ÇATALA BATIRILMIŞ MUTLULUKLAR!...
Seni o adam sanmıştım! Hani birazcık babamdan, birazcık abimden karma...
Düştüğümde yaralarımı üfleyen, mikrop kapmasın diye yapıştırdığı bandı, acıtmadan çıkarabilmek için kan ter içinde kalan babam gibi sandım seni. Sen açık yaralar bıraktın bende!
Usta edasıyla yaptığı torneti, çırak edasıyla çözmeye çalışıp mahvettiğimde ve o bütün gün duvarın dibine oturup tornet kayan arkadaşlarına bakarken arada bir hiç kızmamış gülücüğüyle gözünü bana çeviren, pişmanlığımı hissettirmeyen abim gibi sandım seni. Sen hatalar bıraktın bende!
Çatalın ucuna batırılmış, uçak süsü verilmiş karnıbaharı, kırk yıllık pilot edasıyla ve replikleriyle ağzıma getiren babam gibi sandım seni. Sen ağzımdan burnumdan getirdin herşeyi!
Renkli renkli misketlerini çok sevdiğimden, hiç işine yaramayacağını bildiği halde -serde abilik olduğundan-, misketleriyle bebeğimi değiştiren abim gibi sandım seni. Sen sevinçlerimle acıları değiş tokuş yapıp gittin!
Yorgun argın işten döndüğünde daha kapıdan girer girmez kucağına atlayıp, şunu yapalım bunu yapalım isteklerimi sıralarken, bir gün bile offf demeyen babam gibi sandım seni. Sen ahlar tühler eyvahlar bıraktın kucağıma!
Balkon demirlerine battaniyeden siper yapıp kendimize kurban ararken, bir taraftan en sivri uçlu külahları yapmayı öğreten suç ortağım abim gibi sandım seni. Sen külah yaraları açıp yüreğimde katl-i vacip yaptın beni!
Çok sevdiği bahçesinden çiçekler verirdi bana babam, abim hiç bırakmazdı elimi, yağlı kayışta adam dövmeyi de, uzun eşekte en dibe atlamayı da,köyün imamını da,samanını da öğretmişti zamanında.
…
Seni o adam sanmıştım. Hani birazcık babamdan, birazcık abimden karma...
Sen yaralar bıraktın bende!
Tornetim yok ki, binip kaçıp gidip kurtulayım her şeyden, bozmuştum onu...
Bebeğim yok ki sarılıp ağlayayım, misketlerim var sarılınmıyor onlara...
En sivrisini yaparım külahların tamam ama, senin gibi adamlarda hasar bırakmaz ki o...
Şimdi bulsam kayışın en yağlısını, atlasam sana uzun eşek misali, cilalı bir tabutta köyün imamını da görsen, yine de "iyi bilirdik" desem ardından,
ahh!
Bir de...
Bir de keşke babam gitmemiş olsa...
Gelse yaralarıma üflese!
Dinerdi belki acım, bana çatala batırılmış mutluluklardan verse!
YORUMLAR
Yüreğinde, duygu evreninde masumâne, safiyâne ve kudsiyâne hislerini taze, diri ve capcanlı kılan çocuksu bir ruhun, göz kamaştırıcı, hayranlık celbedici ûslubuyla bütünleşmiş bu yazı, geçmişe özlemi ve geçmişte yaşanan pişmanlıkları aynı tuvalde seriyor gözler önüne...Yazının içtenliği ve gerçekçi duruşu takdire değer doğrusu...