Aslında her insan çocukluğun o masumiyetini yüreğinin derinlerinde bir yerlere gizleyip hapsetmiştir. Kimileri bu çocuğun kendisini göstermesine hiçbir zaman izin vermeyip zamanla onu yok ederek hayatını bir anlamda çürümeye bırakır. Neler kaçırdığının ayırdına varamadan göçüp gider bu dünyadan. Oysa çocuk, masumiyetin bir tür simgesi değil midir?
Bir yetişkin için belki zor olabilir ama zamanzaman içindeki çocuğun ortaya çıkmasına izin vermelidir insan. Çünkü o çocuğun ortaya çıkması demek masumiyetin ortaya çıkması demektir. Masumiyetin hakim olduğu yerde ise zulüm ve ihanet olmaz.
RECEP AKIL
Bu yazı bir deneme değil tabi ki. Naçizane bir kaç cümleden oluşan bir metindir.
Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sizin Mithat amcanızın bizdeki adı Muhtar Celâl amcaydı(Allah rahmet eylesin) hocam.Şiirinizi okurken ben de kendi haylaz çocukluğuma dönüverdim bir anda.Gün yetmezdi, bizim sizin de saydığınız oyunlarımıza.Hele tatillerde evlerin yolunu unutur,gece yarılarına kadar aç bi ilaç koşturur dururduk. Evlere gitmeye korkardık yemek için, bırakmazlarsa o günkü oyunlarımız yarım kalacak diye.Düşünüyorum da nereden bulurduk onca enerjiyi bilmem ki? Şimdi evden çarşıya olan bir kilometrelik mesafeyi yürümeye üşeniyorum. Mahallenin bütün meyva ağaçları bizimdi.Yetmezse tarlaların sınır boylarına ekilmiş olan erik,armut,dut ağaçları ne güne duruyordu açlığımızı yatıştırmak için.Bir de mahallenin çocuklarının en büyük belalısı Beşir Abimiz vardı(O da göçtü bu yalan dünyadan Allah rahmet eylesin.) Dayağını yemediğimiz günü hatırlamıyorum.Nereye kaçarsak kaçalım fark etmez bulur çıkarır pataklardı.Bir keresinde beni evdeki sedirin altında bulup bahçeye çıkartmış elindeki incecik kırbaç gibi kızılcık sopasını bacaklarıma öyle bir sardırmıştı da annemin içi gitmesine rağmen tek kelime edememişti rahmetliye. Nası etsin? Halâ duyarım acısını o kızılcık sopasının. :) Ama hak ederdik biz o dayakları.Yaramazdık, rahat durmazdık. Bunun da ödülü dayak olurdutabi ki.Ama ne olursa olsun sizin de bu güzel şiirinizde dediğiniz gibi mutluyduk biz çocukluğumuzda.Şimdiki çocuklara çok acıyorum ben her şeyleri varama ne kaar fakirler!.. Çeşit çeşit oyuncaklar,bir sürü teknolojik şeyler... Ama sokaklarda yalın ayak bir demir çemberin peşinde koşmanın o güzelim hazzını bilmiyorlar,ne yazık ki.Yorulup nefes nefese mahalle çeşmesinin kurnasına ağzlarını dayayıp kana kana su içmenin o muhteşem tadını... Ah be hocam ne güzeldi bizim çocukluğumuz.Ve sanki daha bir şirindi sanki dünya...Daha bir içtendi insanları o günlerin,daha az yapmacık... Daha mı fedakardı analar babalar ne? Çünkü kıt olandan ayırıp veriyorlardı.Peki biz? Sizin bu güzel şiiriniz beni de çocukluğumun o güzel günlerine götürdü.Ve ben ağlayarak okudum şiirinizi.Kim bilir belki de çocukluğumun masum yaramazlıklarınadır döktüğüm göz yaşı.Selâm ve sevgiyle.
___zaman icinde her seyde oldugu gibi cocukluklardada hayli bir degisim oldu ve burda sorumlu olan kisilerde dünün cocuklari bizleriz... -ama her ne olursa olsun Cocuklarimiz en büyük servetimizdir ve bizim gelecegimizdir... o sebeple onlara canimiz pahasinada olsa bugüne göre degil yasayacagi ana göre yetistirmeliyiz diyorum... * -her insanin istedigi gibi yasayamadigi cocuklugu vardir, bu yüzdendirki herkes zaman zaman bir yerlerde icten ice cocuklardir... -bazilari kendi yasayamadigini cocuklarinda yasar/yasamak ister ama unuturlar, kendi anne babalarindaki fark simdide kendi cockulariyla onlar arasinda olacaktir... -cünkü cocuklarinin duygu ve düsünceleride onlardan farklidir ve bu böyle 'asirlardir' sürer gider...
-bence cocuklugumuz yasanabildigince kalsin ve birakalim icimizde kalan (kirinti dahi olsa) cocuk hep bizimle yasasin... -bazen hayatin zorluklarini 'cocuksu' gözlerle gözlemek lazim... bu yüzden yanliz ciddiyetle kalinmamali, espiri ve hayel gücüde önemli... * -kalemin daim olsun Recep, tesekkürler paylasim icin... burda ben kendi siirimle noktalamak istiyorum...
COCUK arzu edildi dogdu ve adida arzu oldu günler gecti büyüdü sirin bir cocuk oldu kimi zaman güldü kimi zaman düstü bir yeri acidi agladi dedigi olunca sevindi uslu bir bebekti yatirinca uyurdu ama inatcimi inatci her hareketi mucizeydi tüm haliyle sevildi cocuk dertlerimizi unutturdu isterim hep böyle tatli olsun ve hep böyle sirin kalsin
İstemiyorum marka ayakkabılar,kameralı cep telefonları Bana lastik ayakkabılarımı getirin.bir de çember Sokaklarda süreyim güle oynaya Şimdi nerede eşeğinin sırtında leblebi,iğde,keçiboynuzu satan ihtiyar Her türlü imkânımız var; ama şükür kalmamış,koskoca dünya insanlara dar Bayramdan bayrama yeni bir çift çorap görürdük Zenginler biftek yerken,biz kemiklerin iliğini sömürdük Elbiselerimiz,çoraplarımız hep yamalıydı Fakat tertemizdi,orjinal Türk malıydı Annelerimiz leğende ova ova yıkarlardı onları Konfeksiyon çıktı,geldi yamaların sonları Hani 'Allı da güllü bu macun! ' diyen macuncu Ne de meşhurdu Hacı Şakir adlı sabuncu Hazır bez yoktu,toprak koyarlardı bebeklerin altına Zabıtalar çıkardı gecekonducuların bahtına Televizyonsuz,bilgisayarsız günlerimiz ne de güzeldi Teknoloji dediler,bekledik; ne ekonomi ne de insanlık düzeldi Komşuluk,ev sohbetleri vardı,insanlık vardı Açık hava sinemasında Cüneyt Arkın düşmanları kovardı Hani ayda bir mahallede ayı oynatan çingene Babamızın parmakları kulağımızda olurdu bir mengene Gece yarılarına kadar saklanbaç oynardık Milleti rahatsız etmek için tornetlerle kayardık Hani çelik çomak,dalya oynadığımız sokak dostlarımız Şimdi kendimizden daha değerli oldu postlarımız Hani misket arkadaşlarım? Çağırmıyorlar artık beni Hani çamurda çivi oyunu oynadığımız sokaktaşlarım Hani bahçesinden meyvelerini kopardığımız Mithat Amca Kovalamıyor artık bizi rüyalarımda bile Öğretmenler tek ayak üzerinde durma cezası vermiyor Nasıl bir dünya oldu,kimse birbirini sevmiyor Yakılmış anızların arasından topladığımız buğdaylar Ne de lezzetli gelirdi Şimdi o buğday tarlalarının yerinde Koca koca binalar belirdi Oğlum bilgisayarın başından hiç kalkmıyor Spider-Man oyuncaklarından başkasına bakmıyor İtirazım var,çocukluğumu geri istiyorum Soğuktan ayaklarımın morardığı günleri özlüyorum Öğretmenlerimiz bir yandan,babalarımız bir yandan Bizleri ne de güzel döverlerdi Annelerimiz sık sık bize: 'Boyu devrilesiceler' derlerdi Beni kızdıran komşuların çatılarını taşlamak En büyük hobimdi Canımı sıkan tek şey Delik olan cebimdi.
Her insanın bir çocukluk yanı var.İtiraf edeyimki yaşamadığım çocukluğumu kendi çocuklarımınkileriyle gizlice telafi etmiş oldum.Yazı kısa olmasına rağmen anlamı büyüktü.Kolay gelsin...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.