- 566 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Tanıdık Bir Hikaye
İnsanlar güce taparlar.
Evet bu kadar kısa, bu kadar kurallı, bu kadar özne-tümleç-yüklem sıralamasında bir cümlede saklıdır hayatın özü.
Bir süredir yazmıyorum, yazamıyorum; ama çok fazla düşünüyorum; birçok şey hakkında düşünüyorum. Bozulan bilgisayarlarımdan bir koleksiyon oluşturdum ve onlar okşarken hep düşünüyorum. Yazmak istediğim her an ise aklımdan üç öğeli, kurallı bir cümle geçiyor.
İnsanlar güce taparlar.
Bunu kendi kendime söylerken nasıl söylüyorum biliyor musunuz?-bir çocuğun saçlarını okşar gibi. Bir yavrucağın elinden tutmuş, onunla pazar gezmesinde bir deniz kenarında yürür gibi, güneş gözlerimizin ta içlerine batıyor ve biz kirpiklerimizi ona kalkan yaparken, denizden üstümüze esen rüzgar saçlarımızı, benim eteğimi, onun çocuksuluğunu savuruyor; neyimiz varsa işte. Şöyle diyorum ben yanımdak yavrucağa:
-Bilmelisin ki yavrum, insanlar güce taparlar.
Ah yavrum 21. yüzyıl adında simülatif bir oyunun içinden geçen yaşamlar kendilerine tapacak bir güç seçerler ve sonra onu ilahlaştırırlar. Bu şey’in adı para’dır yavrum. Güçlü olmak için, daha güçlü olmak için, çok fazla güçlü olmak için önce ondan desteler dolusu biriktirirler, sonra onunla savaşırlar, onunla yarışırlar. ’Para adındaki şeyin birikmiş hali’ insanların hayatlarındaki somut şeyleri hep artırır; fakat içlerindeki ’iyi’yi peyderpey söker alır. Çünkü para rekabeti tetikler. Rekabet, hırsı tavan yapmış bünyelerin kutu kutu pense’sidir. Sıra içlerinden birine gelince, o biri arkasını döner ve ’şut’ olur yavrum, oyunu kaybeder. Bir daha kimse ona ’önünü dönse’ demez.
İnsan para ne imiş 20li yaşlara geçince daha iyi anlıyor. Daha doğrusu ben bugün daha iyi anlıyorum. O yapay gerçekler, ama müthiş gerçek yapaylıkla uzun yıllar önce tanışan yaşıtlarımı da görüyorum; bugün muhakkak benden daha gerçekçiler; çünkü paranın bizi acıttığını düşünmüyorlar. Üstelik sayfalar dolusu yazı karalayacak vakitleri de yok. Yarın çok para kazanan büyük insanlar olacakları için bugün hiç boş(!) vakitleri yok. Ruhlarını doyurmak için harcayacakları tek bir saniyeleri bile yok. Zira onların birer ruhları yok. Kim bilir hangi zamanda kaç metelikle aldırdılar o saydamlığı.
Saydam olduğum için, saydam kalabildiğim, saydam olmama izin verdiğin için sana teşekkür ederim tanrım.
-devam edecek-
Her iki bilgisayarım da bozuldu okuyucu.. Sana varan yollarım hep engebe.. Ama akşamın yağmurlu üstleri arabesk çalan ’netcafe’leri var yurdumun, şükür.. Bir süre daha buralardan ulaşacağım sana; kim bilir benden önce kaç yüz elin üzerinde dolandığı klavyelerden yazacağım. Bekle beni okuyucu, bakınıyorum, yarın öbür gün evimin soğuk rahatlığından ulaşırım sana..
YORUMLAR
"İnsan para ne imiş 20li yaşlara geçince daha iyi anlıyor. Daha doğrusu ben bugün daha iyi anlıyorum. O yapay gerçekler, ama müthiş gerçek yapaylıkla uzun yıllar önce tanışan yaşıtlarımı da görüyorum; bugün muhakkak benden daha gerçekçiler; çünkü paranın bizi acıttığını düşünmüyorlar. Üstelik sayfalar dolusu yazı karalayacak vakitleri de yok. Yarın çok para kazanan büyük insanlar olacakları için bugün hiç boş(!) vakitleri yok. Ruhlarını doyurmak için harcayacakları tek bir saniyeleri bile yok. Zira onların birer ruhları yok"
BANADA BULUNDUĞUM DURUMUN ANALİZİ GİBİ GELEN GÜZEL YAZINIZ İÇİN SİZİ KUTLARIM..DEVAMINI BEKLİYORUZ...SAĞLICAKLA KALIN