- 974 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
AYNALARDA GÖREMEZSİN KENDİNİ
Yağmur… Yine yağmur yağıyor. Ne zaman seni düşünsem, kara bulutlar örtüyor üzerimi. Ne zaman seni düşünsem ben, rezilce ıslanmışlığım aklıma geliyor. Ellerimle yıkıyorum mabedimi. Nasıl ki yazıyorsam seni ulu orta sayfalara, an geliyor ki siliyorum adının geçtiği mısraları. Bulamayınca boşluğumu dolduracak kelimeler, bir bir yakıyorum köşesinde yaralı şiirler saklı, eksik sayfaları. Bir bir yakıyorum, ceplerime sakladığım sahipsiz ellerimle.
Asırlar önce sönmüş bir volkanım şimdi. Yerini dolduramadığım mısraların külleri birikiyor içimde. Ne zaman seni düşünsem, acılar bedenime sığmayıp duvarlara çarpıyor. Ne zaman seni düşünsem ben, yüreğim siması tanıdık terk edilişler yaşıyor. Yağmur… Yine yağmur yağıyor.
Sana odamda ağıtlar yakıyorum. Sonra eskiden kalma bir yağmurluğu üzerime geçirip, atıyorum kendimi sensiz caddelere. Tüm insanlar tuhaf tuhaf yüzüme bakıyor. Ellerimi ceplerime sokuyorum, saklıyorum sahipsiz ellerimi. Üşümem arttıkça titremenin de şiddeti artıyor. Ve biliyorum ki sensiz, yani bensiz bıraktığın bu bedende, en çok yüreğim üşüyor. Yağmur… Yine yağmur yağıyor.
İnsanlar geçiyor her bir yanımdan. Biri ayağıma basıyor, biri koluma çarpıyor. Hepsi beni görmezden gelip, içimden geçiyor. Sen yoksun ya, şimdi, her şey beni hiçliğe sürüklüyor. Yağmur… Yine yağmur yağıyor.
Kapalı çarşıya atıyorum kendimi.
Kalabalıklar içinde daha fazla kaybolmak, daha fazla acıtmak için içimi, kapalı çarşıya atıyorum kendimi. Herkes birbirinin elinden tutuyor. Biri annesinin, biri sevgilisinin, nişanlısının yahut hayallerinin elinden tutuyor. Kapalı çarşıda her şeye bir el uzanıyor. Ve ben cebime sakladığım sahipsiz ellerimden daha fazla utanarak, sıkıyorum yumruklarımı. Tırnaklarım avuç içlerime batıyor. El ele dolaştıkça insanlar, titriyorum. Ellerim üşüyor. Kapalı çarşı ağzında yağmur var… Yine yağmur yağıyor.
Yürüyerek taksim meydanına çıkıyorum. Rezilce ıslanmışlığımı umursamadan, ellerim ceplerimde, yürüyorum…
Vitrin camlarında fark ediyorum etrafımdaki boşluğunu. Sonra görmezden gelip eksik yanlarımı, tüm sokaklarda dolu dolu yürüyorum. Zamanla sıkılıyor insan aynı yüzlerden. Evime, yalnızlık kokan odama dönüyorum. Bol rastlantılı sokaklardan dönüyorum odama. Kapıya gelinceye dek sürüyor belkili umutlar. Yine tüm tanıdık yüzler çıkıyor karşıma, sen yoksun. Dışarıda yağmur… Yine yağmur yağıyor. Ben odama dönüyorum, yokluğunda küflenen mısralara… Hayallerim dışarıda kalıyor, uzak yıldızları seyrettiğim pencere kenarında. Sensizlik ve hayaller, sığmıyor bir göz odaya çünkü. Kederler düşüyor perde aralarından, damla damla. Dışarıda yağmur, yağmur bile delice özledi seni…
Şimdi bensizken, sevgisiz kalan yüreğinle, bakma aynalara!
Keşfettiğin her beden sonrası, pişmanlığınla akarken yaşların, bakma aynalara!
Kapının önünde duran, rezilce ıslanmışlığımla, parçalara bölünmüş gururum, umutlarım, sevdam, benden aldığın yanlarımla karşılaştığında, hele bir de yağmur yağıyorsa, acımsı gülümseyişlerinle, bakma aynalara!
Aynalar göstermez içini. Aynalar; rüzgâra karşı yürüdüğüm, bol betimlemeli sokaklarını yansıtır bir tek. İstanbul boğazı gibi kıvrımlı dudaklarını, yeşili solmuş gözlerini, katil gülümseyişlerini gösterir aynalar. Maskenin altındaki seni, yüreğindeki sevgisizliği, herkesten gizlediğin çaresizliğini göstermez aynalar.
Bakma aynalara, aynalarda göremezsin kendini!
Aslıhan GÜREMEN
YORUMLAR
İnsanlar geçiyor her bir yanımdan. Biri ayağıma basıyor, biri koluma çarpıyor. Hepsi beni görmezden gelip, içimden geçiyor. Sen yoksun ya, şimdi, her şey beni hiçliğe sürüklüyor. Yağmur… Yine yağmur yağıyor.
Aynalar göstermez içini. Aynalar; rüzgâra karşı yürüdüğüm, bol betimlemeli sokaklarını yansıtır bir tek. İstanbul boğazı gibi kıvrımlı dudaklarını, yeşili solmuş gözlerini, katil gülümseyişlerini gösterir aynalar. Maskenin altındaki seni, yüreğindeki sevgisizliği, herkesten gizlediğin çaresizliğini göstermez aynalar.
Bakma aynalara, aynalarda göremezsin kendini!
Bunları seçtim de yazının tümü çok güzeldi. Tebrikler Usta.