- 467 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
*- ÇOCUK
Aslında her insan çocukluğun o masumiyetini yüreğinin derinlerinde bir yerlere gizleyip hapsetmiştir. Kimileri bu çocuğun kendisini göstermesine hiçbir zaman izin vermeyip zamanla onu yok ederek hayatını bir anlamda çürümeye bırakır. Neler kaçırdığının ayırdına varamadan göçüp gider bu dünyadan. Oysa çocuk, masumiyetin bir tür simgesi değil midir?
Bir yetişkin için belki zor olabilir ama zaman zaman içindeki çocuğun ortaya çıkmasına izin vermelidir insan. Çünkü o çocuğun ortaya çıkması demek masumiyetin ortaya çıkması demektir. Masumiyetin hakim olduğu yerde ise zulüm ve ihanet olmaz.
RECEP AKIL
Bu yazı bir deneme değil tabi ki. Naçizane bir kaç cümleden oluşan bir metindir.
YORUMLAR
Sizin Mithat amcanızın bizdeki adı Muhtar Celâl amcaydı(Allah rahmet eylesin) hocam.Şiirinizi okurken ben de kendi haylaz çocukluğuma dönüverdim bir anda.Gün yetmezdi, bizim sizin de saydığınız oyunlarımıza.Hele tatillerde evlerin yolunu unutur,gece yarılarına kadar aç bi ilaç koşturur dururduk. Evlere gitmeye korkardık yemek için, bırakmazlarsa o günkü oyunlarımız yarım kalacak diye.Düşünüyorum da nereden bulurduk onca enerjiyi bilmem ki? Şimdi evden çarşıya olan bir kilometrelik mesafeyi yürümeye üşeniyorum.
Mahallenin bütün meyva ağaçları bizimdi.Yetmezse tarlaların sınır boylarına ekilmiş olan erik,armut,dut ağaçları ne güne duruyordu açlığımızı yatıştırmak için.Bir de mahallenin çocuklarının en büyük belalısı Beşir Abimiz vardı(O da göçtü bu yalan dünyadan Allah rahmet eylesin.) Dayağını yemediğimiz günü hatırlamıyorum.Nereye kaçarsak kaçalım fark etmez bulur çıkarır pataklardı.Bir keresinde beni evdeki sedirin altında bulup bahçeye çıkartmış elindeki incecik kırbaç gibi kızılcık sopasını bacaklarıma öyle bir sardırmıştı da annemin içi gitmesine rağmen tek kelime edememişti rahmetliye. Nası etsin? Halâ duyarım acısını o kızılcık sopasının. :) Ama hak ederdik biz o dayakları.Yaramazdık, rahat durmazdık. Bunun da ödülü dayak olurdutabi ki.Ama ne olursa olsun sizin de bu güzel şiirinizde dediğiniz gibi mutluyduk biz çocukluğumuzda.Şimdiki çocuklara çok acıyorum ben her şeyleri varama ne kaar fakirler!.. Çeşit çeşit oyuncaklar,bir sürü teknolojik şeyler... Ama sokaklarda yalın ayak bir demir çemberin peşinde koşmanın o güzelim hazzını bilmiyorlar,ne yazık ki.Yorulup nefes nefese mahalle çeşmesinin kurnasına ağzlarını dayayıp kana kana su içmenin o muhteşem tadını...
Ah be hocam ne güzeldi bizim çocukluğumuz.Ve sanki daha bir şirindi sanki dünya...Daha bir içtendi insanları o günlerin,daha az yapmacık... Daha mı fedakardı analar babalar ne? Çünkü kıt olandan ayırıp veriyorlardı.Peki biz?
Sizin bu güzel şiiriniz beni de çocukluğumun o güzel günlerine götürdü.Ve ben ağlayarak okudum şiirinizi.Kim bilir belki de çocukluğumun masum yaramazlıklarınadır döktüğüm göz yaşı.Selâm ve sevgiyle.
___zaman icinde her seyde oldugu gibi cocukluklardada hayli bir degisim oldu ve burda sorumlu olan kisilerde dünün cocuklari bizleriz...
-ama her ne olursa olsun Cocuklarimiz en büyük servetimizdir ve bizim gelecegimizdir... o sebeple onlara canimiz pahasinada olsa bugüne göre degil yasayacagi ana göre yetistirmeliyiz diyorum...
*
-her insanin istedigi gibi yasayamadigi cocuklugu vardir, bu yüzdendirki herkes zaman zaman bir yerlerde icten ice cocuklardir...
-bazilari kendi yasayamadigini cocuklarinda yasar/yasamak ister ama unuturlar, kendi anne babalarindaki fark simdide kendi cockulariyla onlar arasinda olacaktir...
-cünkü cocuklarinin duygu ve düsünceleride onlardan farklidir ve bu böyle 'asirlardir' sürer gider...
-bence cocuklugumuz yasanabildigince kalsin ve birakalim icimizde kalan (kirinti dahi olsa) cocuk hep bizimle yasasin...
-bazen hayatin zorluklarini 'cocuksu' gözlerle gözlemek lazim... bu yüzden yanliz ciddiyetle kalinmamali, espiri ve hayel gücüde önemli...
*
-kalemin daim olsun Recep, tesekkürler paylasim icin... burda ben kendi siirimle noktalamak istiyorum...
COCUK
arzu edildi dogdu
ve adida arzu oldu
günler gecti büyüdü
sirin bir cocuk oldu
kimi zaman güldü
kimi zaman düstü
bir yeri acidi agladi
dedigi olunca sevindi
uslu bir bebekti
yatirinca uyurdu
ama inatcimi inatci
her hareketi mucizeydi
tüm haliyle sevildi cocuk
dertlerimizi unutturdu
isterim hep böyle tatli olsun
ve hep böyle sirin kalsin
SHK/aralik 87
*
sevgilerimle...
Çocuklar, masumiyetin sembolleridir. Beni çocukluk yıllarıma götürdünüz. Sağlıcakla kalın:
" ö.ç.m " den Çocukluğum
İstemiyorum marka ayakkabılar,kameralı cep telefonları
Bana lastik ayakkabılarımı getirin.bir de çember
Sokaklarda süreyim güle oynaya
Şimdi nerede eşeğinin sırtında leblebi,iğde,keçiboynuzu satan ihtiyar
Her türlü imkânımız var; ama şükür kalmamış,koskoca dünya insanlara dar
Bayramdan bayrama yeni bir çift çorap görürdük
Zenginler biftek yerken,biz kemiklerin iliğini sömürdük
Elbiselerimiz,çoraplarımız hep yamalıydı
Fakat tertemizdi,orjinal Türk malıydı
Annelerimiz leğende ova ova yıkarlardı onları
Konfeksiyon çıktı,geldi yamaların sonları
Hani 'Allı da güllü bu macun! ' diyen macuncu
Ne de meşhurdu Hacı Şakir adlı sabuncu
Hazır bez yoktu,toprak koyarlardı bebeklerin altına
Zabıtalar çıkardı gecekonducuların bahtına
Televizyonsuz,bilgisayarsız günlerimiz ne de güzeldi
Teknoloji dediler,bekledik; ne ekonomi ne de insanlık düzeldi
Komşuluk,ev sohbetleri vardı,insanlık vardı
Açık hava sinemasında Cüneyt Arkın düşmanları kovardı
Hani ayda bir mahallede ayı oynatan çingene
Babamızın parmakları kulağımızda olurdu bir mengene
Gece yarılarına kadar saklanbaç oynardık
Milleti rahatsız etmek için tornetlerle kayardık
Hani çelik çomak,dalya oynadığımız sokak dostlarımız
Şimdi kendimizden daha değerli oldu postlarımız
Hani misket arkadaşlarım? Çağırmıyorlar artık beni
Hani çamurda çivi oyunu oynadığımız sokaktaşlarım
Hani bahçesinden meyvelerini kopardığımız Mithat Amca
Kovalamıyor artık bizi rüyalarımda bile
Öğretmenler tek ayak üzerinde durma cezası vermiyor
Nasıl bir dünya oldu,kimse birbirini sevmiyor
Yakılmış anızların arasından topladığımız buğdaylar
Ne de lezzetli gelirdi
Şimdi o buğday tarlalarının yerinde
Koca koca binalar belirdi
Oğlum bilgisayarın başından hiç kalkmıyor
Spider-Man oyuncaklarından başkasına bakmıyor
İtirazım var,çocukluğumu geri istiyorum
Soğuktan ayaklarımın morardığı günleri özlüyorum
Öğretmenlerimiz bir yandan,babalarımız bir yandan
Bizleri ne de güzel döverlerdi
Annelerimiz sık sık bize:
'Boyu devrilesiceler' derlerdi
Beni kızdıran komşuların çatılarını taşlamak
En büyük hobimdi
Canımı sıkan tek şey
Delik olan cebimdi.
Adnan Ünal " ö.ç.m "