YAŞAM ŞERİDİM (1)
Şirin olmazsa da, bahçesi olan, bahçesinde gölgesinde oturduğumuz, bazen dallarına bağladığımız ipleri kullanarak sallandığımız bazen de üzerinden yere düşerek bir kaç yerimizi çizdiğimiz ve mevsiminde meyvesinden yediğimiz üç ağacımız olan, sonra avlunun bir köşesinde mahallenin kadınlarının dedikodu yapıp birbirlerini çekiştirdiği, ve mahallede olup bitenleri öğrendiğimiz tandırımızın olduğu, avlunun bir başka köşesinde tavukların ve civcivlerin barındığı bir kümesinin bulunduğu, bugünün şartları göz önünde bulundurulduğunda pek iyi olmayan bir evimiz vardı. Modern dünyanın nimetlerinden uzak, ev eşyaları ile dolu olmayan (Çocukların yeteneklerini engelleyen en büyük faktörlerden biri evin içindeki eşyalardır, “aman evladım sakın bunu yapma, …. kırarsın”, cümlesini bu gün duymayan çocuk yoktur. Çocukların kazanılması ve geliştirilmesi gereken yetenekleri evdeki eşyalara feda edilmektedir maalesef.), henüz telefon ve televizyonun bile olmadığı, ama ağzına kadar kardeşin olduğu, anne, baba, nine ve bir dedenin bazen de akrabanın tıka basa doldurduğu hatta ve hatta kedisinin de olduğu bir ev.
Üstelik komşunun ne olduğunu bilen ve henüz komşuluk ilişkisi olan bir ev. Öyle ki; komşumuzun bizde, bizim komşuda yattığımız olurdu. Bu olay çok doğal karşılandığı gibi, sanki o evin bir ferdiymiş gibi davranılırdı. Kavgalar olsa bile komşular arasında, araya girip dargınlıkları giderenler de yine komşular olurdu.(Bu gün artık komşular arasında pek kavga olmuyor. Komşuluk ilişkisinde büyük bir değişim yaşandı. Yüksek binalarda komşuluk yapan aileler neredeyse birbirlerini hiç tanımaz haldeler. Birbiriyle ilişkisi olmayan ve birbirlerini tanımayan komşular birbiriyle kavga etmezler. Buna rağmen birbirlerinin varlığından bile rahatsız olan ve bu rahatsızlıklarını birbirlerine aktarma cesaretini gösteremeyen bir çok komşu mevcut.)
YORUMLAR
ne günlere geldik...
mazinin dehlizlerinde bıraktığımız, özlemini duyduğumuz öyle çok şey bıraktık ki o günlere...
aile ilişkileri koptu ilkin, sonra akrabalık ...
komşunun komşuya sıcacık bir yemeği götürdüğü, düşkünlerin gözetildiği o günlerden vefasızlığın sindiği şu günlere geldik işte...
ne kadar da acı oysa...
zaman kadar bizde hızla değişiyoruz.
hemde eskiyi daha çok arayarak, özlem duyarak...
hatıralar dolusu yazınız için teşekkür ederim sevgili zekeriye bey...
tebriklerimle...