- 1163 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
YANLIŞ ANLAMALAR
Onur BİLGE
Beraberliklerde, her şeye dikkat edilse de karanlık kalan konular veya yanlış anlamalar olabilir. Aranın açılması, hatta eşlerin birbirlerinden nefret etmeleri için olayı anlayamamak kadar, yanlış anlamak da başlı başına bir geçimsizlik nedenidir.
Anlaşılamayan konularla ilgili sorular karşısında; asabi davranışlar sergilemek, terslemek, ani çıkışlar yapmak, hücuma geçmek yahut cevapsız bırakmak yerine, sükûnetle cevap verilirse; kalp kırılmaz, endişe yok olur, merak şüpheye dönmez, tartışmaya neden olmaz. Ön yargıyla verilen aksi bir cevap, diğerini çekingenliğe veya korkuya sürükler, merakını gidermek için bir daha soru soramaz.
Her sorunun altında gizli bir sebep aranmamalı, iyi niyet ön planda tutulmalıdır. Böyle nahoş bir saldırı, karşı tarafta, çekingenlik boyutunu aşıp, korku boyutuna ulaştığında; korku, sevgiyi yok eder. Sevgi, daima korkudan çok büyük olmalıdır. Hatta sevgi ortamında korkuya yer verilmemelidir. Gözdağı vermeye ise hiç gerek duyulmamalıdır. “Kedinin bacağını ilk günden ayırmak” değimi dilimize yerleşmiş olmasına rağmen, son derece yanlıştır. Böyle bir korku salma, nefrete sebep olur.
Tam açıklığa kavuşamayan sıradan bir olayın karanlık kalan şüpheli tek hücresi dahi yüreklerde mikrop gibi çoğalır, ruhu perişan eder. Onun için birbirlerinden hiçbir şey saklamamalı, akıl kurcalayan, şüphe uyandıran konular, anlaşılır tarzda aktarmalı, kişi tamamen aydınlanıncaya kadar sorulara sabırla ve sakince cevap verilmelidir. Şüphe, beyni oyar, güveni yer bitirir, saygı kolonlarının çökmesine, sevgi duvarlarının göçmesine, vazgeçilmezlik çatısının yerle bir olmasına sebep olur.
Önceleri, bu günkü gibi çekirdek aileler çoğunlukta değildi. Büyüklerle beraber oturulur, eşler ilişkilerini onların denetiminde, sağlıklı bir biçimde sürdürürlerdi. Yanlış bir davranışta bulunan, uyarılırdı. Sevgi, saygı içinde, gelenek ve göreneklerimize göre yaşanırdı. Evlilikler daha sağlıklı ve daha uzun ömürlü olurdu. Şimdi ise, mahkemelerde binlerce boşanma davası… Dosyalar, dağlar gibi yığılmakta, hâkim sayısı yeterli gelmemektedir.
Çocuklar, analı babalı öksüz, yetim, gelecekteki yuvalarının mutsuz eşleri olmaya aday… Daha çok mutsuz yalnız insanlardan oluşan bir toplum… Giderek globalleşme etkisinde… Giderek dejenere… Giderek arabesk…
***
Onur BİLGE
YORUMLAR
Kentleşmeyle birlikte toplumsal denetimden uzaklaşan bireylerin
yaşadıkları her olumsuzluk,birlikte yaşadığı insanların da hayatını etkiler.
Okulların vijdanlı bireyler yetiştirmemesi,Toplumda ortak vijdanın oluşmasını engelliyor.Yasa yapıcıların yaptıkları yasaların adil olmaması,toplumu sonu belli olmayan bir yere sürüyor.
Kadının ekonomik özgürlüğünün olduğu yerlerde sorunlar daha az hasarla atlatılabiliniyor...
Kaleminize sağlık...iyi bir konuya değinmişsin...
Mutlu yarınlar dilyorum herkese...