Yağmur Damlaları IV-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yağmur/Buhar Oldu
Yağmur, günden güne buharlaşıyor...
Yağmur, Buhar olarak “Senin adını neden Ateş koyduysam birtanem bu nedenle ateşin hep yakacak yüreğimi” düşüncesiyle tertemiz bir sayfa açtı hayatına...
Buhar, Ateş’e “Sen aşkın Ateşisin anlayamıyor musun! Bilmelisin; sevmek ve özlemekle geçse de ömrüm, aşkının heyecanı herşeye değer. Kollarında olup sıcaklığını hissetmek varken sensiz yaşanan bu heyecan, sevmiyorum demekle biter mi sanırsın kara gözlüm. Ben hayatımın hiçbir anında bir günlük sevmedim ki” diyerek kalbindeki sevgisini doyasıya yaşamaya karar verdi.
Buhar, içindekileri yaşadıkça yazıyordu. Ateş’e konuşuyordu her satırda. Buhar, Ateş’e aşık olduğu andan itibaren içindeki tarifi zor duygularla yaşamayı öğrenmişti. Ateş’i görünce gözbebeklerinin daldığı yerde durdu, derinden baktı Ateş’e. O’nu çekti içine.
Ateş, “ Yağmur, gitme hayatımdan seni seviyorum ve değer veriyorum ama o gözle bakmadım.” Yağmur da “Sen istemezsen gitmem. Yanındayım her soluğunda. Yarım bırakmayacağız paylaşılacak planlarımızı. Korkma bırakıp gitmeyeceğim seni. Sen git diyene kadar seninleyim” diyordu yanıbaşında. Tabii ki Yağmur/Buhar oldu o anda... ve başladı Buhar’ın hikayesi...
Buhar kendi kendisiyle konuşuyordu yine ve belki bir gün gelecek, Ateş bir başkasıyla Buhar’ın yanında aşkın ateşinde yanacaktı. Sevdiğini elinden tutup yürüyecekti. O gün geldiğinde Buhar ne yapacaktı diye düşündü bir an ve Buhar “O anda bile Ateş’in mutluluğu için dua edeceğim. Kıymetini bil diyeceğim sevdiği sevgiliye. Ateş mertliği, yiğitliği her sözü ve davranışıyla sevilmeyi fazlasıyla hak eden saygın bir yürek, bak gözlerine oradaki ışıltılar hayatın anlamı diyebilmek için orada duracağım” dedi kararlı bir ses tonuyla.
Hayretle baktım Buhar’a. Kendinden emin ve güçlüydü. Sevdiğine ve sevgisini hissettirdiğine pişman değildi. Huzurlu ve mutluydu. Gözlerinin içi gülüyordu.
Buhar şaşkın bakışlarımı farketmiş olacak ki “Ateş’in o anda dahi yanında, yanıbaşında olacağım” diyerek şaşkınlığımı umursamamazlıktan geldi.
Buhar, Ateş kendisini hayatında istediği sürece yanında olup iyi ve kötü gününde ona destek olmaya kararlıydı. Ateş’in hayatında sevdiği biri bile olsa, Ateş’in mutlu olduğu her dakikada kendisinin de mutluluğu yakalayabileceğini düşündü. Ancak o an geldiğinde ne hissedip, nasıl davranabileceğini de sordum kendisine, elbet düşünmeden edemedi. Cevabı enteresan geldi bana... Buhar, son kez bakacağını söyledi Ateş’in gözlerine. O an Ateş’e yanında yaşar mı diye söz verebileceğinden emin olmadığını, eğer Ateş ruhsuz kabul ederse Buhar’ı, o zaman yine yanında kalacağını söyledi. Neden ruhsuz diye bir soru sordum Buhar’a. Aklından ne geçtiğini bilmek istiyordum. Buhar sakin bir şekilde yine gözlerinin içi parlayarak bana dönüp gülümsedi ve “Zamanında yanında kalmak için kalbimi, aşkımı bırakmıştım avuçlarında o yol kenarında, gün gelirse ruhumu da teslim edeceğim huzurunda” bu nedenle rahatım dedi bana. Şaşırdım yine. Bana dönüp “Yağmur’un, Buhar olduğu an hangi andı” diye bir soru yöneltti. Tüm muzipliği üstündeydi yine.
Ateş, sana o gözle bakmadığını söylemişti o an değil mi!
“Evet” diye yanıt verdi. “Zorla güzellik olmaz. Ben ona aşık oldum diye o da bana aynı hisleri hissetmek zorunda değil ki!” diyerek de cümlesini tamamladı...
O an ne demek istediğini daha iyi anlıyordum. Buhar sırılsıklam aşıktı ve Ateş ile bağı o kadar güçlüydü ki Ateş’e hissettiği aşkla yanında huzuru ve mutluluğu yakalamıştı. Ateş’in hayatına biri girse bile o gün geldiğinde Ateş zamanında Yağmur’a hayatında bir başkası yokken kal diyerek buharlaşmasına neden olmuşsa da, gün gelirse Buhar’ın yok olmasına da izin verecekti...
Buhar bunu biliyordu. Bu nedenle güçlü ve cesurdu. Kendi hissettiği aşkı yaşıyordu. Hem de yanıbaşındaki aşkına zarar vermeden. Yağmur, Buhar olduğunda yine tüm duygular işleniyordu nakış gibi tertemiz sayfalara...
Nitekim bir gün gelir de Ateş başkasına aşık olup onunla birlikte olacaksa, Buhar da uçup gidecekti ve bitecekti bu aşk hikayesi...
Buhar içindekileri paylaşmaya can atıyordu. “Ateş’i seviyorum. Bir günlük, bir saatlik şıpsevdi aşklarım olmadı benim. Ateş’e yazdığım beni hatırlatan yemyeşil sayfalarda bulacak aşkımızı. Saf, tertemiz ve beklentisiz büyüteceğim hayatın anlamı olan sevgiyi. Ateş sevmedikçe ben daha çok seveceğim. Bir gün gelecek yeniden aşık olacağım” diyerek adeta kendi içindeki heyecanla büyük bir aşk yaşıyordu.
Nasıl mümkün olabilir Buhar diyerek yüzüne baktım. Ateş sana o gözle bakmadığını söylemedi mi!
“Ben Ateş beni sevsin diye mi sevdim” diyerek biraz kızgın, biraz isyankar yanıt verdi şaşkınlığıma. Haklıydı da. Tamam Buhar, yaşa aşkını dilediğin gibi dedim ve cümlem bitmeden ekledi. “Bu sefer kara gözlüm inan ki yağan Yağmurlara inat onların yerine gökleri delip geçeceğim.” Ateş’e konuşur gibi yine içindeki duygu seli ile dinmek bilmeyen heyecanıyla aşka meydan okuyordu.
Gökleri de del bakalım Buhar diyerek gülümsedim ben de...
Buhar son sözlerini tüm içtenliği ile fısıldadı. “Sana söz veriyorum, aşkıma meydan okumayan hiçbir adamı hayatıma sokmayacağım. Adamsa adam gibi gelecek... Bekleyeceğim ve her an sevmek için kalbimde tertemiz sayfalar yaratacağım.”
“Tanrı büyüktür ey sevgili!” Yüksek sesle haykırdı aklındaki düşüncesini. “Seviyorum, mutluyum ve huzurluyum. Yaşadığım için Allah’a şükrediyorum. Sağlığım da yerinde. Ateş bana o gözle bakmasa bile, yanımda olduğu sürece kendimi daha iyi hissediyorum. Sevmek, sevdiğini mutlu ve huzurlu görmeyi istemekle başlıyor... Ateş’in mutlu olması için elimden geleni yapacağım.”
“Allahım sen büyüksün, her olmayacak işte bir hayır vardır. Allah Ateş’e ve Buhar’a gönlündeki güzellikleri nasip etsin. Gönlümüzden sevgi eksik olmasın. Kalplerimiz iyilik, huzur ve insanlıkla can bulsun.”
Buharlaşmış Yağmur Damlaları...
Aşka Meydan Okumak; Cesur, yürekli ve ne istediğini bilen birisi Aşk ile karşı karşıya geldiğinde kaçmaz, korkmaz... Dimdik durur! Aşk; mutluluk ve huzur için bir adımsa, hayat da bir mücadeleyse kılıcını eline alır, kendi huzuru ve mutluluğu için risk alır, savaşır... Kılıç; duygu, düşünce ve mantığıdır... Savaş alanı ise hayat ve hayatın içindeki kendisine aşık insandır... Aşk risktir ve bir adım ile başlar herşey...
20.12.2006
Çarşamba