(1) KÖR KEMANCI
Bünyem gecenin karanlığında bir battaniyeye sarılmış, benliğimi aramakta iken duydum o ruhumu etkileyen ezgileri… Başucumda kör bir kemancı, hayatta belki de ilk defa böylesine etkilendiğim ezgileri kırık bir kemanın tellerinden çıkarmak için çabalıyordu. Kemancı mı kördü yoksa ben mi sorusuna cevap veremeyecek kadar kaptırmıştım kendimi hüzün yumağına…
Birbirimize bakmadan da görebiliyorduk ruhumuzun derinliklerini… Ben kemanın seslerini dinlemekteyken onun duyduğu tek ses benden yükselen hıçkırıklardı… Ben kemanın nağmelerine mi ağlıyordum yoksa keman benim hıçkırıklarımın bestesini mi çalıyordu, bilinmez… O an gerçekleşen tüm eylemlerde mantık arayamayacak kadar duyguların esiri olmuştum…
Bazı zamanlar gelir de gözyaşları düğümlenir ya insanın göz pınarlarında, hani kaçıp saklanacak yer arar insan birkaç damla da olsa gözyaşını rahat rahat akıtabilmek için… Kimse olmasın ister çevrede, utanır acizliğinden, çekinir korkaklığından…
Tam vakti desem şu anda, başlasam hıçkıra hıçkıra ağlamaya, sonra da sanki ruhumda hiçbir volkan patlamamış gibi gülücükler yaymak üzere karışsam koca kalabalıkların içine…
Ağlamak ile ağlamamak arasında gidip gelen bir kargaşaya kapılmam kime zarar verir ki benden başka…
Evet mi hayır mı?
Ağlamalı mı susmalı mı?
Evet ile hayır arasına sıkışıp kalmış bir ruhun nedir artık insana faydası… İnsanın içini kemiren, dengesini alıp götüren koca bir kararsızlık…
Beni ağlatmak adına yaşamla anlaşma yapmış misali kemanın tellerini konuşturan bir kemancıyı öldürmeli mi yoksa yaşamasına izin vererek ona daha çok mu zarar vermeli…
Battaniyeme sımsıkı sarılırken bu kemancının nasılda bir anda acımın tam odağında belirdiğini çözmeye çalışıyorum… Daha biriktirdiğim acılarımın üstesinden gelememişken bu kadar duygulu çalıp da beni yeni çıkmazlara sürüklemenin ne anlamı var ki sanki…
Kör olmasaydın kemancı, görebilseydin tüm çirkinlikleri, görebilseydin hepimizi yine de böylesine yürekten dokunabilir miydin o kemanın tellerine… Yine de bu kadar sızlatabilir miydin şu pamuk ipliğine sarılı kalbimi…
Hayır kemancı hayır… Ağlamayacağım… Başaramayacaksın bu sefer…
Defol git kör kemancı, kemanını da al ve git buradan… Duymak istemiyorum nağmelerini, görmek istemiyorum seni… Rahat bırak beni benimle… Ağlamak için daha çok erken…
Biliyorum ki bir gün gelecek ve ağlamak için daha güzel sebeplerim olacak, şimdi hiç sırası değil kemancı…
Şimdi hiç sırası değil…
Pelin…
Eylül 2008
YORUMLAR
Kör kemenacı gözleri görmese de hissettiği duygular ile dokunuyor kemanın sesine ve o nednele bu kadar ağlamaklı kılıyor bizi.
Ağlamak insanı duyguların dışa akımı değil midir sevgili Pelin hanım. Ağlayın ama mutluluktan, sevgiden dökülsün gözyaşlarınız.
Güzel ve düşündüren bir yazı idi.
Sevgiler yüreğinize
''Biliyorum ki bir gün gelecek ve ağlamak için daha güzel sebeplerim olacak, şimdi hiç sırası değil kemancı…
Şimdi hiç sırası değil…''
Sevgili Pelin Kardeş ; uzun süredir rastlamamıştım yazılarına. Dönüşüne sevinenlerden biriyim. Güzel bir dönüş yazısıydı.
Fikret TEZAL tarafından 3/11/2009 12:46:36 PM zamanında düzenlenmiştir.