h.p.nin kaleminden-18-( yalnızlığın sesi..)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
5 haziran
aydın
her tartışımızda nasılsa yarına kalmaz unutulur diye avutuyorum hep kendimi. patrona gelince o bu münakaşaları kavgadan bile saymıyor ve çoğu zaman ciddiye almayıp daha tartışmamız bitmeden başka bir ses tonunda başka bir konuya çok rahat geçebiliyor ve benimde direncimi kırıp gülme krizlerinin eşiğine getiriyor. ama her tecrübemde daha güçlü olmayı başarabiliyorum. evden ayrılmadan önce de günlerimin çoğu türü benzemese de kavgalarımın kendimce analiziyle geçer ve hep şairin dediği gibi kuşların kanadına oturup güneye göç etmeyi arzulardım. şimdi de marmara da ve tam olarak batıda sayılmam ama amacıma ulaştım mı onu da bilemiyorum doğrusu. bir belirsizlik içinde sürükleniyorum. ama eğer tam istediğim yerdeysem bu henüz tamamlanamamışlık niye? o zamanlar çevremdekileri ortadan kaybolmakla tehdit ederdim. şimdi de bunu istekle karışık üstü kapalı yapıyorum. iyi de insanları neden korkutacağım. yokluğumdan mı? ben tesadüf eseri beni sevebilecek insanların yanına düştüm sadece. eğer böyle olmasaydı kime işlerdi ki bunlar.
hayalim de hep bir kız vardı. onun da ütopik istekleri yoktu ama sadece kendisinin istediği şeyleri yapardı. yani benim istediklerimi. onları yaşardı sadece. ve ben onu hep kıskanırdım. kendi ürettiğim bir hayal de olsa. insanlara bunca eziyeti yaşatırken neyi bekliyorum ki. direk kovulmayı mı? öyleyse fazla vaktimin kalmadığını hissetmeye başlıyorum. çünkü onları kendimden yavaş yavaş bıktırdığımın farkındayım.
bazen daha da artıyor bu istek hani birden yok olup ansızın toza karışıp uzaklara, değil tanıdıklarımın beni bulacağı tanımadıklarımın dahi fark edemeyeceği güzel yerlere gitmek istiyorum. belki de tuzaklara düşüp mücadele etmek bilmiyorum. boyun eğmeyi çocukluğumdan beri hiç sevmedim. sadece bazen iyice saçmalıyorum o kadar.
burası da aynı istanbul’dan ayrılmadan önceki evim gibi oldu. ve şimdi buraya da bir virgül atmalı diyorum. noktaya sanırım daha uzun bir yol var diye düşünsem de virgüller de bazen saçma gelmiyor değil.
ama ‘piyano sesleri ismini bilmediğim bir besteciye ait olsa da hayatın yazarı belli’ ‘O’ kişinin neler yapacağını bilir ve önceden tayin eder. neden buradaki ‘bu’ kişi ben oldum ve neden o güzel yerdeki yaşayan huzur dolu kız o? onu beynim de yaratmışta olsam da kıskanmamak elimde değil işte. o hayali ve henüz sonu yazılmamış bir hikayede de olsa neden olmasın. ve bazen gerçek oluyor o acaba diyorum bazen beni hatırlar mı? alır götürür mü beni de hayaller ülkesine. keşke çekip kolumdan beni istemeye istemeye sürükleyerek götürse. hani uyanınca son bulan, unutulan rüyalar kadar kısa olsa belki kalan ömrüm ama yeter ki bir şeyler olsa. gitsem bir hayalin peşinden acaba beni merak ederler mi, arayıp sorar yada rahat bırakırlar mı? bir hayalin peşinde beni. bıraksalar olmaz mı? derin huzur kokan bir kuyuda.
her şeyimi, içimi, ruhumu olduğu gibi anlatabilmeyi becerebilsem mesela ben bir anlayan çıkar mı? hani derler ya dil, diş ve dudaklar ne kadar anlatırlarsa anlatsınlar beyinden dilin ucuna gelene kadar yolda çok anlamlar yitirir anlatılanlar.
hayal. evet belki yaşanılan her şey birer hayalden ibaret. zaten bazen her şey silikleşiyor sanki insanın geçmişindekiler birer rüyadan başka hiçbir şey olamazlarmış gibi. ah bir de şu kaburgalarımdaki sancı olmasa.
onun da adını salina koydum ben ve hayalimde ki yolculuğuna çıkmadan önce bana okuduğu şiir hep her zaman aklımdadır. sık sık kulağımda duyarım bunu.
istersen gel benimle
İstersen neşeli ol
dön arkanı git istersen bende dönerim
istersen arkadaşlarında olsun
yalnız otur yada gökyüzünün ortasında istersen
ne insanlarla olmak
nede onların arasında yalnız kalmak
ne sevinip sevindirmek
ne öldürmek ne gülmek
nede ağlamak giderim!
ne yaşatmak nede yeşertmek
hiçbiri yok artık benimle yalnızım
olmasın zaten olmamalı da
ben benle olmalıyım
(sadece)
gelsen de gelmesen de
somurturum gülsen de gülmesen de
ben öylede yaşarım böyle de
senle de
çıkıp gitmekti doğrusu olmamaktı burada
bir sırt çantası bir ben birde yollar
şimdi gitmek vardı uzaklara yalnız kafamla
bir ben birde BEN hiç kimsesiz düşüncesiz beynimle!
bencilliğimi kabullenerek
benliğimi unutarak
uzaklara…
üzülmem sevinmem de yalnızlığıma
doğarken de ölürken de tam ortasında da
hiç bitirmek gibi hayatı ben
(yalnızım)
böyle diyor işte bir ses.
salina
2006
Not: arkadaşlar bu yazı belki öykü bölümüne de asılabilirdi ama biraz günlüğü anımsattığı için size burada sunuldu. Tam manasıyla gerçeği içerdiği söylenemez. Biraz hayal barındırıyor anlayacağınız:)
h.p.nin kaleminden-18-( yalnızlığın sesi..) Yazısına Yorum Yap
"h.p.nin kaleminden-18-( yalnızlığın sesi..)" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.