- 815 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Keşke Amerika Keşfedilmeseydi
Pek çoğumuz, aşağıdakilere benzeyen diyalogların bizzat konuşanı veya dinleyeni olmuştur.
En azından tesadüfen de olsa; kulak misafiri olmuş olabilir..
Bu tür diyalogların kime ne kazandırdığı ise, başlı başına bir soru işareti..
Bakalım, neymiş bu diyaloglar...
"Lanet olsun! Sigaraya başladığım o güne!.." ya da..
"Birader, şu merete nereden başladım? Bir türlü kurtulamıyorum. Bundan kurtulmanın kolay bir yolu yok mu?"
Muhatabı..
"Tek yolu var, kardeşim.. Azim ve irade! Bir daha içmeyeceğim, dedim. Paketi kırdım attım. Bir daha da içmedim. İraden olacak! İraden!.."
Başka biri..
"Arkadaş, tam bir yıl bir çöp içmedim; bir gün kafam attı, anında yeniden başladım. Ah ulan! keşke o gün sabretseydim de içmeseydim. Ne kadar iyi olmuştum. Hem kilo almıştım hem de gücüm, kuvvetim yerine gelmişti. Ah bu kafam! Ah! Yok canım, ben adam olmam!..
“Bu zıkkımı bırakmak için çok azimli olmak lazım.”
“Şimdi, sen bana iradesiz mi diyorsun yani?”
“Hayır canım, ne alakası var? Sen de amma alıngansın! Demek istediğim; sigarayı en az bir yıl bıraktıktan sonra, bırakmaya yeni başlamış gibi oluyor ve insanın vücudu ancak dengesini bulabiliyormuş. Onu demek istedim.”
“Ha şöyle.. Ben de sandım ki….”
Mevzu aynı; fakat gamsız, düşüncesiz ve kendini de sigaraya tamamen teslim etmiş olan bir başkası ise, tavırlarında daha rahat...
"Boş ver kardeşim; takma kafana, atın ölümü arpadan olsun! Ben halimden gayet memnunum, hiç de bırakmayı düşünmüyorum…
Bir başkası..
"Çek çek! İyice çek, babamın tezeği olsun!"
Mevzu yine aynı; fakat bu kez söyleyen öğüt veren tavırlarda..
"Bak yine öksürdün.! Sana kaç kez söyledim, şu zıkkımı içme diye.. Her içtiğin sigarayla, tabutuna bir çivi daha çakıyorsun canım. Yazık, günah! cık..cık!.."
Bir başkası..
"Haklısın, Arkadaş ben de seninle aynı fikirdeyim. Doğru söze ne denir? Çok denedim, ama bir türlü bırakmayı başaramadım. Ne yapsam, ne etsem bir türlü olmuyor. Dediğin gibi; bu sigara bizi öldürmeyecek, fakat çok süründürecek."
Diğeri..
"Aslında, şimdi tam bırakma zamanı.. Haberin var mı? Dün yine zam yapmışlar.."
"Deme yahu! vay alçaklar, vay! derken çehresi oldukça kederli bir hal almıştı. “Yapacak bir şey yok, dedi sonra.. Param olduğu sürece alıp içerim.”
Mevzu yine aynı; ana- oğul diyalogu:
"Ana, sigaram kalmadı. Para ver, sigara alacağım."
"Oğlum, benim param kalmadı. Daha dün verdim ya!.. Her gün nereden bulayım? Çalış, kazan al!"
"Sanki iş var da, ben çalışmıyorum. Haydi anacığım, beni üzme! Babam sana bir şeyler bırakmıştır."
Ortam farklı, mevzu yine aynı:
Bir zamanlar hayli kalabalık olan fakat, şimdilerde iyice tenha bir haldeki kahvehanenin en köşedeki masalarından birine oturmuşlar ve sohbet ediyorlar..
“Eskiden dumandan göz gözü görmezdi, kaçacak yer arardım arkadaş.. Bak şimdi ne güzel oldu, her yer mis gibi; koku yok, duman yok, gürültü yok.. Dünya varmış arkadaş.. İyi ki yasaklandı şu meret..”
Diğeri elindeki gazeteyi göstererek:
“Bak ne yazıyor.. Her yıl ülkemizde sigaradan yüz bin kişi ölüyormuş.. Çok yazık, çok.. Aslında tamamen kaldırmak lazım arkadaş..
Bu arada televizyondan gelen ses..
"Dumansız hava sahası.. Sigarayı bırakın, havanız temiz olsun.."
Kapalı bir mekanda, mevzu yine aynı; Adam tam sigarasını yakıyordu ki..
Görevli..
"Beyefendi, tabelayı görmediniz mi? Burada sigara içmek yasak! Lütfen! Dışarıda için! ....Bakmayın canım öyle, ben görevimi yapıyorum!.."
Adam, bir hayli mürekkep yalamış, mevzu yine aynı..
"Efendim, ben kimseye kabahat bulmuyorum. Bütün suç, Kristof Kolomb’un.. Adam gitti, Amerika kıtasını keşfetti. Keşke keşfetmeseydi. Biz de şimdi, sigara denen, bu zararlı nesneyi tanıyor olmayacaktık. İçen bir daha bırakamıyor, insanın kanına işliyor.. Bırakmak öyle kolay mı?"
Adam, bir süre sustu, sessiz, dalgın uzaklara baktı. Sonra, ilgiyle onu izleyen muhatabına döndü..
"Ben, onu bunu bilmem.. Bak, yine söylüyorum.. Bu Kolomb var ya, bu Kolomb Amerika’yı keşfetmeyecekti. Bütün mesele bu.. Amerika keşfedilmeyecekti, azizim. Ah, Amerika ah!..”