- 935 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
O GİTTİ..
Ben ağlarken gitmezsin sanmıştım, arkanı dönmezsin...
Ne yapmalı? Nereden başlamalı şimdi? Ardından kalanları nasıl silmeli? Tüm vazgeçişleri nasıl bir araya toplamalı, geride kalışımı kendime nasıl izah etmeli? Uzunca bir süre bulamadım bu soruların cevabını. Sen gittin; ben artık gittiği yere yabancı, dönüş bileti olmayan bir yolcuydum. Ellerimde, ikimizden kalanları koyduğum valizlerle, yitik bir istasyonda bir bankın üzerinde dönüşü olan trenleri seyrettim. Ben artık geride bırakılmış, siyah-beyaz bir film karesiydim. Nereden estiği belli olmayan rüzgâr, kulağımın yanında uğultular bırakırken, içimi de süpürüyordu. Çok tozluydum, eskiydim. Kalbim kendi tik taklarından yorulmuş saat gibiydi. Çoktan durmuştu. Akrebi sende; yelkovanı senin gidişinde kalmıştı. Hiç bitmeyecek zannettim dökülmüş parçalarımı gömdüğüm o günü...
Bir sigara yaktım, için için içimi yaktım. Elimde kalan sigaranın külü mü, tenimin külü mü anlayamadım. Ayağa kalktım sana biriktirdiklerimi buldum. Sonra tüm birikmişliğime ağladım. Beni nasıl oyaladığına ,nasıl aptal yerine koyduğuna üzüldüm..Geçirdiğimiz günlere, ilk söylediğin sözcüğe ağladım. Oturdum bir de kendime ağladım. Çok ağladım... Ne varsa senden kalan her biri bir yerlerden çıktı. O kadar çokmuşsun ki bende... Öylece bırakıp gitmek istedim kendimi, öylece terk etmek beni, tam da ağlarken, tam da ben, bana bunu yapmam derken, tam da senin yaptığın gibi... Bir kez daha kalktım oturduğum yerden. Beraber geçirdiğimiz anları yırtmaya başladım zihin yapraklarımdan. Kokunu çıkarmak için içimden, içimin tüm camlarını açtım. Dolaplarımı boşalttım. Gülen yüzünü, seni yazdığım kalemimin arkasındaki silgiyle sildim. Elinin gezindiği saçlarıma dokundum.., yüzümü kavrayan ellerini gömdüm. Düşündüm beni ne çok incittin... Senle oluşturduğum lügatimi parçalarken yeniden var olmak, yeniden yazmak, okumak, konuşmak zor olacaktı anladım. Ben şimdi özneleri silik amatör bir yazarım. Olsun kâğıtlarıma ha bire yeni özneler karalarım. Ben iyiyim, ağladığıma aldırma; alışmak zor yeniden var olmaya...
Mutlu olabilecekmisin bi başkasını bu kadar üzerken.. azda olsa düşündünmü birinin duygularıyla oynamak nasıl bişey diye..
Biliomusun acı veriyo aptal yerine konmak.. aptal aşık konumuna düşmek.. ama şunu unutma kimseye yaptığın haksızlık karşılıksız kalmaz.. çıkar bi yerden acısı..küçücükte olsa haklı bi yanım varsa HELAL ETMİYORUM..
Ve Unutma! Sen yine uzun uykularında düşün. Minik bir balık gibi uyan her yeni sabaha. Saatini kur kendi yarınına, geç kalma. Sana ait nesnelerden saklayanlarla beraber olma; onlar zor unutanlardır. Yol arkadaşını iyi seç, kendi ışığının yanında onu gölgeleştirip, yorma. Bundan sonra sabahlarında, karanlık odana yeni güneşlerin olacak.. Ben ellerimle şifa olurum sanmıştım yorgun sızılarına; olmadı... Unutma! Beraber geçirdiğimiz kısa günleri... Şehrimin sıcak akşamlarında üzerine buz koyduğun çilekle serinle.. Ve huzurla uyu, sana ağladığım gecelerde duygularımı bıraktığım omzunda..
Ben senin cam kesiğin.. bıraktığın izler beyaz; sen benim kılıç yaram, bu yara asla kapanmaz..
YORUMLAR
kesinlikle haklı Burcihianni Coffo arkadaş.Unutmak kolay değil ama unut bence de ve zaman en güzel ilaç unutulmaz ama acısı hafifler ayrılığın ve bir zaman sonra belki de çektiğimiz o acılara pişmanlık bile duyabiliyoruz.Güzeldi yazın acıyı ayrılık acısını çok güzel işledin.Sevgilerin en güzeli senin olsun.sevgiyle kal...
puanımla kutladım... ne kadar benzer birbirine değil mi bu gitmeler?? bunun neresini tebrik edeyim ben... giden birinin ardından yazılan bunca sitem duyulan bi yazının anca şeffaflığını ve içtenliğini tebrik ederim... üzgünüm kardeşim, bu hisleri yazını okurken paylaştığım biri olarak, diyeceğim şu: bize hediye verilmiş: unutmak! istersen onu kabul et...