- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAR
YAŞAR
Bodrumun denizi , mavi , berrak .
Rengarenk Balıklar.
Zehirlisi , zehirsizi.
Ahtopotlar, kalamar , anfor , sünger.
Ve diken. Hani canım , bildiğimiz deniz kestanesi.
Boy, boy.
Yaşar öğretti.
Mor olanın , yumurtası yenirmiş.
Yaşara kahvede rastladım bir akşam.
Oğlum Keremi kucağına almış denizi anlatıyor.
On üç , on dört yaşlarında.
Ağbey diyor,
Küçük kardeşim aynı Kerem kadar.
Geçen yıl , araba ezdi.
Yaşar, Milaslı.
İlk okulun, dördüncü sınıfında.
Çaycı, berduş diyor.
Anası orospu.
Milas da randevu evinde.
Akşam rüzgarı denizden esiyor.
Eski püskü ceketini daha bir çekiştiriyor Yaşar.
-Nerede kalıyorsun Yaşar?
Sıkılıyor.
-Mendirekte.
Hem ışıkta var fenerin.
Sonram Turitlerde gelir hep.
Yaşarın gözleri yemyeşil.
Şehla.
Hafif bulutlu.
Peki gün boyu, ne yer, ne içer Yaşar?
-Mendirekte ağbey , hem çok turist var.
Denize dalar ,diken çıkarırım.
Taşa sürttünmü dikenin, kabuğu ortaya çıkar.
Kolye yap , kültablası yap.
Turistler alır.
Yalnız gözlerim,
Bir bulandımı deniz dibinde,
Kötü oluyor.
Başım ağrıyor çokcada
-Hastaneye gittinmi hiç Yaşar?
-Gittim diyor.Gittim.
Bir tüp kemisetin merhemi çıkartıyor koynundan.
-Bunu verdiler ama,
Bulanıyor genede.
-Geçen bir daldım,
Tam 10 tane diken.
Hemide mor diken.
İki kulaç, belkide 3 senin boyun daldım.
Bir gözüm bulandı.
Zor çıktım.
Dün gece yağmur yağdı.
İç çamaşırım daha kurumadı.
Hem öğretmenimdende izin aldım dört gün.
Tam tarih dersindeydim.
Birden gözlerim öyle bir bulandıki,
Başım döndü.Yere yuvarlandım.
Öğretmen, git Yaşar dedi. Git dinlen dedi biraz.
Bu gün mektup yazdım başöğretmene.
Bir hafta daha izin istedim.
Orospu diyor Çaycı.
Anası Milasda orospu.
Okula filanda gittiği yok.
Berduş.
Her sene gelir buraya.
Bir ay , iki ay.
Turistler gitmeye başladımı , o da gider.
Yaşarın boynunda kalp şeklinde gümüş bir kolye.
-Alaman kız verdi ağbey.
Hem sarı saçlı , çok güzeldi.
Vallahi o verdi.
Bende , beş tane diken verdim.
Dahada verecektim.
Daldımki ilerde dikenler sıra sıra.
Ama, bir gözüm bulandı;
Birden Cami’ye doğru koşturdu Yaşar.
İki ciklet almış. Biri küçük oğluma.
-Yaşar,
Adres ver bana.
İstanbuldan ceket göndereyim.
Boş ver diyor adresi ağbey.
Yaz mektubun üstüne.
Berduş.
Milas.
Yeter.
Para vermek istiyorum Yaşara
Ama ya gücenirse, ya üzülürse.
-Kaça satıyorsun dikeni Turiste?
İki buçuk diyor.
Yirmi lira veriyorum.
-Sekiz diken isterim yarın.
Seviniyor.
-Olur.
-Yarın akşama getiririm kahveye.
Geçen seyyar köfteciden,
Çeyrek ekmek arası tükrük köftesi,
Paranın üstünü sayaraktan uzaklaşıyor.
Ertesi akşam gelmiyor kahveye.
Bir ertesi ve bir ertesi akşamda Yaşarı bekliyorum.
Görende olmamış.
Yapmıyacaktın be Yaşar.
Çok sevmiştim seni.
Bir hafta sonra öğle üzeri.
Çaycı koşturmuş otele.
Ağbi , ağbi diyor nefes nefese.
-Yaşar mendirekte.
Demin çıkartmışlar denizden.
Kafasını çarpmış kayalara.
Fena yarılmış.
Kovalarla su yutmuş.
Dalga kıranda yatırmışlar boylu boyunca.
Seni sordu.
O öğle üzeri Yaşar,
Yerde yatmış ,Mosmor.
-Kusura bakma ağabey.
Mendirekte yediğim yağmurdan,
Bir hafta hasta yattım.
Gelemedim kahveye.
Elini bana doğru uzatıyor zorlukla.
Avcunda iki tane diken.
Altı tane daha vardı ağabey.
Tam daldım dibe,
Birden gözlerim bulandı.
Kendimden geçmişim.
Dikenleri alıyorum .
Elimi son gayret hafifçe sıkıyor.
Yemyeşil gözlerini , son bir iç çekişle kapatıyor.
Gözlerimde bulutlar.
Gözlerim bulanıyor.
Başını kucaklıyorum.
Künyesini yazdırmış alman Kızının kolyesine.
1962
Milas
Yaşar Yiğit.
Attila Bozoğlu – Eski Foça
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.