BİR DÜZEN KAOSU
her sabah aynı saatlerde yola çıkıyordu hiç geç kalmazdı...otobüsün geleceği saat belli idi...çocuğun da otobüste olma ihtimali her zaman ki gibi yüksekti..koşarcasına kaldırımları arşınlarken bir yandan da düşünüyordu..üzerindeki elbise uymuş muydu...ayakkabısı sanki olmamıştı..bu mavi eteğin altında kahverengi değil de siyah ayakkabılar daha iyi giderdi...hem doğru dürüst allığını da sürememişti..bugün telaşlı hali vardı annesi de nerden çıkarmıştı şu süt olayını..onun gözünde hiç büyüyemeyecek ti 20 yaşına gelmiş olsa da...annesi de köylü kızı idi..hem kendisi anlatmıyor muydu..henüz 17 sine gelmeden evlendirildiğini...18 inde ise önce ağbisini sonra ablasını sonrada kendisini dünyaya getirmişti...genç yaşında ev kadını olmuş anne olmuş tu...peki kendisinin niye büyüdüğünü artık süt içmek istemediğini anlamıyordu..sadece süt olsa belki yine bağışlanırdı..ama her geçen gün biraz daha üzerine düşüyordu....sıkılmaya başlamıştı...acaba 15 gün önce istemeye gelmeleri ile ilgili olabilirmiydi...babası yok annesi olarak ta ben düşünmüyorum henüz okulu var okulunu bitirmesi gerekiyor demişti...evet annesi kızını vermek istemiyor gibiydi sanki çeyizini yapıp yapıp arada kızına gösteren seni evlendireceğim iyi bir kısmet çıkarsa diyen o değildi...ayşe açıköğretimde okuyordu..bir yandan da tezgahtarlık yapıyordu küçük bir kırtasiyede...annesi ise evlere temizliğe gidiyordu..ağbisi bir fabrikada ablası ile birlikte işçilik yapıyordu...ablası evlenmiş yuvasını kurmuştu...eniştesi aslında iyi bir adam sayılırdı...sadece içmesi bir de ara sıra ablasını dövüp, sövmeleri de olmasa neredeyse melek bile denirdi...ablasının hiç çocuğu olmuyordu...bir ara eniştesi ile doktora gitmişlerdi tüp bebek için...enişte sonradan vazgeçmiş ne gerek var bebeğe demişti...sanki babalık ona göre değildi...ablası belli etmese de çok üzülürdü o anneliği çok istiyordu...komşularının..akrabalarını..hatta arkadaşlarının bebelerini okşamak onların kokusunu içine çekmek yetmiyordu....bir gün önce de kavga etmişlerdi konu yine bebek ti..ablasını annesi bu adama verirken daha nikah günü hata mı ettim acaba diye düşünüyordu....doğru çıkmasından korkuyordu bir hata ise...belki de bu yüzden ayşeyi isteyenlerin oğullarının da içki içmesi annesinde o korkuyu tetiklemişti..aynı hatayı birkez daha yapmak istemiyordu...ağbisi ise nişanlanmıştı yakında düğünü olacaktı...düğün için çok masraf yapılacaktı..annesi düşünceli bir halde sobaya odun atıyordu...bu kış ta ayaz ama kuru geçmişti...doğru dürüst kar görmemişti istanbul...yine susuz geçecek diye korkuyordu ya tümden susuz kalırlarsa..açlığa dayanır da insan susuzluğa nasıl dayanırdı ki...birden oğlunun sesi ile düşüncelerinden sıyrıldı anne biz ayrı eve çıkacağız biliyorsun ev kiraları da çok yüksek ne yapacağız diye düşünmeden edemiyorum...aysel ayrı ev istiyor...annesi ile babası da aysel in dediği olur diyorlar...kadın yemenisinin köşesi ile yüzünü siler gibi yaptıktan sonra kısık bir ses ile haklı kızcağız...oğlum benim de köşede birikmiş param var onu da katarız...ayşe bu akşam asabi idi... sabah geç kalmıştı..otobüse yetişememiş o uzun boylu kara oğlanı da görememişti...ağbisi ayşeye dönüp kız bu ne hal sen evlenip sizi yalnız bırakacağım diye mi kızdın...biliyorsunuz herzaman evime gelebileceksiniz..hem evi yakından da tutacağım...bizde geliriz..ayşe hiddetle ağbisine dönüp hatırlarsan ablam da önceleri aynı sözü söylemişti..ne oldu eniştem sonraları bizi istememeye başladı...ablamda huzurum bozulacak diye bize siz fazla gelmeyin dememiş miydi...ahmetin yüzündeki gülümsem gitmiş yerine çatık bir kaş öfkeli bir surat belirmişti...ne zaman eniştesi hakkında konuşursa ahmet te bu surat beliriyordu..sanki kan birden beynine hücum ediyor vücudunu ter kaplıyordu..eniştesini hiç sevememişti....eniştesi kazancını geceleri başka kadınlarla yer..ablasının kazancı ile de ev geçindirilirdi...ailesinden sakladığı bir de gerçek vardı...bir kaç gün önce meyhanede...arkadaşı masadaki diğer arkadaşlarının duymaması için de kulağına eğilip sessizce fısıldamıştı...eniştenin bir kadından çocuğu varmış diye...eniştesi ablasını hiç sevmiyordu...onu aldattığı yetmiyormuş gibi bir de çocuğu vardı başka bir kadından...bu ara akıllandı diyordu arkadaşı çocuğu olduğundan beridir eniştesi düzlemiş kadınla birlikte bir ev tutmuş bazen geceleri de orada kalıyormuş...ablasının haberi bile yokmuş...ya da ablası da saklıyordu ailesinden gerçekleri..bu düşünceler içinde dolaşırken bir anda kendine geliverdi.. ana sofrayı hazırlayında yemeğimizi yiyelim deyiverdi...ahmetin bir aralık suskunluğunu annesi yeni bir düzen kurmasının getirdiği heyecana bağladı..sofra bezinin masa örtüsü tadında bir havası vardı...kimsenin konuşacak sözü kalmamış gibi sessizce lokmalar yutuldu...tarhana çorbası da buram buramdı...ahmet senin şu çorban başka be ana deyiverdi..annesi de bu iltifatın hakkını verircesine gevrek gevrek gülümsedi...ayşe de artık aysel ablanın çorbasını içeceksin...onun da çorbası güzel olur be ağbi anamın çorbasını da unutursun deyiverdi...bu sözün üzerine ahmet sofradan kalkıp...pencerenin önündeki kanepesindeki aynı köşesine oturuverdi...bir yandan da yine o derin düşünceler içinde idi...ayşe ile annesi sofrayı kaldırırken bir ara çay yapında içelim deyiverdi ahmet..çaylar bardaklara konulurken anne de bir konu bulmak zorundaymış gibi biliyormusunuz çocuklar bugün evini temizlediğim kadın günlüğüme zam yaptı artık ücretim arttı..ahmet bu anlamsız konuşmadan sıkılmış bir halde iyi deyiverdi...
devamı gelecek...
UÇUK..