- 551 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
İHTİYAR ADAMIN YALNIZLIĞI!..
Yaşlı adam,bu kaçıncı gelişiydi.Hiç saymamıştı.Kenarına oturduğu meza-
rın üzerindeki zambaklara , nemli gözlerle, sevecen bakıyordu.Eskiden ,kenarda
köşede hoyratça çıkan zambaklara gözleri ,iliştiğinde mezarlıklar beyninde canlanır-
dı.Şimdi ise karşısındaki zambaklar,toprağın altında sessizce yatan karısıyla özdeş-
mişlerdi,adeta...Kendisinden daha yakın duruyorlardı.Kimin diktiğini de bilmiyordu.
Belki de çocuklarından birisiydi.Sormamıştı.Rahmetliyi kaybettiği günden beri aklı
başında mıydı ki...Rahmetlinin sağlığındaki sözleri,kulaklarında çınladı:
"-Toprağımda bir yeşillik olsun da ne olursa olsun."
İhtiyar adam,yüzünü sağ elinin ayasına ;dirse-
ğini de mezarın betonuna dayamış ,saatlerdir öyle duruyordu...
Maduru mezarlığı,kendisini o kadar güzel yere kamufle etmişti ki.Sırtını,
Danişmentliler zamanında başkentlik yapan Niksar kalesine.Yüzünü ise yakınındaki
dağlardan fışkırıp gelen küçük bir çaya çevirmişti...Çay boyunca dinelen değişik
cinsteki ağaçların birlikteliği ise mezarlıkta yatanların kardeşliğini simgeliyordu,a-
deta.Mezhep,dil,renk,kimlik ayırımı olmadan öyle uyumlu uyuyorlardı ki...
İhtiyar,neden sonra cebinden çıkardığı paketten bir sigara yaktı.Duma-
nı içine çekmesiyle öksürmeye,aksırmaya başladı.Neredeyse ağzındaki protezler,
fırlayacaktı.Diğer eliyle tuttu onları.Dışarıya savurduğu duman ,yüzünü yaladı.Rüz-
gar,kendine doğru esiyordu besbelli.Bırakamamıştı,onu."Bu meret,benimle birlikte
toprağa girecek" diye mırıldandı.Sonra yalnızlığına iç geçirdi.Rahmetliden kopalı
beş yıl olmuştu. İlk zamanlar,yanında bir nefes(!)olsun istemiş ama sonra vaz geç-
mişti.
Zaman geçtikce paranoyak bir duruma yuvarlandığının farkında bile de-
ğildi.Kendi kendine konuşuyor,geceleri,karabasanlar sarıyordu,her tarafını.Oda-
ların ışıklarını yanar bırakıyor,televizyon sabaha kadar açık kalıyordu.Sabah olur
olmaz kendisini çarşıya atıyordu.Bir aralar Tokat Valiliğine dilekçe yazıp Huzur
Evinde kalmasını istemeyi aklından geçirdi.Sonunda vaz geçti." Çocuklarımın itibar-
ları sarsılmasın"diye düşündü.Dört çocuğu da yuvadan uçmuştu.Senede iki kez,her
iki dini bayramda ev;torunlarla dolup taşıyordu.O zaman onlarla çocuklar gibi oynu-
yordu.Ama gittiklerinde yine sessizlik yine paranoyak günler başlıyordu...
Birden irkildi.Sigara parmağını yakmamış olsaydı,içine daldığı rüyadan sıy-
rılamayacaktı.Üşümüştü.İkinci cemre,suya düşmesine rağmen havalar yine soğuktu.
Cemre illaki toprağa düşmeliydi.Hafifce doğrulup tekrar gelmek üzere rahmetliyle
vedalaşmaya hazırlanırken aniden bakışları,mezarlığın altında beliren kalabalığa kay-
dı.Omuzlarda bir tabut,sessizce mezarlığa doğru yanaşıyordu.O esnada çoksevdiği
bir şiirin sözleri,dudaklarının arasından kayıp gittiler:
"-Bu kaçıncı bahçe gördüm,tarümar..."