- 491 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
CANDAN
CANDAN
Seni hiç unutmadım Candan.
Yalnızlığın , çaresizliğin girdabına her düştüğümde sen benimleydin.
Seni hep merak ettim.
Mutlu muydun?
Çocukların oldu mu ?
Yoksa , seni ilk tanıdığım gibi yapayalnız , ürkek ve korku içinde miydin?
Devre , devre seni hep özledim.
Bilmem ki , belki de ilk aşkım mıydın?
Senin , ilk sesinle tanışmıştım, 6-7 yaşlarında , Ankara , Bahçeli evlerde.
50 li senelerde , yeni , yeni yapılmaya başlanan tek tük apartmanlardan birinin üçüncü katında , bir banyo penceresinden gelen , sesinle tanıdım seni. Bilmediğim bir dilde , yanık bir sesle şarkı söylüyordun.
Daha sonra feryatlarını , hıçkırıklarını , ızdırap ını dinledim günlerce.
Günlerce seni, Annemin anlattığı masaldaki gibi , Balat da ki Yahudilerin iğneli fıçıya attığı yaramaz çocuklardan biri sandım.
En nihayet bir gün , yeni yapılmaya başlanan Ankara yollarının , asfaltını düzleyen buharlı silindirin , tiz düdük sesine koşarken , birden bire karşı karşıya gelmiştik.
Upuzun boylu , yay gibi vücutlu , kıp kısa kıvır , kıvır saçlı ,kömür tenli bir Habeş kızıydın sen , 13-14 yaşlarında.
Hatırlar mısın Candan? Çarpışmamak için zınk diye durmuştuk ikimizde.
Senden; önce korkmuş, sonrada merak ve hayranlık içinde bakmıştım kapkara tenine , etli dudaklarına, iri göğüslerine ve kıvır , kıvır saçlarına.
Korkmuştum.
Kaçmak istemiştim delicesine.
Sen fırsat vermemiştin.
Birden elimi yakalamış, ve gördüğüm en güzel , bembeyaz bir gülümseyişle bir şeyler söylemiştin bana.
El ele koşmuştuk silindirin peşinden.
Buharlı düdüğün her ötüşüne , sende aynı tizlikte karşılık vermiştin ip ince sesinle.
Kahkahalarla gülmüştük bu marifetine.
Birkaç ay sonra, Türkçe öğrenmeye başlamıştın.
Yeni emekli bir Diplomattı sahibin.
Seni çoğunlukla banyoya kilitliyorlardı gece gündüz.
Her halde kaçacağından korkuyorlardı.
Gece , gizlice evden çıkıp , banyo penceresinin altından sana sesleniyordum.
Saatlerce konuşuyorduk.
Ben aşağıda, sen pencerede.
Bana neler anlatmadın ki o sıcak Ankara Eylülü boyunca;
Adis Ababa yakınlarındaki köyünü , kabileni , 15 kardeşini , en sevdiğin erkek kardeşin Kimani yi ,arslanları , yılanları , antilopları , gece kuşlarını , kabile şarkılarını.
Benim için bulunmaz bir hazineydin Candan.
Çocukluk düşlerim seninle o kadar zengindi ki.
Babanın seni sattığını söylemiştin.
Senelerce, babamda beni satar mı diye korkmuştum hep.
Seni , nadiren bahçeye bıraktıkları günler hep koşardın.
Ne çok koşardın be Candan…
Sana yetişmek için canım çıkardı.
Yorgunluktan bitkin yere yıkıldığımda , oturur başımı göğülerine dayar , ileri geri sallanarak o yanık sesinle şarkılar söyler, saçlarımı okşardın.
Kucağının yumuşaklığını , o esrarengiz ter kokunu hiç unutmadım Candan.
Sonra , üç dört ay seni hiç göremedim.
Banyo penceresinide çivilemişlerdi içerden.
Ama çılgınca haykırışlarını , feryatlarını hep duyuyordum aşağıdan.
Bir gün ansızın seni , evin Büyük Hanımı elinden sıkıca tutmuş , Pazar yolunda gördüm.
Mahallenin bütün çocukları arkanıza takılmış , bir ağızdan bağırıyorlardı.
Arap arap eski çorap. Arap arap eski çorap.
Bu gün bile bilmiyorum nedenini.
Ya senden uzun müddet ayrı kalışımın kızgınlığı , ya çocukluk ,ben de katılmıştım bu gaddar gürüha.
Arap arap eski çorap.
Sen mağrur , başın dimdik , hiç aldırmıyordun.
Elin, büyük Hanımın elinde , tay gibi kıvrak seke seke yürüyordun.
Ta ki beni de görene kadar aralarında.
Donup kalmıştın birden.
Büyük hanımın elinden çekmesi ve ensene vurduğu tokat bile fayda etmedi.
Bana şöyle bir baktın derin derin.
Sonra, iki damla göz yaşı süzüldü yanaklarından.
Başın öne düştü ve süklüm püklüm yaralı bir kaplan gibi yürüyordun inleyerek.
O an kahroldum.
Ne yaptım ben diye günlerce ağladım Candan.
Gecelerce pencerenin altında , seni bekledim af dilemek için.
Ama artık feryatların bile kesilmişti.
Aylar sonra , yine Pazar yolunda rastladım Büyük Hanıma.
Seni sordum.
Kaçtı dedi. Kaçtı namussuz.
Balgatlı bir dolmuş şöförüne.
Seni hep düşledim Candan.
Mutlumuydun?
Kıvır kıvır saçlı çocukların olmuşmuydu?
O yanık sesinle Afrika ninnileri söylemişmiydin bebeklerine.
Beni sevmişmiydin?
Seni öyle özledimki.
Atila Bozoğlu –Eski Foça
YORUMLAR
Çocukluğun çocukça sevgisini, bembeyaz mermer taşlar üzerine kazır gibi yüreğine kazımış bir yetişkin çocuğun, çocukluğun tatlı esintileriyle ruhu ferahlatan, kalbi sevimli kılan, duyguların simasını tebessümle hemhâl kılan sözleri, kelime kullanımı etkileyici...
Çocukça yapılmış bir hatanın yetişkince ödenen bedeli ağır ve hüzünlendirici...