- 563 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SİZİ DÖVERİZ!
“8 Mart kadınlar günü” kutlama programını hazırlamak için toplandığımızda kullanılacak sloganları, sosyal etkinlikleri planlarken, “kadınların”-bazen erkeklerin de !- rahatsız olduğu iki konuyu gündeme taşımaya karar verdik.
Sloganımız:
“KÜFÜRSÜZ VE TÜKRÜKSÜZ BİR TÜRKİYE”
Yine muhatabımız - % 99.99’la –erkekler.
Şimdi bütün erkekleri zan altında tutmayalım da bakalım, kim bu erkekler?
Tamda sokağa tükürenleri, ulu orta küfür edenleri“sokaktaki serseriler, işsiz güçsüz adamlar, sorumsuz, insanlıktan nasibini almamış olanlar ”diye suçlayacakken…
Artık küfür’ün, siyaset ve sanat ortamına taşındığını, kılık ve şekil değiştirdiğini yeni sahiplerinin “takım elbiseli, marka ayakkabılı, marka arabası olanlardan” olduğunu gördüm.
Sanatta küfür siyasette küfür
Hatta bunlar,fazlasıyla da kültürlü, toplumda söz sahibiler.
“Küfür” yüzenden maçlara gitmeyenler, sinemaya çocuklarını götürmeyenler, sokaklarda çocuklarının oynamasına izin vermeyenler, haberlerdeki büyüklerinin küfür dağarcığını gördükten sonra yeni bir küfür açılımı yapıldığını hatta bunun, Avrupa birliğinin bize bir dayatması olduğunu bile düşünmeye başladılar.
“Küfür; çoğunlukla sinir kat sayısını 1000 ile çarpıp çarpanlarına ayırdıktan sonra, geriye kalan değeri ne yapacağına karar veremeyen insanların başvurduğu bir yöntemdir.”
Kimine göre acizliğin kanıtı, kimine göre rahatlama aracı, kimine göre ise araç olamayacak niteliğe sahip bir amaç” diyor yazar…
Yorum sizin….
21 Ağustos 2007 Arena programında Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlarken Başbakan Erdoğan’nın söylediği ’’Yargının içine sıç...lar’’ küfrü hala aklımızda
Samsun’da, Sinop-Boyabat Tüneli Geçiş Yolu’nu hizmete açarken, BAŞBAKANIMIZIN GÖREVLİ ile ARASINDAKİ DİYALOGDAKİ ;
“Niye yok, olur mu öyle şey ya? Şimdi küfür ettireceksiniz bana...”sözleri görüntülerle birlikte birçok örneklerinden biri olarak arşive geçmedi mi?
Büyüklerimizin bu küfürlerinin açılımını hepimiz biliyoruz da, bu kültürlü, sorumluluk sahibi insanları örnek kabul edip hala izliyoruz ya, bize helal olsun..
“Ne var bunda küfür erkeğin şanındandır” diyeniniz varsa, bende derim ki “zaten o küfürlerin muhatabı sizsiniz” mide meselesi…
Hatta bazılarınız, yüzünüze gelen “tükürük’le karışık” bu küfürleri; nisan yağmuru olarak görüp“ yarabbi şükür” diye kabul etmiyor mu?
Siyasi büyüklerin karşılıklı küfürleşmeleri havayı kirlete dursun, erkek egemen sokaklarda; tükürük magandaları da aynı derecede rahat ve fütursuz.
Tamda gözünüzün içine baka baka “şak” diye boşalttıkları içleri ile yerlerdeler…
Bakıyorsunuz adamın altında son model arabası gıcır gıcır üstü başı tertemiz, park etmiş inerken sokağa sorumsuz, daha pis“şak”
Bu adamlara, dememiz lazım ki ,”bir lavaboya, ya da -köpeklerin adabına yakın bir adapla- ağaç dibine! gidin de oraya yapın”
Ama kaçımız bu densizleri uyarma cesaretine sahip.
Soruyorum;Yasal olarak, çevreyi kirletenlere tükürenlere 100 YTL.ceza kesiliyor da,küfürleri ile havayı kirletenlere neden bir ceza uygulaması yok..
Rahatsızlıklarımızı dile getirme adına, kadınların bu slogan’ını bir kez daha hatırlatıyorum.
“KÜFÜRSÜZ VE TÜKRÜKSÜZ BİR TÜRKİYE”
Yeter artık, sayın siyasetçiler, böyle giderseniz “sizi ‘oy’larımızla”……….
Sayın kültürlü magandalar, sizi de “kadın edebimizle” döveriz.