- 573 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
YÜREĞİMDE SENSİZ YAZILAN SENLİ SENSİZLİĞİM III
Bazı anlar garip, anlaşılmaz, içinden çıkılmaz bir hisle, yarı aydınlık, canlılık alâmetlerinden yoksun ve ıssız, sadece hüzün kokulu rüzgârların estiği, pastel açık mavinin hakim olduğu gök kubbe altında uzanan toprak bir yolda, dalgın ve amaçsız yol aldığını hisseder insan, hayat, yaşam isimli bu uzunluğu ya da kısalığı belirsiz yolculukta…
Canını acıtan bir olayın, durumun ardından kalanlardır üzerindekiler lakin o yüreğin sahibi üzerindekileri zihninin anlayışına sunmaktan aciz ve yetersiz hisseder kendini…Duygusal anlatımları, anlatılacak olanları mantıksal çerçevede ve akılcı bir boyutta değerlendireceğini, analizleyeceğini, yüreğinin ellerine gerçekçi bir düzlemden ve düşünsellik noktasından hareketle elde edilmiş bir netice bırakacağından emîndir çünkü…Emîn olduğu bu duygunun etkisiyle bu hassas ve derin konuya zihnini ve düşünce kabiliyetini dahil etmekten azamî derecede ırak tutar kalbini, o yüreğin sahibi…
Sorunun nedenini, nasıl bir kaynaktan beslendiğini anlama girişimi esnasında dahi ruhunun garip bir çıkmazın kollarında hisseder insan…Ruhunun kabızlık halidir aslında yaşadığı…Ruhunun semasında yükünü arza bırakmaya hazırlanan yağmur yüklü bulutlara benzeyen yüreği, bir bahara yüklüydü, çorak bir toprağı anımsatan, derin çatlaklarla suya, yağmura, rahmete iştihasını, iştiyakını iletmek isteyen, sükûnete gömülü kalbinin turabında, o insan…Fırtına öncesi bir sessizlik belkide, bu sıkıntılı ve insana anlamsız olduğu hissi veren bu durgunluk… Belkide sıkıntısını, derdini, özlemini, hasretini, ‘’ ona duyduğu sevgiyi ‘’ ifadede yaşadığı yetersizlik, durumunu izah etme aşamasında kullanmayı arzuladığı kelimelerin, sözcüklerin, cümlelerin noksanlığı, kusur lekeleriyle lekeli kirliliği, kendini ifade etme noktasında yaşadığı anlam ve ifade karmaşası, kendini kendine dahi kendince anlatamamanın kabiliyetsizliğidir onu böylesine bunaltan…
Evet…Hayatî, iradî, aklî, vicdanî, nefsî, rahmanî, iblisî, ruhî, uhrevî, dünyevî, şehvî ve kalbî yetilerle zengin, değerli, seçkin, saygın ve benzersiz kılınmış bu şaheserin çıkmazlar arasındaki can çekişme durumunun sebepleri nelerdir sorularına yanıt veremiyor olmanın kasvetli, melankolik, pesimist havası içinde ‘’ onu ‘’ düşünüyorum yine… Bir erkeği bir bayanın dünyasında değerli, vazgeçilmez, sevgili ve sevimli kılan şeylerin sıralamasını oluşturmaya zorluyorum kendimi aynı zamanda… Kendimi düşüncelerimin derinliğine bıraktığım, saldığım şu anımda şunu da aradan çıkarmak mı niyetim, gayem ; bilemiyorum doğrusu…Her düşüncemin arasına bir şekilde sızıyor onunla alakalı düşüncem…Toprağın bağrını çatlata çatlata bir şekilde yeryüzüne çıkış yolları arayan, bu yolu bulma adına tüm gücünü, enerjisini kullanan ve gayreti ölçüsünde güçlendirdiği kök ve gövdesiyle sonunda yükselen bir bitki gibi filizleniyor, onunla ilgili her şey zihin toprağımda…
Kendisi, kişiliği, meşru zevkleri, yaşam tarzı, hayat felsefesi, idealleri, beklentileri, plânları, bir bayandan beklentileri, hülasa kendisini anlamaya ve tanımaya yönelik özellikleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmamam onu düşüncelerim arasından söküp atmam için yeterli ve geçerli bir neden olamıyor…Düşüncelerimin arasında kalmakla yetinmeyen ‘’ o insanla ilgili düşüncelerim ‘’ hayâllerle, tatlı düşlerle daha bir sağlamlaşıyor zeminimde… İşte bu anda, işte tam da bu anımda bu hâlime anlam vermekten yoksun hissediyorum kendimi… Hatta ve hatta bu düşüncelerin, profesyonel bir senarist edası ile kurguladığım hayallerin, toz pembe düşlerin bende hasıl ettiği mutluluk, bu sürecin ahirinde, özür dilerim lakin bir aptallık sendromu içinde bırakıyor beni…Bir hayâl dünyasında kendime yaşattığım bu hayâli mutluluğun sonunda kendimi zavallı, bîçare, müteessir ve muzdarip duygularla karşılıyorum… Ve mutlaka yüreğimin yaralanmamış bir kısmına yeni ve taze bir darbe indirmeye hazır buluyorum yumruğumu, uzun tırnaklarımı kalbime saplamak üzereyken tutuyorum tüm gücümle bileklerimi… Tüm savunmama rağmen içimde bir yerlerde bir yaranın daha açıldığını, oluk oluk kanamaktan kendini alamadığını hissediyorum…Bir kahkahanın katıla katıla bir ağlama nöbetine dönüştüğü sinir krizleri geçiren insanların durumunu hatırlatıyor bana yaşadığım bu durum…Taban tabana aynı yoğunlukla yaşanmıyor olsa da yaşadıklarım, onların durumuna benzer bir şeyler yaşadığımı düşündürüyor bana tüm bunlar…