- 1626 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İNSAN İNSANIN ZEHRİNİ ALIR
Acaba hangimiz içimizdeki hayatın zehrini birbirine hayat kadar gerçek olan dostluklarda paylaşmasını biliyoruz.
İçimizdeki bu zehir bazen mutluluk bazen acılarımız, yani yaşadığımız duygularımızdır. Bu duyguları yaşarken bunu nasıl hayatla paylaşacağımız gerektiğini, kimlerle bunu yaşayacağımızı, hangi duygunun duygularında paylaşacağımızı çok iyi bilmemiz gerekiyor.
İnsan içindeki zehir hangi duygu olursa olsun insan içinde kalırsa tüm yaşanılmışları ve yaşanması gereken hayatı etkiliyor sonunda. Ve bu duyguyu paylaşmak istediğimiz birilerini arıyoruz. Anlattığımız kadarı ve yaşayabildiğimiz zaman içinde içimizdeki zehri dışarıya akıtıyoruz paylaştığımız kişiyle.
Ama doğru ama yanlış bir şekilde yaşanması gerekiyor bu duygu.
Bir insan içindeki acı ya da tatlı olan bu duyguyu her ne şekilde olursa olsun yaşamasını bilemez ise her zaman yarım yaşamaya mahkum bir insan olur. Hayatın verdiği güzelliklerinden renklerinden her zaman bir şekilde uzak olur. Çünkü içinde ki bu zehir denen duygu hayatın her hangi bir zamanında onun karşısına çıkması gereken bir gerçektir.
Ve de bu gerçeği hiçbir zaman insan kişiliği inkar edemez.
Bu duyguyu çok iyi yaşamasını bilen bir eş, dost, bir arkadaş ile yaşarken bu zehri içimizi acıtmadan hayatla yaşamasını öğretmesi lazım. Yoksa o eşin, dostun, arkadaşın hayatta anlamı neye yarar.
Bu gerçekler yaşadığımız bu acımasız hayatın kendisi ise paylaşmak isteyen her kimse yaşamak istediği, paylaşmak istediği, görmek istediği bu gerçekleri dostum dediği, arkadaşım dediği kişiyi gerçek bir DOST gibi görerek yaşaması daha bir gerçek olacaktır.
Aslında en doğrusu içimizdeki zehri yaşamak istediğimiz varlığı çok iyi seçmemiz gerekiyor sanırım.
D.BAYKARA
22.10.08