- 1756 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HASTALIK İCAT ETMEK Mİ
HASTALIK İCAT ETMEK Mİ? GELİR KAYNAĞI YARATMAK MI?
Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün Özel Eğitim ve Rehberlik Psikolojik Danışma Hizmetleri Bölümünden bir yazı gönderilmiş okulumuza bizlerin okuyup bilgilenmemiz
için öğretmenler odasına bırakılmış. Bu bölümden fazla yazı gelmediği için dikkatimi çek
ti. Konu ise Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Projesi.
İlgisinde Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Natoyolu Toplum
Merkezi Müdürlüğünün yazısı var.
Başta konu dikkatimi çekti.Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Projesi. Size de
biraz eksiklik var gibi gelmedi mi? Ne dikkat eksikliği bir projedir ne de hipraktivite bozukluğu.Ama bu konu başlığından DEHB nin kendisi bir proje imiş gibi algılanıyor.
Konu olarak” DEHB konusunda bilgilendirme projesi” olsa daha anlaşılır ve doğru olmaz
mı idi.Buna benzer tümce düşüklükleri,yanlış anlamaya meydan verecek hatalar çokça oluyor.
Örnek mi? Geçen yıl Atatürk’ü Anma Haftası ile ilgili bir yazının konusuna şöyle yazmışlar:
“Atatürkü Anma Haftası Kutlamaları “ Sanki o hafta yas tutmuyor da şenlik yapıyoruz.
Neyse asıl konumuz o değil. Sonradan öğrendiğime göre bu proje on dört ilde uygulanacak
mış.
DEHB konusu yıllardır var. Şimdi durup dururken neden bu kadar öne çıkartılmaya başlandı.
Bu konuları RAM lar aracılığı ile,yetmezse hastanelerin psikiyatri servisleri aracılığı ile çöz
meye çalışıyorlardı. Çözüm arıyorlar,üretiyorlar,bir şekilde sorunu çözüyorlardı.
DEHB İÇİN Çukurova Üniversitesi Sosyal Psikoloğu, Üstün ÖNGEL Şöyle yazıyor.”DEHB
için hastalık demek yanlış .Yanlış demek bile hafif kalır burada. Düpedüz yalan bu. İlaç firma
larının ve psikiyatrislerin nemalandığı bir yalan. HADE denen şeyin bir “hastalık” olduğu
na dair elde tek bir kanıt bile yok.
Bu bir yana HADE adlandırmasının bile karşımızdaki sorunu doğru tanımlamadığını biliyoruz. “Hiperaktivite”de “dikkat eksikliği”de son derece yanıltıcı;bunların yerine
“özdenetimsizlik” ve “motivasyon eksikliği” daha doğru adlandırmadır.(Radikal G.)
Öğretmenlerin çoğunluğu bu konularda yeterli değil.Aldıkları pedağojik formasyon yılların
gerisinde kalıp unutuldu.Unutulmasa da eskidi.Hele de başka meslek için yetişip eğitim almış
ve üstüne cila bir pedagojik formasyon eğitimi alarak öğretmenlik yapanların bu konularda yeterli olacakları düşünülemez.Bireysel farklılıkları değerlendirebilmede yeterli olabileceklerinden söz etmek yanıltıcı olur. Şunu sormak gerekir. Bir öğretmen ne kadar hemşirelik yapabilir? Ne kadar imamlık yapabilir? Ne kadar kimya yada ziraat mühendisliği
yapabilir? Onlar da o kadar öğretmenlik yapabilir her halde.Kaldı ki DEHB başlı başına ayrı bir konu.
Yukarıda belirttiğim ve bir çok başka etkenlerden dolayı çevre koşulları,eğitim koşulları,ya
şam koşulları hızla değişiyor,değişti.Ama eğitimci yetiştiren kurumlar ve eğitimciler buna uygun bir gelişme kaydettiler mi? Psikolojik gelişim,çocuk gelişimi,pedagoji,duygusal zeka
konularındaki bilgileri gayet yüzeysel ve genel geçer şeylerden ibaret.Böylesi bir durumda günümüz şartlarında eğitimcilerin çoğu çocuğun beraberindeki sorunları çözmekten çok derinleştirip geliştiriyorlar.
Böylesi bir ortamda medya bu özdenetimsizlik ve motivasyon eksikliğini “hastalık”olarak tanımlayıp kabul ettirmeye çalışıyor.Bir çok çocuğu,velileri,ilaç şirketlerine,psikoloğlara
Para ödemeye mahkum ediyor.Öğretmenleri de bu işte araç olarak kullanmaya çalışıyorlar.
Kendi sorunlarını çözemeyen öğretmenlerde bu işe dünden razı.
DEHB teşhisi konulan ve ilaç verilen çocukların uzun vadede yüksek düzeyde kokain,eroin
vb madde bağımlılığı riski altında olduklarını bağımsız,güvenilir kaynaklar araştırıp tespit etmiş. Bu araştırmalardan birisinde 400 çocuk 20 yıl izlenmiş. İlaç kullanan çocukların hemen hepsinin madde bağımlısı olduğu belirlenmiş.
Bu tür araştırmalar göz önüne alınmıyor herhalde.
Ülkemizde bu konuda kullanılan ilaç bir tane imiş;”Ritanil”.Bağımlılık riski bulunduğu,kalpte sorun yaratarak ölüme yol açtığı raporla kesinleşmiş.
7 Aralık 2003 ‘te Obserwer’da yayımlanan bir yazıda bu tanılar için kullanılan ilaçlar ile ilgili
“bilim dergilerinde” yayımlanan makalelerin yarısı üzerinde adı yazılı bilim adamları tarafından değil ilaç firmaları adına çalışan,adını kullanmaktan kaçınan,korkan belki de sadece bu tür işler için para alan kişiler tarafından yazıldığı belirtilmiş.
10 Aralık 2003 ‘te Guardian’da çıkan bir yazıda bu tür çocuklarda kullanılan ilaçların onay
alınmadan kullanıldığı ve hayati riskler taşıdığı için yasaklandığı belirtilmiş.Yani çocuklar ha
berleri olmadan kobay olarak kullanılmışlar.
Yukarıdaki bilgilerden sonra nasıl bir sanayi ile karşı karşıya olduğumuz meydana çıkıyor.
Elbette bundan sonra bu proje konusunda olumlu,iyiniyetli düşünmek pek mümkün değil.
İlk bakışta ne kadar güzel ,öğretmenler,idareciler,veliler bu konuda bilinçlendirilecek diye
Düşünüyorsunuz.Tabi ilaç şirketlerinin niyetlerini bilmesek öyle düşünmeye de devam ederdik.
Ülkemizde ilaç kullanan çocuk sayısı 8-10 bin arasında. Bu proje uygulanır da tüm yurda
yayılırsa bu rakamın ikiye üçe katlanması işten değil.Öğretmenlerin büyük çoğunluğu kişi
sel farklılıkları göz önüne almadan ,çocuk olduğunu unutarak karşılarında edilgen bir durumda saatlerce uyuşuk uyuşuk oturacak,sorulunca yanıt verecek öğrenciler istiyor zaten
bu işe dünden razılar.Çocukları, velilerini ilaç almaya yönlendiriyorlar,yönlendireceklerdir.
Çünkü DEHB ile başa çıkma yollarını bilmiyorlar,onları yönlendirmek ayrı bir çaba ve emek istiyor.Onları çoğunlukla baş belası,çıban başı olarak görüyorlar.Yapmak istedikleri şey için yasal zeminde böylece ellerine verilmiş olacak.
Veliler için sorun, öğretmenler için baş belası,psikiyatrisler için geçim kaynağı,ilaç firmaları
için ise para makinesi olan bu çocukların kendi istekleri ,arzuları kendi gelecekleri konusunda
söz hakları yok mu? Altına imza attığımız çocuk hakları sözleşmesi yok mu?
Yüzlerce binlerce çocuk özellikle de kız çocukları okuyamazken.Binlerce özel eğitime muhtaç çocuk için hiçbir şey yapılmazken böyle bir hastalık uydurmadan böyle bir oyuna alet olmadan,neden,niçin diye araştırıp soruşturup bilimsel olarak bir ön inceleme yaptırmadan
girişilen bu işten bakanlık bir an önce vaz geçmelidir.
3 Ocak 2004
YORUMLAR
haklısınız bu konuda ama cok önemli bi konu bu ama kendi gelecegimizi vatanımızı bakın kimlere bıraktırıyolar sırf cebleri para dolsun diye yapmadıkları kalmadı medyanın ilgi alanı da belli kim uyandıracak bu halkı ssadece televole kültürüyle yetişen bi toplum olmaktayız üzgünüm inşallah bi muciz<e olurda eski hassasiyeti bu toplum geri alır yoksa gelecegimiz bayagı karanlık ....