- 485 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEÇİMDEN ÖNCE KARDEŞ VE İNSAN OLMALIYIZ!
SEÇİMDEN ÖNCE KARDEŞ VE İNSAN OLMALIYIZ!
29 Mart Mahalli Seçimlerinin yapılacağı o malum güne yaklaştıkça her geçen gün siyasi mücadele seviyesini kaybediyor. Ölçüsünü kaybediyor, hırçınlaşıyor, göz gözü görmez oluyor. İnsanlarımız kardeş ve dostluk anlayışından uzaklaştırılıp kutuplaşmaya doğru itiliyor.
Millet ve devlet hazinesini yağma eden partilerin sandalye kavgasında, günlük politika mücadelesinde neden liderlerin, parti sözcülerin her gün hakaret, aşağılama, iftira, tehdit, şantajlarla ağzı bu kadar bozuldu? Politika böylesine adi olabilir mi? Politikanın dili hakaret, aşağılama, küfür müdür? Millete hizmet etmenin, siyaset yapmanın dili ve edebiyatı bu olamaz…
Manzaraya baktığımızda siyasi parti liderleri, mahalli seçimi bir genel seçim havasına soktular ve siyasi mücadeleyi akıl almaz bir biçimde serleştirdiler, seviyesini yok ettiler. Hukukun askıya alındığı, her maddi ve manevi değerin alabildiğince istismar edildiği bu seçim hengâmesinde liderlere, siyasi sözcülere aklıselim insanlar, ülkenin bütünlüğü ve devletin birliğinin temellerine dinamit koyan davranışlarından vaz geçmelerini hatırlatılmalıdırlar.
Bu seçim oyununda, seçim yarışında ne gerçekçiliğin, ne hukukun ve ne de seviyenin ölçüsü kalmış mahalle çekişmesi ve dedikodularıyla bir seçim atmosferi yaşanmıştır. Seçim mücadelesinde seviye, üslup ve ahlak bozulmuştur. İşin önemlisi insanların duygu, düşünce ve inançları istismar edilmiştir. Böyle bir siyasi üslup ve anlayış kabul edilemez.
Siyaset bir ibadet temizliği ve ahlaki içinde yapılması gerekirken seviyesiz, kısır çekişmelerle kardeşliği, dostluğu bozan, gerçekleri saptıran bir araç haline getirilmiştir. Ne yazık ki sıradan vatandaşın, seçmenin işi bir hayli zorlaşmıştır! Siyasi tercihinde vatandaşı yanılmaya sevk eden çeldiriciler, akıl ve gönül çelen tuzaklar o kadar çok ki, insanlar ne yapacaklarını şaşırmışlardır.
Peygamberimiz “Emaneti ehline vermediğiniz zaman kıyameti bekleyin!” buyurmuştur. Her şeyden önce insan olduğumuzu bilerek insana yatırım yapılmalıdır ki; ancak temel sorunlar çözümlenmiş olsun. İnsanlarımızın en iyi ve güzele layık olduğunu düşünerek insana hizmeti, halka hizmeti kutsal bir görev sayalım. Amaç insanların huzurlu ve mutlu bir hayat sürmeleridir. Şeyh Edebali’nın Osman Gaziye dediği gibi; “Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın!”
Seçmek gibi bir hak ve görev yüklenen insan ve vatandaşın sorumluluğu büyüktür. Seçtiklerinin yapacakları günah ve sevaplara da oyu kadar sorumlu olacaklar demektir. Bu seçimlerde oy kullanırken sorumluluk sahibi kişiler olarak, inandığımız doğrularda bizi temsil edeceklere oy kullanmalıyız. Bu kabule ve seçime uygun olarak da ya mükâfat ya da ceza alırız. Yani vicdan, kanun ve hukuk nazarında yaptığımız her seçimin, eylemin, bilerek ve isteyerek yaptığımızdan dolayı bir sorumluluğunun var olduğunu bilmeliyiz.
Bırakalım kısır siyasi çekişmeleri, gerçekten kardeş ve dost olalım. Herkes sorumluluğunu bilerek bir yere oy atsın amma kardeşliğimize ve dostluğumuza asla bir halel getirilmesin. Her şey olacağına varır. İnsan olduğumuzu bilerek, birbirimizi severek, sayarak, hoş görerek; “Gelin tanış olalım/Zoru kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/Bu dünya kimseye kalmaz” düşüncesini yaşatalım.
yahya DEMELİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.