Ve ıssız bir çölde olmuştu bu kaybediş üstelik biletimiz tek gidiş yönündeyken...
Gözlerimizi hayata ağlayarak açmıştık ve korkmuştuk acaba hep ağlayacakmıyız diye.Daha küçücüktük ellerimiz küçük,ayaklarımız küçük,korunmasızdık.Fakat arkamızda öyle büyük yürekler vardı ki; annelerimiz.Onlar bizi koruyp kollamışlardı kötülüklerden,yanlışlardan ve ayağımıza takılacak en ufak taştan.Pamuklara sarıp sarmalamışlardı bizi ve sevmişlerdi ölesiye.Her zaman yanımızda olmuşlardı iyide kötüde,doğruda yanlışta ve belkide en önemlisi gözyaşında gülücükte.Korktuğumuzda bizi saracak güven dolu bir kucak,ağladığımızda başımızı yaslayacağmız bir omuz,sevincimizde bizimle beraber gülen gözler ve mutsuzluğumuzda bizden önce ağlayan gözler onlara aitti.
Biz onlar için birer kelebektik.Kozalarında büyütükleri ve çekinerek hayata bıraktıkları birer kelebek.Hepimiz rengarenk büyüklü küçüklü hayata salınmıştık ne zaman son bulacağımız bilmeden bilemeden.Tek istedikleri bu kelebeklerin uzun ve mutlu yaşamalarıydı.Bizim hayellermiz kendi hayellerinin önüne geçmişti.Bizim için birçok dilekte bulunmuşlar adaklar adamışlardı.Ellerinden gelenin en iyisini yapmışlardı ve artık zaman gösterecekti geleceği,yaşanacakları.Ve zaman çoktan konuşmaya başlamıştı...
Bir an geldi ki büyümüştük biz artık.Yavaş yavaş birer genç kız delikanlı olmuştuk.Hani büyümüştük ya asiliği bağırmayı öğrendik.Özgürlük artık evimizin önünde oyun oynadığımız o komşu çocuğu olmaktan çıkmış uzaklarda belkide hiç olmayan hayali bir sevgiliye duyduğumuz büyük aşk olmuştu bize yanıbaşımızda duran aşkı unutturan.Küçükken bir saklambaç oyununu hiç sobelenmeden bitirmek bize zaferi işaret ederken artık bu duyguda boyut değiştirmiş bin türlü hileyle elde ettiğimiz o haz olmuştu kimi zaman en yakınımızı uğrunda basamak olarak kullandığımız.Bir zaman geldi bizi ayağımıza takılan taşlardan koruyan annemizi yolumuzda aşılması gereken bir dağ olarak gördük bu noktada.Kimimiz öyle tutkuluydu ki isteğine gözü görmedi karşısında duran sevgi dolu yüreği bakmadı gözlerindeki ifadeye aşıverdi onu bir pınar başında soluklanmadan...
Zaman değiştirdi bizi.Annelerimiz biçemedi ektiklerini.Dünyaya geldiğimizde durmasını istedikleri zaman şimdi sırtını dönmüştü annelerimize,yüz vermemişt.Bir zamanlar bizden duyacakları bir agucuk onları göklere çıkarırken biz unutturduk onlara geçmişizde yatan bu duyguyu üzüntüyle boğduk onları.Daha da çok aratır olduk çocukluk günlerimizi hiç iyiki büyüdüler dedirtemedik.Ve belkide bizlerde zamana kurban gittik.Onun bizi annemizden,ailemizden uzaklara savurmasına fırsat verdik.Gözümüzü kör eden hedef ve arzularımızı ona yaydık bunlarla doldurduk onu onlara;bizimle gülen,bizimle ağlayan annelerimize soluklanacak kadar yer bırakmadık.
Çok çabuk sıkılmaya başladık hayattan.En ufak başarısızlık bize taşıyamayacağımız üzüntüler hayal kırıklıkları getirdi.Bardağı hep boş yanında görür olduk ki yarısı doluyken ve o boşluğu biz yaratmışken.Ve an geldi elimizi atık ki yanımızda koca bir boşluk bir zamanlar annelerimizin yer aldığı.Ve o zaman vardık asıl yıkıcı hayal kırıklığına,üzüntüye.Ve yine sıkıldık...Ama unuttuk biz birer kelebektik.Olamadık onlar gibi sarılamadık,tutunamadık hayata.Onlarki yaşam sınırlarını bilmelerine rağmen hayata gülen gözlerle binbir renkle bakmış doyasıya yaşamışlardı arkalarında tek bir kırık kalp bırakmadan.Biz ise en ufak başarısızlıkta annemizin bakmaya kıyamadığı gözlerimizi acıyla gözyaşıyla doldurmuştuk ki bir kere bile onlara sıcacık bakmamışken...
Haytımızda hep böyle geçip gitti tam biz adım atacakken yüzümüze kapanan kapılarla.Bir zaman sonra hep duraklarda bekleyen yolcu olduk.Çünkü kaçırmıştık artık hayat trenini.Ve ıssız bir çölde olmuştu bu kaybediş üstelik biletimiz tek gidiş yönündeyken.Bekliyoruk dönüş yolculuğumuzu sonsuz yolculuğumuza.Arkamızda kırılan kalpler bıraktık.Kimizi paramparça bir anne yüreğiki bu anne tüm bunlara karşılık bir kez bile ah etmemişken.Biz annemizle aramıza kara kilit vurmuşken.
Kıymet bilemedik bizi pamuklara sarıp sarmalayan annemizi hiç düşünmedik.Görmedi gözümüz o koca yüreği veremedik kalbizin anahtarını.Şimdi ise vakit çok geçti.Çünkü paslanmıştı kilit artık ve biz bu dünyaya veda eder olmuştuk kilit vurduğumuz kalbimizle.Anahtarınıda beraberimizde götürdük son bir bencillik daha yaparak bunu alışkanlık edinmişçesine...
Ve yine bir zaman geldi artık bizim için koşan.Binmiştik sonunda trene sahip olduğumuz tek biletle.Şöyle bir bakıverdik geride bıraktıklarımıza ve göz göze geldiğimiz ama bakmaya utandığımız tek bakışlar annelerimize aiitti.Yanında da hırslarımız ve bitip tükenmeyen arzularımız elele tutuşmuş bize gülüyordu amacına ulaşmışçasına...Bu iki kardeş sırtlarını döndüler ve uzaklaşıtılar usulca tıpkı bir zamanlar bizim annelerimizden uzaklaştığımız gibi.O hayal kırıklığının,umduğunu bulamamanın verdiği büyük yürek parçalayan acıyı hissettik ve yine tıpkı bir zamanlar annelerimizin hissettiği gibi...