- 532 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Turangalila
Belki en mutlu anlarınız; sallanan bir koltukta beraber sallandığınız, tek bir kelime etmediğiniz ve giderken bunun hayatınızdaki en iyi sohbet olduğunu düşündüğünüz kişilerde saklıdır.*
Yine evimde ya da ev sandığım hücremdeyim. Buradan herkese yazabilirim; iki yıldır idmanlıyım, artık biliyorum. Ama buradan giderilmiyor hasret. Ne yazık diyemeyeceğim; çünkü zamanla alıştım. Artık sende özlemi; özlemde seni özleyen bir garibim. Havalar değiştiğinde mekân değiştiren, kanadı kırık ama kuyruğu dik bir garip göçmen kuşu.
Yüreğimin bir parçasını Boğaz’da, bir parçasını da Ada’da bıraktım. Geri gelene kadar iyi bakın diye tembih ettim dostlara. Son yağmuruma Riva’da tutuldum. Islak ve bronz tenli bir halde, gönlüme su aldım istemeden. Yeşilin ve mavinin arasında, gecenin koyusunda parlayan yakamoz kadar yakındım göklere.
Üç haftadır özlem adına sokakları arşınladım. Ayrılık okyanuslarında kayboluyordum ümitsizce. Gözlerimin önünde olmana rağmen yakalayamıyordum seni. Buraları da geride bırakacağım; bu duygu yumağı uğruna. Hasretin de yumağını saracağım, hem de bir çırpıda.
Adalar vapurunda seninle yol almak istiyorum. Martılara simit atarken, güvertede üşümek, denize doymak istiyorum. Deniz ve tutkusuyla birlikte, sesini ışıltısıyla canlandırmak istiyorum. Rüzgârın uğultusunda; sarı ribbonundan kurtulup dalgalanan saçlarının dansını görmek istiyorum.
Geçmişi hatırladığımda, yaptıklarımızı ya da yapamadıklarımızı... hüzünlenmemek elde değil. Keşke geçmişe dönebilsem; ya da sana... Keşke her gece ağlayabilsem gizliden gizliye. Ama her şey yine keşkelerde.
Bir güney dilinde; Turangalila aşk rüzgârı demekmiş. Yine buradan İstanbul’a yine Turangalilalar esiyor içimde. Ama uzaktan sevmek galiba daha kolay.
Semih Canbolat
* Alıntıdır...