- 6730 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bireysel tercih ve özgürlükler.
Bireysel tercih ve özgürlükler.
Toplumsal bir varlık olan insan, özgür yaşamak ve kişisel tercihlerinde bağımsız olmak ister. Fakat özgürlüğün sınırlarını birey kendisi koyamaz. Başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde biter, diğerinin/diğerlerinin özgürlüğü.
Ahlaki ve dini kurallar, özgürlüğün sınırlarını belirler genelde. Kanunlar bu kabul edilmiş ölçütlere göre yapılır.
Özgür olmak kolay değildir, aslında. Tarih boyunca Milletler başka Milletleri savaşlarda mağlup edip; özgürlüklerini sınırlandırmış, hatta katletmişlerdir. Günümüzde hala bu süreç devam etmektedir.
Kişisel tercihler de bir nevi özgürlüktür. Başkalarının özgürlük alanını daraltmadığı sürece, dilediği dini inancı, hayat felsefesini veya inançsızlığı seçmekte özgür olsa da; çoğu zaman insanlar kişisel tercihlerini içinde yaşadığı toplumun genel ahlak ve dini inançlarına uydurmak zorunda kalır. Bir gayri Müslim’in, İslam memleketinde ramazan ayı içersinde, gündüz (kendi rızası ile) açıktan yiyip-içmemesi veya saygın kişilerin bulunduğu bir yemek davetinde bazı toplumsal kurallara ve normlara uyma zorunluluğu da bir nevi özgürlüğün dolaylı kısıtlanmasıdır.
İnsan, bireysel tercihlerini toplumun genel anlayışına uydurmakta her zaman aynı başarıyı gösteremez. Bu durumda, ayıplanmak ve kınanmak kaçınılmaz olacaktır.
Toplumun yargısı her zaman doğru olabilir mi? Bazen önyargılı ve yanlış yorumlarla, bireylere haksızlık yapılabiliyor. Suçlu bulunup asılan bir insana, yıllar sonra iade-i itibar yapılması veya töre cinayetlerine masumların kurban gitmesi; toplumun her zaman doğru karar vermediğini gösteriyor.
Toplumu yönlendiren Aydınlara ve sivil toplum önderlerine çok ciddi vazifeler düşüyor.
Kişisel tercihlerinde özgür olan insan istediği dine de mensup olabilir demiştik. Katolikliği seçmiş olan bir çift; evliliğini (Katoliklikte boşanmak yasak olduğundan) ölene dek sürecek bir akitle yapar. İslam dininde, hoş karşılanmamakla birlikte; daha büyük sıkıntıları önlemek için boşanmak serbesttir. Toplumumuzun genel ahlak kuralları tek eşliliği öngörmesine rağmen; dini nikâh ile (İslam dininde çok eşlilik mubah olduğundan.) resmi olmayan çok eşlilik fiilen devam etmektedir.
Nikâh esasen, kadın-erkek arasında bir akittir. Toplumu ilgilendirmesi; dini, genel ahlak ve çocukların hukuku açısındandır.
Toplum adına hareket ettiğini iddia eden bazıları, şahsi kanatlarıyla ve eksik bilgileriyle değerlendirme yapıp; hatalara düşmekte, düşürmektedir.
Madem özgürlük ve kişisel tercihten bahsediyoruz; bu konularda bireylere haksız baskılar yapılmamalı, öğretici olunmalıdır.
Saygılarımla.
YORUMLAR
Ahmet Amca, özgürlük tıpkı mükemmel gibi, objektif olmak gibi, kalıcı mutluluk gibi sahip olunmak istenen, insanların sadece idealize edebildikleri ama asla sahip olunamayan bir kavramdır. Bireysel özgürlük ise bireyin iradesinden bağımsız gelişen koşulların belirli bir zamanda içerdiği seçenekler içinden bireyin kendi iradesiyle seçim yapabilmesidir. Bu seçimleri herkes kendi istenciyle yapar. Eğer bir baskı varsa bile bu tarihsel akış içinde gerçekleşmesi başkaları tarafından istenmiş birşeydir. Bunda bireysel özgürlükten sözedenlerin hiçbir suçu yok.