Adam ve elma kuşu
Adam ve Elma kuşu(deneme)
Sigarasından derin bir nefes çekti ciğerlerini dumanla iyice doldurdu ve sanki hapsetti oraya tüm pişmalıklarıyla birlikte.Daldı gitti gözleri salıverdiği havaya doğru bıraktığı grimsi hayaletin peşisıra.Artık yalnız olduğunu ve bu kez hiçbir şarkının,hiçbir şiirin onu bu berbat yalnızlığın kucağından çekip alamayacağını iyi biliyordu yaşlı adam.
Aslında olup bitenler çok çabuk gelişmişti.Nisan veya mayısı idi ikibin altının.Bahçesinin otlarını yolmakla uğraşıyordu.Özellikle ayrıklara gıcık olurdu oldum olası.Ne yüzsüzdü yarabbim o sevimsiz, ot olsaydım ayrık olmak istemezdim diye geçirdi içinden.Yonca, çimen ne bileyim istenmediğim yerde çıkmayan, çıkınca rahatsızlık verip çapalanıp yok edilip çöpe atılmayan cinsinden, hatta çıkmadığım zaman endişe duyulan sevimli bir ot işte.
Birden Çınar ağacının ardındaki sarıgülün dibinde bir elma kuşunun doyumsuz bir serenadla birlikte yere çakıldığını gördü. Elindeki çapayı savurduğu gibi kenara, ona doğru koştu...
Bu ilk tanıştıkları gündü.Akşam kanadı pansuman edilmiş elma kuşu ve adam öylesine, önemsemeden olan biteni biri şiiir yazdı şakıdı kendince diğeri.
Günler günleri kovalıyordu.Elma kuşu camdan , adamın bahçede verdiği günlük uğraşları seyrediyor onun işlerini bitirip bir an evvel içeriye gelmesini sabırsızlıkla bekliyor du.
Adam birden ona ne kadar alıştığını anlayıverdi.İçi sızladı, onu özgürlüğüne uçurma vaktinin gelipte geçtiğini düşündüğünde. Eve girdiğinde pencereden telaşla havalanıp omuzuna konması, sofraya oturduğunda ekmeğine suyuna ortak olması, sabahları saçlarına konup doyumsuz namelerle güne uyandırması aklına geldikçe bu ayrılığa lanet ediyordu için için.
Gün epeyce yükselmişti çınarın yapraklarının arasından billur taneleri gibi süzülüyordu hüzmeleri.Adam küçük dostu avucunun içinde dış kapının gıcırtılı aralığından taş merdivenin ilk basamağına attı ilk adımını. İkinci basamağa ilişti öylesine. -Dinle dedi küçük dostuna biliyorum sen çok sevdin beni. Ben de seni şu yaşlı yalnızlığıma merhem bildim. Sen olmadan ne halt edeceğimi bilmiyorum. Ama tanrı seni yaşlı bir bunağın evine kapatacağı oyuncağı olacağı bir kafes kuşu olarak yaratmadı. Sen özgür bir hayat sürmek, doğanın ender parçalrından biri olmak, bu nefis nağmelerinle birden fazla insanın ruhunu okşamak üzere yaratıldın. Eğer ben seni kendi yalnızlığımın bir ortağı yapar isem senin yaradılış amacına ve seni ve beni yaradana, ve kendime ve sana ihanet etmiş olacağım. Kırılma bana küçük dostum, sen yinede bu kısacık zamanda bana zalimce hükmeden yalnızlığımı unutturdun. Ben bahçemde kendi dertlerimle boğuşurken senin orada olduğunu bilmek bile ruhumu güzelliklerle doldurup taşırıyordu.
Hadi dedi hadi bitanem uç kendi göğüne, uç özgürlüğüne ve bir gün camıma dönersen asla kanadın kırık olarak dönme. Zira ben burada olmayabilirim doğanın kanunu işte.
Elma kuşu adamın hafif bir hamlesiyle önce bir top gibi havaya fırladı. Açmıyacağım dedi kanatlarımı işte açmıyacağım. Düşmeye başladı bir kütleydi açmadıkça kanatlarını. Adamın son sözleri çınladı kulaklarında;
’Ama tanrı seni yaşlı bir bunağın evine kapatacağı oyuncağı olacağı bir kafes kuşu olarak yaratmadı. Sen özgür bir hayat sürmekdoğanın ender parçalrından biri olmak, bu nefis nağmelerinle birden fazla insanın ruhunu okşamak üzere yaratıldın. Eğer ben seni kendi yalnızlığımın bir ortağı yapar isem senin yaradılış amacına ve seni ve beni yaradana ve kendime ve sana ihanet etmiş olacağım’
Sonra minik kanatlarını isteksizde olsa çırpmaya başladi. Yavaşça yükseldi ve çınarın ilk dallarından birine kondu. Adamaı görüyordu bulunduğu yerden. Ağlıyordu yaşlı adam, kirli mendiliyle gözlerini silmeye çalışırken, bir yandan da eski bir şarkıyı mırıldanıyordu ’Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar.....
Sigarasından derin bir nefes çekti ciğerlerini dumanla iyice doldurdu ve sanki hapsetti oraya tüm pişmalıklarıyla birlikte. Daldı gitti gözleri salıverdiği havaya doğru bıraktığı grimsi hayaletin peşisıra. Artık yalnız olduğunu ve bu kez hiçbir şarkının, hiçbir şiirin onu bu berbat yalnızlığın kucağından çekip alamayacağını iyi biliyordu yaşlı adam....
YORUMLAR
Canlıya ,ufacık bir kuşda olsa yaşam hakkına saygıyı ,merhameti kendi yalnızlığı pahasınada olsa bir canlının dogası gereği yaşaması gerektiğinin bilinciyle hareket etmenin erdemini anlatmak çok anlamlıydı bu,, adamdan bu dünyada daha fazla olmalı güzel bir öyküydü Abdurrahim bey kaleminize sağlık
Eğer ben seni kendi yalnızlığımın bir ortağı yapar isem senin yaradılış amacına ve seni ve beni yaradana,ve kendime ve sana ihanet etmiş olacağım.....
doğan her canlının hakkı değil midir kendin olup,özgür olmak,dilediğince yaşamak.en zor hallerdeyken bile bencil olmadan ayakta kalmayı başarabilmek..çok güzel bir hikâye,keyifle okudum,yüreğine sağlık..