- 1044 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgiye Dair
Sevgiye Dair
İnsan hiç ummadığı anda düşüyor boşluklara, hiç ummadığı anda kayboluyor
insan aynalarda. Neden umulmazken doğuyor belirsizlikler? Her şeyin olağan
gittiğine inanıp kolay kolay yaşarken gözden kaçırdığımız, ya da nasıl olsa
herşey yolunda deyip düzeltmediğimiz eğriler mi sebep oluyor yoksa bu sürpriz
karmaşalara?.. Ne istediğimizi bilmeden ya da istediğimizi bilip bulamamaktan
mı?
Hem nasıl arayacaksak?
- Bazen başım döner gibi oluyor, sanki gözbebeklerimin ortasında kara delikler
var gibi. Baktığımda kaybolmaktan korkuyorum. Ayaklarım, güç bela bana destek
oluyorlar. Bir bacağım kırıkmış gibi eğretiyim ayakta. Rahatlatıcı bir dokunuş
hasreti parmaklarımın ucunda. Ara sıra eğilip zorlukla toprağa sürtünüyor
ellerim. Bilinç altımla şekilleniyor toprağın üzeri parmaklarımın ucunda. Teması
toprağın rahatlatıyor tenimdeki gerginliği, sonra soğuk taş bir duvara
dokunuyorum öyle rahatlatıcı, öyle başka ki... Kendime gelir gibiyim az. Taş
duvarın arkasında çiçekler çarpıyor gözüme, çarpmakla kalmıyor, ahengi renklerin
çekiyor ayaklarımı kendilerine doğru, ölsem yürüyeceğim diye emir geliyor
beynimden, derman buluyor ayaklarım az biraz...
Çiçekler kokluyorum dünyalara dalıp -
Bazen çığlık çığlığalıkları vardır duyguların, dört nala koşan umarsız
sevinç kalabalıkları gibidirler yüreğimizde tutarsız mutluluk kahkahaları
atan... Bir başkadır yumuşaklığı yüreklerin, öyle sevgiler tadılırki böyle
anlarda, bir kuşun kanadında, bir çiçekte, çocuklarda, hemen hemen
her güzel şeyde ortaya çıkan...
Özellikle sevgililerde...
-Am a sevmelerde güzeldir sevgili sever gibi olmalarda değil -
Duygularımızın çok nadir çıktıkları benliğimizi işgal seferlerinde, ne için
savaştığımızı, ya da doğru olup olmadığını bilmeden verdiğimiz mücadelede,
aşkımızın ya da tutkumuzun gücüne inanıp, neye ve neden teslim olduğumuzu
sorgulayamadığımız hücrelerimizde esir düşmüş duygularımıza aşığızdır belkide!
İyi ki anılarımız var yüreğimizin sessiz sevdalarına dair; isimsiz, ve
yalnız bizim hissedip hatırladığımız zamanlara ait birde.
Hem nasıl unutacaksak?...
Sevmek bu yüzden, benliklerle sevmek, hüzünlerle, şenliklerle
açıp gönül duvarlarının kapılarını bırakıp tüm duyguları sevdanın
doğasına; dört nala, dört mevsim sevmek...
Bülent Öztürk