- 1250 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
Neden Tükeniyorum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Neden tükendiğimi hissediyorum ve neden nefes almakta zorlanıyorum bir türlü anlamıyorum. İşyerindeyim ama çalışamıyorum. Ellerim klavyede yüreğimde bir ağırlık, görüyorum, dokunuyorum tuşlara ama ne yazacağımı, ya da ne yazmayacağımı bilmiyorum.
Dışarıda delicesine yağan bir yağmur ve ben o yağmur altında sonsuzluğa yürümek,
yüreğimdeki acıyı o sonsuzlukta yağan yağmurla yok etmek istiyorum ama nafile. Korkuyorum insanlardan, deli sanmalarından beni. Sonra diyorum “desinler deli ne fark eder, akıllı kaldı mı ki dünyada ” yüreğimdeki sıkıntı nefes almama engel oluyor sanki. Yüzümde acı bir tebessüm, gülmeye çalışıyorum ama nafile, içim kan ağlarken yüz gülebilir mi?
Neden bu iç sıkıntım, “Tanrım, olmaz böyle bir şey, bir şeyler hissediyorum ama onları paylaşamıyorum başkalarıyla, atıyorum içime, duymasınlar, görmesinler istiyorum. Gördüklerinde eminim anlayacaklar. (hangi gazeteyi açsam bir kadına sokak ortasında atılan dayaklar, hangi kanalı açsam küçük çocuklara yapılan tecavüzler, yokluk içinde kalmış küçük bedenler, internete girdiğim anda gözüme çarpan içleri parçalayan haberler. Nasıl iyi olabilir ki insan, nasıl gülebilir ki.) Biliyorum SIKINTIMIN nedenlerini, korkularımı, duymak istemediğim soruları soramıyorum, cevabını biliyorum sanki. Hani derler ya bazen “altıncı hissim çok kuvvetli “ diye. Benim de öyle galiba. Hissettiğim her şey doğru çıkıyor zaman içinde. Bir şeyler mi yitiriyorum yoksa bir şeyler mi kaybediyorum?
Hayır, yitirmemeliyim gücümü, kaybetmemeliyim elimdekilerini, dört elle sarılmalıyım sevdama, savaşmalıyım sevgisizlikle, DON KİŞOT deli derler yel değirmenleriyle savaştığı için. Bence hiç de deli değil. Neden derseniz? Karşındaki ne kadar cansız olursa olsun, bir gün canlı olanları mutlaka çıkacak ve onlarla karsılaştığında kendini daha güçlü hissedecek savaşmak için. Galiba bende DON KİŞOT luk yapıyorum. Neyle savaştığımı, neye karşı direndiğimi bilmiyorum.
Bugün bir yazı okumuştum CAN DÜNDAR’ a ait.” KADINI TANIDIM “diye başlıyordu.
“ Bir kadın güçlüdür aslında. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.”
Diyordu CAN DÜNDAR. Kadınlar hakkındaki düşünceleri gerçeği o kadar yansıtıyor ki, ben kendi içimdeki duyguları ölçtüğümde tamamının doğru olduğunu görüyorum.
Her şeyden önce güçlüyüm, her şeyi tek başıma başarabilirim ve başarıyorum da ama neden tek başıma yapayım ve neden hayatI birlikte paylaştığım kişi bana yardımcı olmasın ve ben neden onun gücünü kendi üstümde hissetmeyeyim.? Hissetmeliyim bu gücü. En umutsuz kaldığımız anda yumuşacık bir yüreğin sana el uzattığını görmek kadar güzel hiç bir duygu yoktur sanırım.
Biliyorum yaşadığım çöküntüleri, mutlaka atlatacağım ama biraz zaman gerek. Harabeler altında kalmaktansa, sürünerek yürümektense, iki ayağımın üstünde, mağrur, kendinden emin ve insanlığından tek bir erdem bile kaybetmemiş bir insan, bir anne ve kadın olarak ayrılmak isterim bu dünyadan.
Bizler yaşadığımız sürece DON KİŞOT olmaya devam edeceğiz galiba. Çünkü her gecen gün biraz daha, biraz daha batıyoruz, ama ne olursa olsun bu bataklıktan çıkmak için çok çalışmak zorundayız..
Sevgiler dostlar.
Resim: Türkan DİNÇER
Yer: Sinop’da fırtınalı bir gün
YORUMLAR
Aynı duyguları paylaşıyorum Türkan hanımcım gün geçtikçe batıyor gün geçtikçe deliriyorum.....deli diyenler desinler umurumda değil onlardan çok akıllı olduğumu biliyorum hayat o kadar acı geliyor ki sıkılıyor sıkılıyor sıkılıyorum canım...çok güzel bir iç döküştü kutlarım.......selam ve sevgilerimi sinop a yollarım canımmmmmm
Neden tükendiğimi hissediyorum ve neden nefes almakta zorlanıyorum bir türlü anlamıyorum. İşyerindeyim ama çalışamıyorum. Ellerim klavyede yüreğimde bir ağırlık, görüyorum, dokunuyorum tuşlara ama ne yazacağımı, ya da ne yazmayacağımı bilmiyorum.
Dışarıda delicesine yağan bir yağmur ve ben o yağmur altında sonsuzluğa yürümek,
yüreğimdeki acıyı o sonsuzlukta yağan yağmurla yok etmek istiyorum ama nafile. Korkuyorum insanlardan, deli sanmalarından beni. Sonra diyorum “desinler deli ne fark eder, akıllı kaldı mı ki dünyada ” yüreğimdeki sıkıntı nefes almama engel oluyor sanki. Yüzümde acı bir tebessüm, gülmeye çalışıyorum ama nafile, içim kan ağlarken yüz gülebilir mi?
Neden bu iç sıkıntım, “Tanrım, olmaz böyle bir şey, bir şeyler hissediyorum ama onları paylaşamıyorum başkalarıyla, atıyorum içime, duymasınlar, görmesinler istiyorum. Gördüklerinde eminim anlayacaklar. (hangi gazeteyi açsam bir kadına sokak ortasında atılan dayaklar, hangi kanalı açsam küçük çocuklara yapılan tecavüzler, yokluk içinde kalmış küçük bedenler, internete girdiğim anda gözüme çarpan içleri parçalayan haberler. Nasıl iyi olabilir ki insan, nasıl gülebilir ki.) Biliyorum SIKINTIMIN nedenlerini, korkularımı, duymak istemediğim soruları soramıyorum, cevabını biliyorum sanki. Hani derler ya bazen “altıncı hissim çok kuvvetli “ diye. Benim de öyle galiba. Hissettiğim her şey doğru çıkıyor zaman içinde. Bir şeyler mi yitiriyorum yoksa bir şeyler mi kaybediyorum?
Hayır, yitirmemeliyim gücümü, kaybetmemeliyim elimdekilerini, dört elle sarılmalıyım sevdama, savaşmalıyım sevgisizlikle, DON KİŞOT deli derler yel değirmenleriyle savaştığı için. Bence hiç de deli değil. Neden derseniz? Karşındaki ne kadar cansız olursa olsun, bir gün canlı olanları mutlaka çıkacak ve onlarla karsılaştığında kendini daha güçlü hissedecek savaşmak için. Galiba bende DON KİŞOT luk yapıyorum. Neyle savaştığımı, neye karşı direndiğimi bilmiyorum.
Bugün bir yazı okumuştum CAN DÜNDAR’ a ait.” KADINI TANIDIM “diye başlıyordu.
“ Bir kadın güçlüdür aslında. Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.”
Diyordu CAN DÜNDAR. Kadınlar hakkındaki düşünceleri gerçeği o kadar yansıtıyor ki, ben kendi içimdeki duyguları ölçtüğümde tamamının doğru olduğunu görüyorum.
Her şeyden önce güçlüyüm, her şeyi tek başıma başarabilirim ve başarıyorum da ama neden tek başıma yapayım ve neden hayatI birlikte paylaştığım kişi bana yardımcı olmasın ve ben neden onun gücünü kendi üstümde hissetmeyeyim.? Hissetmeliyim bu gücü. En umutsuz kaldığımız anda yumuşacık bir yüreğin sana el uzattığını görmek kadar güzel hiç bir duygu yoktur sanırım.
Biliyorum yaşadığım çöküntüleri, mutlaka atlatacağım ama biraz zaman gerek. Harabeler altında kalmaktansa, sürünerek yürümektense, iki ayağımın üstünde, mağrur, kendinden emin ve insanlığından tek bir erdem bile kaybetmemiş bir insan, bir anne ve kadın olarak ayrılmak isterim bu dünyadan.
Bizler yaşadığımız sürece DON KİŞOT olmaya devam edeceğiz galiba. Çünkü her gecen gün biraz daha, biraz daha batıyoruz, ama ne olursa olsun bu bataklıktan çıkmak için çok çalışmak zorundayız..
Sevgiler dostlar.
Resim: Türkan DİNÇER
Yer: Sinop’da fırtınalı bir gün
hoş bir makale hazla ve zefkle okudum daha doğrusu yazının akıcılığı ister istemez sürükleyerek çocukluktan günümüze kadar uzanan zamanı imkanları örnek olarak ortaya koyuyor.bir zamanın yoksolluğu bu günün varlığı derken ninsanları birnevi içgüdülerini haykırışlarını ortaya koymaktadır.değerli yazarımı sevgi ve saygılarımla tebrik ederim.saygılarımla.
mükemmelsin sevgili şairem yüreğin dert görmesin ..kalemin gücü tükenmesin
saygılar sana ve kalemine
Bu kadar güzel ve bu kadar içten yorumlarınız ve günün yazısına layık görmüş olmanızdan dolayı tüm dostlarıma çok teşekkür ediyorum.
Bu karmaşık ve yaşanası dünyada yalnız olmadığımı / olmadığımızı hissettirdiniz Ve bundan sonra çok daha güçlü ve çok daha azim ile mücadeleye devam edebilecek gücü verdiniz yüreğinizdeki sevgi ile bana/bize.
Tekrar teşekkür ediyorum ve sevgilerimi gönderiyorum yüreğimden yüreğinize.
onurumsun tarafından 3/22/2009 7:57:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
ödülü haketmiş etmesine
bence fazlası gerek.
umutsuzlukları dile getirişiniz ,sevgiye ,insana hasretiniz
olmayana demiyorum bakın belki var bir yerlerde ben bulamadım kendi çevremde,ama vazgeçmedim .koparılıyor zaman geçtikçe kadınlar dalından.hep derler ki kadın gül gibidir nahif,kırılgan,evet ama bilmezlerki bir okadar da kasımpatılık var içimizde hele hele yıllar sizi olgunlaştırdıkça,dimdik ayakta ve ve inatla
yazınız bana yalnız olmadığımı bir kez daha anımsattı ve güç verdi
teşekkürler
Sevgili dostum bu naif makalenizi /içsel haykırışınızı okurken ister istemez Duygu Asena'yı rahmetle anmak zarureti hasıl oldu.Yeniden andım Asena'yı...yeniden canlandı gözlerimin önünde KADININ ADI YOK..Bizler büyük irade/çaba/gayret sarf eden kadın sayısı ne yazık ki toplum da bir elin parmakları kadar az ve azınlıktayız.Aslında etnik kökenli kavgalardan çıkılarak KADININ kavgasının yapılması gereken bir Türkiye modeli var önümüzde.Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardaki o ihtişamlı/sözü meclise hükmeden/vakıflar/dernekler yöneten kadın nerde..? M.Kemal sonrası her yıl biraz daha gerilere gittik.Şimdi gerideki en son noktadayız.
-Sizinde konuya hassasiyetlerinizi yakinen biliyorum.Ne yazık ki sizin-benim-o'nun az sayıda kadının başarabileceği bir mücadele değil bu.Güçlü kadrolar/dirayetli kadınlar/korkmayan amazonlar...
-İşte bütün bu meziyetlerden binlerce kadın olmalı ki/mücadele sonuç getirsin.
-Hiç uzaklarda aramayın /hepimiz aynı durumdayız.Dik duruşlar ferdi ...işe yaramıyor.
-Sevgili dostum yaralarımızı kanattınız/kendimizle yeniden yüzleştik.Kaleminiz hak ettiği yerde kutluyorum.
Mahzun Prenses... tarafından 3/22/2009 12:36:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yazınız,duyarlı yüreğinizin isyanı.
Toplum olarak abartılarak önümüze konan her durumu kayıtsız ve koşulsuz olarak kabullenmişiz.Çaba göstermeden sahip olduğumuz değerlerle övünerek zaman tüketmişiz.
Kralın çıplak olduğunu anladığımızda,toplumsal bir çöküşle karşı karşıya geldiğimizi anlamışız..
Hatalarıyla yüzleşip,doğru yolda ilerlememizi sağlayacak toplumsal vijdanımızı kaybettiğimiz için,el yordamıyla yürümeye devam ediyoruz.
Nerde konaklayacağı belli olmayan bir durumu yaşıyoruz..
Kadınların toplumsal yaşamımıza müdahil olup olay el koyması gerekir.Çünkü erkeksi bütün çözümler iflas etmiş,Cenneti yeryüzüne indirmek mümkün olmamıştır.
Bu yazınız,kadınların yeryüzünü fethe çıkmasına vesile olması dileğimle...Saygılar...
Bizler yaşadığımız sürece DON KİŞOT olmaya devam edeceğiz galiba. Çünkü her gecen gün biraz daha, biraz daha batıyoruz, ama ne olursa olsun bu bataklıktan çıkmak için çok çalışmak zorundayız.. Rene deskardesin dediği gibi düşünüyorum öyleyse varım.mücadelesiz yaşamın sürekli birine dayanmanın sonuca gitmeyen ve bazı tavizlerin kaynağı olduğu kaçınılmazdır.bu durum kadın erkek ayırımı gözetmez..çok ders alınması gereken nefis bir yazıyla güne başlıyorum..tebrikler teşekkürler
Çok güzel....
Bu sorguladığınız şey aslında "inasani" yanımızdır, kadın yanımız olmaktan ötedir.
Çünkü biz insan olarak paylaşırız, bunu bir erkekle paylaşmak beklenti değildir ona görev atfetmek değildir ancak her insan müşkülata düştüğünde sırtını yaslayacak dağ arar, bunu erkek de arar kadında...
Tebrikler, çok güzel bir yazıydı.
ÜSTADEM..
KENDİ YAŞANMIŞLIKLARININ İÇERİSİNDE KENDİNE DERT
ETTİKLERİN KEMİRİYOR DUYARLI YÜREĞİNİ..
ERDEMLİĞİN EN YÜCESİNİ YAŞARKEN ÇEKİLEN SIKINTILARDI
GÖZLER ÖNÜNE SERDİĞİNİZ, UMUDU YOK ETMEYEN SON
CÜMLEYDİ ALDIĞIMIZ DERS,
SENDİN YAZAN HAYATTI YAZDIKLARINIZ, TÜM YÜREĞİMLE
KUTLUYORUM DUYARLI YÜREĞİ VE TÜM KADINLARIMIZI
ONLARDIR ERKEĞİ ERKEK YAPAN, ONLARDIR BİZLERİ AYAKTA
TUTAN SAHİPLENEN DEĞER VERENLERE NE MUTLU..
HAK ETTİĞİ YERDEDİR USTA KALEMİN HARİKA ESERİ..
TEŞEKKÜRLERİM AZ GELİR BU NADİDE ESERİ PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN KUTLAMAK İSTİYORUM TÜM YÜREĞİMLE TEBRİKLER..
Selam vede muhabbetlerimle..Allaha emanet ol..yudumyunus
SÜT DOLU KOVAYA DÜŞEN İKİ KURBAĞANIN HİKAYESİNİ HATIRLADIM OKURKEN...
ÇABALAMAKTAN VAZGEÇEN BOĞULUP ÖLÜYORDU...
UMUDUNU YİTİRMEYEN, ÇABALAMAKTAN OLUŞAN YAĞ KÜTLESİNİN ÜZERİNE ÇIKIP CANINI KURTARIYORDU...
UMUT VARSA KURTULUŞ MUHAKKAK OLACAKTIR...
UMUT TANRI'YA GÜVENMEKTİR VE TANRI O'NA GÜVENENLERİ ASLA YARI YOLDA BIRAKMAZ...
UMUT DİLİYORUM HEPİMİZE...
YAZINI VE SEÇKİYİ KUTLUYORUM...