24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1303
Okunma
Neden tükendiğimi hissediyorum ve neden nefes almakta zorlanıyorum bir türlü anlamıyorum. İşyerindeyim ama çalışamıyorum. Ellerim klavyede yüreğimde bir ağırlık, görüyorum, dokunuyorum tuşlara ama ne yazacağımı, ya da ne yazmayacağımı bilmiyorum.
Dışarıda delicesine yağan bir yağmur ve ben o yağmur altında sonsuzluğa yürümek,
yüreğimdeki acıyı o sonsuzlukta yağan yağmurla yok etmek istiyorum ama nafile. Korkuyorum insanlardan, deli sanmalarından beni. Sonra diyorum “desinler deli ne fark eder, akıllı kaldı mı ki dünyada ” yüreğimdeki sıkıntı nefes almama engel oluyor sanki. Yüzümde acı bir tebessüm, gülmeye çalışıyorum ama nafile, içim kan ağlarken yüz gülebilir mi?
Neden bu iç sıkıntım, “Tanrım, olmaz böyle bir şey, bir şeyler hissediyorum ama onları paylaşamıyorum başkalarıyla, atıyorum içime, duymasınlar, görmesinler istiyorum. Gördüklerinde eminim anlayacaklar. (hangi gazeteyi açsam bir kadına sokak ortasında atılan dayaklar, hangi kanalı açsam küçük çocuklara yapılan tecavüzler, yokluk içinde kalmış küçük bedenler, internete girdiğim anda gözüme çarpan içleri parçalayan haberler. Nasıl iyi olabilir ki insan, nasıl gülebilir ki.) Biliyorum SIKINTIMIN nedenlerini, korkularımı, duymak istemediğim soruları soramıyorum, cevabını biliyorum sanki. Hani derler ya bazen “altıncı hissim çok kuvvetli “ diye. Benim de öyle galiba. Hissettiğim her şey doğru çıkıyor zaman içinde. Bir şeyler mi yitiriyorum yoksa bir şeyler mi kaybediyorum?
Hayır, yitirmemeliyim gücümü, kaybetmemeliyim elimdekilerini, dört elle sarılmalıyım sevdama, savaşmalıyım sevgisizlikle, DON KİŞOT deli derler yel değirmenleriyle savaştığı için. Bence hiç de deli değil. Neden derseniz? Karşındaki ne kadar cansız olursa olsun, bir gün canlı olanları mutlaka çıkacak ve onlarla karsılaştığında kendini daha güçlü hissedecek savaşmak için. Galiba bende DON KİŞOT luk yapıyorum. Neyle savaştığımı, neye karşı direndiğimi bilmiyorum.
Bugün bir yazı okumuştum CAN DÜNDAR’ a ait.” KADINI TANIDIM “diye başlıyordu.
“ Bir kadın güçlüdür aslında. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.”
Diyordu CAN DÜNDAR. Kadınlar hakkındaki düşünceleri gerçeği o kadar yansıtıyor ki, ben kendi içimdeki duyguları ölçtüğümde tamamının doğru olduğunu görüyorum.
Her şeyden önce güçlüyüm, her şeyi tek başıma başarabilirim ve başarıyorum da ama neden tek başıma yapayım ve neden hayatI birlikte paylaştığım kişi bana yardımcı olmasın ve ben neden onun gücünü kendi üstümde hissetmeyeyim.? Hissetmeliyim bu gücü. En umutsuz kaldığımız anda yumuşacık bir yüreğin sana el uzattığını görmek kadar güzel hiç bir duygu yoktur sanırım.
Biliyorum yaşadığım çöküntüleri, mutlaka atlatacağım ama biraz zaman gerek. Harabeler altında kalmaktansa, sürünerek yürümektense, iki ayağımın üstünde, mağrur, kendinden emin ve insanlığından tek bir erdem bile kaybetmemiş bir insan, bir anne ve kadın olarak ayrılmak isterim bu dünyadan.
Bizler yaşadığımız sürece DON KİŞOT olmaya devam edeceğiz galiba. Çünkü her gecen gün biraz daha, biraz daha batıyoruz, ama ne olursa olsun bu bataklıktan çıkmak için çok çalışmak zorundayız..
Sevgiler dostlar.
Resim: Türkan DİNÇER
Yer: Sinop’da fırtınalı bir gün