Hamdiye-16 / Resulullah ı gördüm mü yoksa hocam, n’olur bana yazın.
Hamdiye’ye Mektuplar-16 / Resulullah ı gördüm mü yoksa hocam, n’olur bana yazın.
---------------------«»---------------------
hamdiye ( 12/20/2008 )
---------------------«»---------------------
Hocam saygıyla ellerinizden öpüyorum. Hocam az önce okyanusum sitesindeydim, uzun zamandır bir türlü emin olamadığım bir şey oldu. Hocam lütfen bana Resulullah ı rüyada görmeği anlatır mısınız, düşündüklerim doğru mu yoksa. Bu günahkâr gözler Resulullah ı gördüm mü hocam n’olur bana yazın. selamen selame
---------------------«»---------------------
Tarih:20 Aralık 2008 Cumartesi 16:23:10
RE: selam üzerinize olsun
İNSAN-I KAMİL
Bilesin ki azizim O…yani insan-ı kâmil, özde, resulü Kibriya Muhammet Mustafa sallallahu vessellem efendimiz hazretleridir.
Hikmetullah’ın icabı olarak, her devirde, nur-u Muhammedin vekili, Hz Hüseyin efendimiz soyundan, bir zat bulunur ki, bu zatlar için dahi, aynı tabir kullanılır.Çünkü bu zatlar, hem peygamber efendimizle, hem de sıfatullah’la tevhit olmuş,Zat Evliyası’dırlar..Bu soya Seyit denir.Yönetim mühürü(yetkisi) onlardadır.
…Hz Hasan efendimiz soyundan gelen evliyalar, sıfat evliyalarıdır. Hanımının konumundan dolayı, bu soydan zat evliyası gelmez. O soya şerif denir.
Sıfat mertebesinde kalırlar. Öteye geçemezler. Arada ki fark ileride anlatılacaktır.
İnsanı kâmilin özellikleri ile ilgili yeterince bilgi verildikten sonra, nur-u tevhit hakkında ayrıntılarıyla duracağız.
O makama nasıl ulaşılır;
Tevhidin mahiyeti nedir;
Bu eserin yazılma nedeni; esasen bu ve benzeri binlerce soruya cevap vermektir.
Bu sırları, izin verildiği kadar açıklıkla, bildirmek istiyoruz.
Abdülkerim Ceyli hazretleri
İNSAN-I KAMİL adlı iki ciltlik eserinde şöyle buyuruyor. O…yani İNSAN-I KAMİL hem hakkın mukabili, hem halkın mukabilidir.
Bilesin ki…
Bu bölüm, kitaptaki bölümlerin umdesidir.
Hepsinin dayanak noktasıdır. Şöyle söylemek de mümkün. Bu kitabın tümü, başından sonuna kadar, bu bölümün şerhinden ibarettir.
Sonra.
Bilesin ki,
Bu insan nevinin fertlerinden her biri, diğerinin bir nüshasıdır.
Örneğidir. Suretidir.
Hem de hiç eksiksiz, kemal derecesinde.
Birinde ne varsa, diğerinde de aynı şey vardır. Bir arızi durum olmadığı takdirde: Onlar, karşılıklı duran aynalara benzerler.
.Ancak, onların tamamında eşya bil kuvve vardır, seçilmişlerde ise bilfiil bulunur. Kendilerinde eşya bilfiil olanlar, peygamberlerin ve veli kulların kâmil olanlarıdır.
(burada nuru tevhide ulaşanlar kast edilmektedir. Bunlara zat peygamberleri ve zat evliyaları tabiri kullanılır. Sıfatullah nurunda(Allarla) tevhide ulaşmış (miracı yaşamış )olanlarıdır. Ulul azım peygamber tabiri bu zatlar için kullanılır.
Sekiz peygamber bu konumdadır.
Evliyalar için dahi tevhitte bir fark olmadığından, onlar için de zat evliyası,/veya gavs-ı azam,/ kutup el aktap,/imam-ı zaman tabiri kullanılır..)
.Kaldı ki, bunlar dahi, kemal derecelerinde değişik durumlar alırlar. Bazıları bazılarına göre daha kâmildirler. Hazreti Muhammet Mustafa s.a.v. bunların ekmelidir. En kâmilidir. Allah’ın cc. bütün esmalarıyla, miraçta kâmilen tevhit olmuştur.
Diğer enbiya ve evliyalar ise; bir veya birkaç esmasıyla bilfiil, diğer esmalarıyla bil kuvve tevhit olmuşlardır.
Bu nedenle;
Bütün kâmil peygamberler ve kâmil veliler, Resulullah S:V: efendimize katılmışlardır.
Ama: kâmilin ekmele katıldığı gibi.
Öncekiler ve sonrakiler olmak üzere, bütün kâmillerin efendimize bağlılıkları vardır.
Amma; Bu bağlılık faziletlinin en faziletliye bağlanması şeklindedir.
.Bu nedenle mutlak İnsan-ı Kamil den murat, hz. Resulü Kibriya, Muhammet Mustafa’dan başkası değildir.
.Diğerleri ancak onun vekili mesabesindedirler.
Esasen O,kendisinden sonra gelen vekillerini, hz. Hüseyin efendimiz soyundan, o zamanın gavs-ı azamı vasıtasıyla veya bilfiil kendisi yetiştirir ve göreve tayin eder.
.Hz. Muhammed efendimizle tevhide ulaşmadan, hiç kimse cenabı hakka ulaşamaz.
O’nun mührü olmadan, kâinata kimse söz geçiremez.
.Bu konuda söz söyleyen herkesin edebi bu çerçevede cereyan eder. Allah’a karşı edebimiz nasıl ise, Allah’ın bütün esmalarıyla bilfiil tevhit olmuş efendimize edebimiz de aynı olmak durumundadır.
Bilesin ki.
Allah seni korusun…izzetinden izzet versin..
İNSAN-I KAMİL; öyle bir kutuptur ki:
Cümle vücut semaları onun üzerinde devresini tamamlar.
Önünden sonuna kadar bu böyledir.
İNSAN-I KAMİL: Daima birincilik makamının sahibidir. Bu durum, varlığın oluş tarihinden başlayıp, ebediyete kadar böyle devam eder. Âdem as. İle başladı, kıyam efalini yapmakla görevli son vekil ile tamam olacak.
Sonra…
İNSAN-I KAMİL: Çeşitli vasıflara bürünür. Çeşitli yerlerde zuhur eder.’’O, her an bir şendedir.’’Kendisi hangi sıfatta görünüyorsa, o isime itibar edilir. Diğer sıfatları kuvvede kalır.
Bu fakir,
O’nunla buluştu, tanıştı.
O, suret olma yönü ile her surette mekân tutabilir.
Edep ehline düşen odur ki: O’nu hayatta olduğu şekilde görürse, o zamanki adını söyleye.
---------------------«»---------------------
hamdiye ( 12/24/2008 )
---------------------«»---------------------
Nasılsınız hocam inşaallah iyisinizdir, saygıyla ellerinizden öpüyorum. Allahın sonsuz rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Nedense bu aralar yazamıyorum, aslında çok şeyler yazıyorum da düşüncemde, elim klavyeye gitmiyor. Aklımdasınız her zaman. Allah razı olsun. Sevgiler