- 564 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgi Fesat Bir tohumdur
Kilitsiz, paslı ve sürgüsüz hücrelerde
İçinin tufanları yüreğini salladığında, gir imgelerime
Kimselere aldırmadan, gözlerini dik yüreğime.
Ben, kirli sokakların kaldırımlarında yürümeyi unutan,
Sevginin parke taşlarını onaran bir sevda işçisiyim.
İnsan yüreğimin kırılgan notalarında bir sevda yolcusuyum ben. Sonsuza kadar uzanan, sevdalara her adım başı ağıtlar yakmış, güllerle dolu bir sevda yolunda yürümüşüm buncadır. Yüreğinin limanlarında konukladığımdan beri içimin dalgaları hırçın, yüreğimin demirleri takılacak bir kaya bulamıyor anlayacağın.
Sevgiler hain ve puşt bakışlı gözlerden kurtulduğunda, fesat tohumları topraktan güllere sarılı çıktığında, sorgular bitip, olmazlar labirenti darmadağın edildiğinde, bu yürek sana da açacaktır kapılarını. Güzelsin, kalıpların kırılmış daha doğduğun gün. Asaleti yansıtan gözlerin tanrıların yeryüzüne gönderemediği benzersiz bir çiçek gibi. Yüreğin, evet yüreğin tüm insanların elde edemediği bir duygu sağanağı, bu fırtınalı dünyanın dalgalarının giremediği tek sığınacak limanı.
Hayata küskün bakışlarını sezerim de, söyleyemem neden olduğunu. Aşk, kapındaki dilenciye şefkatli bakıştır her devirde. Gönlünün sadakası ve yüreğinin salkım söğüt duruşlarında her sabah gözlerinde doğar güneş. O güneşin dağılan kristallerinde saklanırsan kabına, kim bilecek sevdalı haykırışlarını. Yaşam tuşlarında, uğruna yazılan tüm şiirsel yollarda yürümeye layıksın sen.
Yüreğime bakışlarını çevirdiğinden beri bilinmez bir dünyanın yolcusuyum ben de. Buğulu gözlerinle, kutsal yüreğinle beni konukladığın o dünyanın arşa yükselen gülleri içimin göklerini fethetmekte şimdi. Ne zaman gözlerine bakmaya niyet etsem, ne zaman ellerine uzanmayı dilesem gönlümün fırtınaları vaz geçirtiyor beni. Sevgimin sana uzanan kriterlerinde kollarım kelepçeli, yüreğim zindanlarda, aklım firari anlayacağın.
Bu fırtınalar da geçecek diyorum kimi zaman kendime. Sevgimin beşiği sallanışlarını elbet bitirecek. Fırtınan çekilecek ülkemin bakir yamaçlarından. Seni sevmelerin suskun duruşlarında umut koyacağım şiirlerimin adını. İçimin köklerini başka bozkırlara taşıyacak, benliğimi başka yüreklere ekeceğim. Ulu bir çınara bağlamışım sevdanı, umut koydum adını mavi düşlerimin. Kükreyen, her kükredikçe içimi harlayan sevdanla doluyum şimdi. Üşüyen ellerim zemherilere direniyor, her sabah günaydınlara açıyorum sevgi dolu yüreğimi.
Yıllardır aşk uğruna ördüğüm kozamı delen bir sevda bu, biliyorum. Yürüdüğüm yalın yolculukta kelimelerim imgelerime yol gösteriyor. Bazen, benden acı ne zaman çekilecek diye soruyorum kendime. Mevsimler ne zaman değişime dursa, ne zaman içimin yangınları rüzgârına dirense isyanlarım zirveye çıkıyor. Simsiyah saçlarını koklama isteğim, ellerinin alevlerini yüzüme çalma dürtüm ve dudaklarının çiyli iksirlerini yudumlama arzum durmaksızın çoğalıyor.
Korkarak uzattığın ellerin ve çekinerek önüme attığın yüreğin bana yetmiyor artık. Sen, biçimini reddeden şiirsel bir söylemsin. Çizgi dışı yaşamından ve gündelik sıkıntılarından yarınlara uzatmışsın ayraçlarını. Açıklanamaz, çözümlenemez gecelerinin mehtabısın. Şahmeran bir sevdayı taşırsın da içinde, söyleyemezsin. Düşüncelerini ve arzularını dağıtmak için zaman kollar, gizli sarsılışlarla ihtiraslarını susturursun.
Kilitsiz, paslı ve sürgüsüz hücrelerde içinin tufanları yüreğini salladığında gir imgelerime. Kimselere aldırmadan, gözlerini dik yüreğime. Ben, kirli sokakların kaldırımlarında yürümeyi unutan, sevginin parke taşlarını onaran bir sevda işçisiyim. Omzumdaki yükler eğemez belimi, benim kalbim serçe yüreğinde atar ve bu şehrin caddelerinde aşkı didiklerim.
Kaldır başını, gözlerini dik gözlerime. Saçların savrulsun kıraç yüzüme. Ilık nefesine fermanlar dizeyim, salla beni yüreğinin darağaçlarında. Bir bardak çay, sayfalarca dize olayım sofranda. Seninle birlikte kıralım içimizin demir parmaklıklarını. Öfkelerine sürmeler çek ve beni de bele çocuksu uykularına. Yanı başında tomurcuk bir çiçek, yüreğinde tamamlanamamış bir şiir ve gözlerinin ütopyasında, yalnız sana sevdalı bir ozan olayım ben.
YORUMLAR
Kilitsiz, paslı ve sürgüsüz hücrelerde içinin tufanları yüreğini salladığında gir imgelerime. Kimselere aldırmadan, gözlerini dik yüreğime. Ben, kirli sokakların kaldırımlarında yürümeyi unutan, sevginin parke taşlarını onaran bir sevda işçisiyim. Omzumdaki yükler eğemez belimi, benim kalbim serçe yüreğinde atar ve bu şehrin caddelerinde aşkı didiklerim.
her zaman ki gibi estin estirdin yine
Kaldır başını, gözlerini dik gözlerime. Saçların savrulsun kıraç yüzüme. Ilık nefesine fermanlar dizeyim, salla beni yüreğinin darağaçlarında. Bir bardak çay, sayfalarca dize olayım sofranda. Seninle birlikte kıralım içimizin demir parmaklıklarını. Öfkelerine sürmeler çek ve beni de bele çocuksu uykularına. Yanı başında tomurcuk bir çiçek, yüreğinde tamamlanamamış bir şiir ve gözlerinin ütopyasında, yalnız sana sevdalı bir ozan olayım ben.
yüreğine sağlık usta
değişikliğe rağmen bu halide o halide çok güzel
hünerli edip kutluyorum seni yüreğini
yüreğimdesin