- 449 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KIRIK BİR AŞK HİKAYESİ
Bugünlerde hayat hikayemi okumuşsunuzdur.Günlük gazeteler ve televizyonlar sürekli benden anlattılar,sizlere.Kafası gövdesinden testereyle kesilip çöp konteynerinin içine atılan o kız benim işte.Hem de kim tarafından başım kesildi biliyor musunuz?Benim için kendini feda edebileceğini söyleyen sevdiğim çocuk tarafından bu durumlara düştüm.Belki inanmıyacaksınız ama gerçeği bu.Sizlere okuduğunuz giriş bölümünden sonraki kısımlarını , günlüğüme düştüğüm karalamalardan aktaracağım.Okuyacağınız " Kırık Bir Aşk Hikayesi" nden bir şeyler hisseder de çocuklarınızın benim düştüğüm duruma düşmesini önlersiniz beni çok mutlu edeceksiniz.
"--Ailem, İstanbul’a Köroğlu’nun at sırtında cirit attığı Bolu dağının eteklerinde bulunan Mengen’den göç etmişler.Burada dünyaya gelmişim.Adımı Münevver koymuşlar.Babamın mesleği aşçılık olduğundan emeğiyle geçinen bir aile olarak bu günlere geldik.Mengen’den tam kopmamıştık ,diğer akrabalarımız oradaydı.Bayramlarda ziyaretlerine gider, hoşça vakit geçirirdik.
İstanbul’daki yaşantımız normaldi.Yoksul değil, zengin de sayılmazdık.Zaman zaman sıkıntıya düştüğümüz olmuyor değildi.Ama yine de ailem fedakar insanlardı.Bir dediğimi iki etmezlerdi.Yeterki okuyup farklı bir insan olayım.Onların düşündükleri hep buydu.Hatta geçen yaz Kanada’ya dil öğremmem için gönderilmiştim.Ailem her sıkıntıya göğüs geriyorlardı ama hissettirmiyorlardı.Kocaman kız olmama rağmen babamla arkadaş gibiydik."-Senin gözlerinden gülücükler hiç eksik olmasın, biricik kızım."diye şımarttığı da olurdu.İşte o gazetelerde gördüğünüz gülümseyen kız var ya işte o gülücükler bana ait...Dudaklarım hiç kapanmazdıki.Ben yaşamla barışık bir çocuktum.Herkesi seviyordum, bütün insanlığı...
Yıllar ne çabuk geçti anlayamadım.Lise sondaydım.Bu yıl ÖSS’ye girecek,iyi bir üniversite okuyacaktım.Hayalimde psikolok olmak vardı.İnsanların ruh tahlilleriyle ilgilenmek hobim sayılırdı.Dosteyski ’nin okuduğum bir romanından nasıl da etkilenmiştim.Raskolnikov’un yaşadıkları tam bir psikolojik tahlildi.Her olay kahramanın bir eksik yönü olduğu gibi benim de illaki vardı,eksik yönüm.Bazı şeyler okuyarak anlaşılmıyormuş, kesinkes yaşamak gerekliymiş.Ben de yazımın sonunda gerçekle yüzleşecektim ama iş işten geçmiş olacaktı,ne yazıkki...Her genç kız gibi benim de kafam da kavak yelleri esiyordu.Hani arkadaşlarımın çoğunun sevgilileri vardı ya.Onları yalan yok, kıskanıyordum.Ah benimde bir sevgilim olsa diye hayıflanırdım.Bir de hiç aşk hikayesi okumamıştım.Büyük aşkların ne acılar sonucunda büyüdüklerini hiç anlayamadım.Bunları ,yaşamam gerekliydi,kanımca...
Derken gönlümün prensine bir kafede rastladım.Gözlerimiz birbirimizin mıknatısında adeta kilitlenmişti. "İşte aşkım,bu çocuk" diye mırıldandım.Her şey bir çırpıda kartopu misali yuvarlanıp gidiyor,aşkımın günden güne büyüdüğünü sanıyordum.Aileler arasında karşılıklı tanıştırmalar sonucu bu konuyu da çözmüştük.Ne yazkki; o zengin bense yoksulduk,onun gözünde...Aşkımın ,ailemizin yoksulluğunu aşağılayacağını ya da öyle algılayacağını bir türlü ruh tahlillerinde analiz edememiştim.Bir de aklımca psikolok olacaktım...Sınıf farklılığımızdan aşklarımızın bile farklı olacağını körpecik aklımla nasıl bilebilirdim,nasıl...Hatta bir gün aşkımla sinemaya gittiğimizde " Sevgililer Günü Katliamı " flimini izlemiştikde.beğenmemiştim.Sınıftaki arkadaşlarıma "-Biz romantik flim diye gittik,vahşet flimi çıktı,çok korktum" demiştim.O flimde de hastalıklı bir aşk öyküsü işlenmiş,genç kızın kafası sevdiği kişi tarafından hunharca gövdesinden ayrılıyordu...Ben ise mutsuz sona doğru adım adım yanaştığımın farkında değildim bile...Aşkım bilinç altında gizlediği kötü emellerini,örümcek misali üzerime örüyormuş da anlayamamışım.Ah ah,bir de psikolok olacaktım...Bir gün okul çıkışı anneciğime telefonla "Aşkım Cem’lere gideceğimi,kısa bir süre sonrada döneceğimi,merakta kalmamasını söylemiştim."Anne yüreği işte.dayanır mıydı bensizliğe.Biraz geç kalmış olsam hemen telaşlanırdı,anacığım...O gün ,aşkımın babasının villasına gittik.Ne olduysa herşey orada oldu,bitti.Havadan sudan konuşuyor,meyva yiyorduk.Hatta o,elmaları,elindeki bıçakla soyuyor,bana uzatıyordu.Derken birden yüzünün renginin değiştiğini hissettim.Şimşekler çaktı,gözlerinde.Ağzından salyalar akmaya başlamıştı,adeta..."- Seni o flimdeki kızın akibetine uğratacağım,kaltak" diye üzerime saldırdı.Nelerin olup biteceğini hala analiz edememiştim.Elindeki bıçakla ilk darbesini yaptığında kolumu kaldırıp kendimi müdafaya çekmiştim ama ne fayda...Bıçak darbeleri aralıksız üzerime geliyordu.Nihayet yere yıkılmıştım.Hiçbir şeyi algılayamıyordum.Rüya son bulmuş,gerçekle yüzleşmiştim,adeta..."
Sonrasını anlatmıyor ve de günlüğüme yazmıyorum.Çok kısa bir zamanda mezarıma gelir,bir fatiha okur bir de kırmızı gül bırakırsanız kulağıma katilin yakalandığını fısıldarsanız,beni çok mutlu edersiniz...Hepiniziçok ama çççoookkkk seviyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.