- 449 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARALAMALAR...(6)
Karalamalar (6)
Bugün, işe ara vermek zorunda kaldım.Hava da yağmurluydu zaten.Havalar,yağmurlu üstelik bir de fırtınalı olursa biz pazarcılar için ölüm demektir.İşin kötü tarafı böyle havalarda müşteriler de alış-verişe çıkmak istemezler.Onlar için en kolay ve en rahatı servis arabaları olan büyük mağazaları ya da marketleri tercih etmeleridir(Bizim sempte:Gimsa ve Carfoursa tercih ediliyor.Ya da İstanbul yolundakiler.Servis arabaları onlar için kolaylık.Kapılarının önlerine kadar getirip hizmette kusur etmiyorlar.Araba, 3-4 m.ilerde durmuş olsa ;içerdeki müşteri,"-kaptan ,geri alabilir misin ?" diye ağzından çıkmasın "-Hayhay efendim" sözü imdada yetişiyor.Bu kolaylıklar karşısında müşteri yağmurda yaşta pazara gitsin de niye rezillik çeksin ki...Tabiki olan bizim gibi gariban pazarcılara oluyor.Ekmek parası için uğraş dök.Rezilliğin bini bin para.Yağmurlu havalarda:Vay efendim,naylon çadırın üzerine gerilecek.Sıkı sıkıya çadırın köşelerinden bağlanacak.Çadırın eski,bazı yerleri yırtık ise tezgahın üzerine yağmur damlar.Malı korumaya çalış.Bir de fırına koptuysa işte o zaman
yandınki ne yandın...Havada uçuşan tezgahtaki malları(tekstil,v.s.ürünler) yakalamaya çalış işin yoksa.Tabiki çadırın bağlantı yerlerinden ipler kopup da çadır demirleri,müşteri-
lerin kafasına gelmediyse kendini şanslı kabu et..Yoksa olacakları sen düşün.
İşte böyle bir günde kayınpederim,Kastamonu’dan çıkıp geldi.Tabi gelecek.Hoş geldi,sefa geldi.Başım üzerinde yeri var.Karımın babası benim de babam sayılır.Anası da öyle.Hani bir türkücünün söylediği var ya: "-Anama ana diyesin,babama baba diyesin.Sen bizim eve gelin gelesin." bu dizeler,erkeğin tek taraflı hakimiyetini koyuyor gibime geliyor.Ben de onun tersini mırıldanıyorum :"-Babana baba diyecem,anana ana.Ben sana koca olacam mı" diye.Şimdi de hemcinslerim kızacak ama ...Karımın babasının yaşı yetmiş.Bu yaştaki insanın sağlık sorunlarının çıkmaması mümkün mü..Daha önceki gelişlerinde vücudunun değişik yerlerini tamir(!) ettirmiştim.Dört yıl önce Atatürk Araştırma Hastanesinde sağ
kalçasına çelik protez takıldı.O zamanlar yürümekte zorluk çekiyordu ama şimdi keklik gibi sekiyor,maaşallah.Diğer bacağının diz kapağında hafif bir sızlanma var ama onu da mesele yapmıyor.Bu protez takılma işinde doktorla aramda çıkabilecek sorunu sezdiğim-
den,uzatmadan hemen hallettim.Ben de memurluktan geliyorum ya.Bir zamanlar bir başbakanımız :"-Benim memurum işini bilir" diye tüyo vermişti ya.Onu kafama çok kolay yer etmişim.Ben de o sözden esinlenerek doktorun özel muayenehanesinde doğabilecek meseleyi aramızda tatlılığa bağlamıştım.Merak etmenize gerek yok.Alan razı veren razı özdeyişiyle ufak bir bahşişle tamamdır.İkigün içerisinde amaliyata alındı dört saatlik operasyondan sonra kalçanın içerisine protez yerleştirildi.Hastanın şekeri olmadığı için
yara bir ayda kapandı.En önemlisi hastada şekerin olmaması.Yoksa iş tehlike.Ameliyat yerinden dikişler patlıyor,yara kapanmıyor..
İki sene sonraki gelişinde de kalbine pil taktırdım.Pil,sol tarafına takılır sanıyordum.Sağ tarafta omuzunun altında derinin içerisine yerleştirdiler.Böylece nabız atışları da düzene girmiş oldu.
Son zamanlarda telefonda :"-Baba,nasılsın " diye sorduğumda "-prostat ve kabızlık var,oğlum." demez mi. "-Hiç bekleme.Atla otobüse gel yanıma" dedim.
Önce prostat sorunu ile ilgilendim.Erkeklerin başbelası bir maraz.Elliden sonra tehlike
çanları çalar.Şu sıralar bende öyle bir şey yok.Bir sürü testten sonra(işeme,kan,idrar v.b.)kamıştan(!)yapılacak müdahaleye gerek yok.denildi.İlaçlarla tedaviye devam.Günde üçlt.ye kadar sıvı tüketilmesi ihmal edilmeyecek.
Kabızlık sorununa gelince o da ayrı bir dert,kayınbabam için.Damak zevki farklı.Diyet uygulatmaya çalışmışımdır.Başarılı olamadım".Pirinç pilavını az ve ekmeksiz ye" diyorum.O tam tersini yapıyor.Posalı meyveleri eksik etme diyorum.O,tam tersini uyguluyor.Yaşlanınca insanın huyu mu değişiyor ne...Kaynanama "Ana,babama dikkat et" diye telefonda uyarıyorum "-Ben ne yapayım oğlum.Herif inadına gidiyor.Ölürse kendi için ölecek benim için değil ya."Gülüyorum.Yorum yapma şansım yok.Yoksa işler sarpa sarar,alimallah. "Mirasa mı göz dikti,bizim salak damat." diye düşünebilirler...En iyisi mi ağzımı sıkı tutayım.Şom ağızlı olmaya gerek yok.
Neyse.Cici babam,kabızlıktan gelmişti ya.Daha doğrusu bir ay önceki gelişinde muayene yaptırmıştık da.Şimdi ise makattan parça alınıp tekrar kontrol yapılacaktı.İşte bugün bu işlerle uğraşacaktım.Geldiğinde "- Oğlum,sağ gözümde bulanıklık var.Her şeyi çatal görüyorum." demez mi. "- Bakıyım,baba." dedim.Gözlüklerimi ayarlayıp göz bebeğine dikkat ettiğimde beyaz lekeler gördüm".Kafaya takma baba.O işi de hallederiz,Allah!ın izniyle" diye gönlünü ferahlattım.Az daha unutuyordum.Üç yıl önceki gelişinde de Ulucanlardaki Göz Hastanesinde de katrak ameliyatı yaptırmıştım.Bunları kendime pay çıkarıp böbürlenmek için yazmıyorum.Asla.Ben, özümde insanı sevdiğimden yapıyorum.
Kayınbabamın çokfarklı bir ruh hali var.Nasıl mı?Bir kere fazla konuşmaz.Sen sorarsan yanıtlar.Eğer hoşuna giden bir konu olduğu zaman yavaş yavaş konuşmaya başlar.Konu-
şurken de kelimeleri bulmakta zorlandığından "şey" kelimesi imdadına yetişir.Cümlenin yarısından çoğunu "şey"le bitirir.Hatta bir gün kayınvalidemle gelişlerinde salondaki konuşmaları gizlice kamaraya çekmiştim de cici anama sonraki günlerde seyrettirdiğimde gülüşmüştük.Şöyleydi:" Şey camisinin önündeki şey taşında şey ederken..." Yani açıklaması: "Ulu caminin önünde bulunan dibek taşında bulgur döverken..."Sonra cici babamın yüz mimikleri de farklı.Eğer kalın kaşlarını sağa sola oynatır,alt dudağını aşağı sarkıtırsa bilki sana kızmıştır.Yani o yöre ağzıyla :"ıncıklanmıştır"Bunları bildiğim için ona
göre tavır alıyorum(24 yıllık damadıyız)
Neyse efendim, "kabızlığın" randevu saati onda idi.Göz için de muayene sırası fişi aldık.
Muayene sekizden sonra başlıyor.Ben o saate kadar yanımdaki kitabtan bayağı okudum.Hatta önemli bulduğum yerlerin altlarını çizdim.Ufak ufak notlar da aldım.Bu da benim hobim işte.Kötü bir huy ama huyum kurusun..Göz muayenesinden sonra alt kattaki göz seleksiyonuna yönlendirildik.İki bayan doktor,bir takım tarama yaptı."- Bir de hocamız baksın.Ondan sonra teşhis koyalım" dediler.Biraz sonra hoca geldi.Cevval biri.Se-
vecen,konuşkan.Hoca,yaptığı tetkik sonunda bana dönerek" -Babanın sorunu ciddi.Reti-
na kısmında ciddi bir tehlike var.Lazer yapacağız.İki gün daha gelinmeseydi,göz kör olabilirdi." demez mi..Kabızlık sorununu, ilgili polikliniğe tekrar giderek ileri bir tarihe aldırdım.Şimdi öncelkle kayınbabamın gözünü kurtarmalıydım.Canım babam.İyiki büyük o-
larak sizler varsınız başımızda..Yarın saat 7.45 de Hastanede olmak üzere hastaneden ayrıldık.
Dışarda yağmur hala atıştırıyordu.Arabanın kontak anahtarını çevirdim.Motordan hırıltıyla karışık güçlü bir ses geldi.Sileceklerin düğmesine dokundum.Silecekler,sağ-sol yaparken (cartt-cıırrtt) diye insanın kulaklarını tırmalayan sesler,içeriye kadar yansıyordu.Belliki sileceklerin lastikleri eskimişti.Aslında arabam da benden bakım istiyordu ya...Bugün de böyle geçti efendim.İnşallah sıkmamışımdır sizleri..(.23.03.009 günlüğümden)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.