sinek saz,anlamayana davul zurna az.." atasözünden haberdar olanlara ithaf ediyorum..Sayılarımla efendim...