- 676 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELVEDA ŞEHRİNİN DELİKANLISI
Koca delikanlı nasılda gidiyorsun bak.Allah bilir başına neler gelecek yaşayarak göreceksin bunu.Ne kadar öğüt verselerde sen yine yenilerek öğreneceksin zaferi şimdi yolun açık olsun git ve gelme bir daha asla.
-Benim senin gibi bir oğlum olmadı zaten.Olmadı ,olamaz.
Sezgilerine güveniyordu,pırıl pırıl bir gençliğin vuran yansımasıydı o ışık gözleri .Kimsenin gözünün içine bakamasada biliyordu bunu.Seziyordu ve hiç anlatmıyordu kimseye bildiklerini.Bir kıvılcımdı çocukluğu sonradan cehennem olacak yangınların ilk yılları.
Pazar,
evlerin yangını, kapıların öğleden sonraları güneşi süzülüyordu içeriye, duvar çatlaklarının
arasından baktığında görünen iki çocuk, oynuyordu yerdeki yansımalarıyla ,mesimlerden güz...ama sıcaktı hemde çok ağustosları kıskandıracak bir gün çalmıştı kasım bizlere,yanıyorduk ve şaşırıyordu ilk defa duyduğu fısıltılara kasabanın yaşlıları:
- Biliyor musun kaçmış.kimselere söylemeden...eee dayanamamıştır çocukcağız.
- A aa! vah vah nerelere gitmiş ki acaba, pek de yiğitti.
Valizini bile toplamamıştı ses olmasın diye, gecenin içine doğru gidiyordu, korkuyordu da ama gitmeliydi kalırsa bitirecekti bu keder onu.Yaşamak kolay mı bu kente işi gücü olmadan beş parasız ,ne yer ne içerdi düşünmüyordu.
Çıkarken annesinin ördüğü kazağına baktı,iki damla düştü yere, o hiç ağlamadı.Annem yüreğimin yangını...
Gece ayazdı yollar ıslak otobüs garına varana kadar hep titredi korkudan hayır hava soğuk ondandır dedi.Gara yanaştığında son kez düşündü; bu şehir doğup
büyüdüğü bu yer,arkadaşları, annesi, babası, akrabaları ve gülşah ilk sevdası yaşadığı gençlik,.. artık elveda zamanı,bir gün dönmeyecek, asla dönmeyecek biliyordu.
-napıyorsun manyak çek elini terbiyesiz sapık
-noluyo be naptık ya
-ayı mısın oğlum sen yavaş
-valla hanım teyze ben bişey yapmadım
-defol be bide bişey yapmamışmış daha napcan resmen taciz ettin kızı
-ya valla ellemedim yanlışlıkla...
-defol defol asalak seni leş gibi içki kokuyor zaten almasınlar kardeşim bunları otobüse, aaa valla şikayet edicem
Annesinin yeşil elbisesi ne de güzel olurdu giyince, ne güzel bir kadındı.Kadersiz anacım dedi hep içinden, hiçkimse duymadı.Her sabah 6 da kalkar,apdestini alır, çay suyunu koyar, su kaynayana kadar namazını kılar sonra çayı demleyip dualarla sofrasını kurardı Cahit’in, 7 de onu kaldırır,birlikte kahvaltı yaparlardı,güzelce giydirir ayetel kursi okuyarak sokak kapısını açardı;
-Güle güle evladım, allah zihin açıklığı versin
-Sağol annem, babam gelir işşallah
-Gelir gelir az sonra düşer kapıya, sen düşünme bunları yavrum
Bazı sabahlar gizlice izlerdi annesini, ağlardı, nedenini hiç bilemedi hiç soramadı da zaten.Dar sokaklardan geçerek okulun yolunu tutarken hep düşünürdü anasını, bir gün derdi birgün unutturacağım yaşadıklarını sana, yalnız bırakmak istemezdi hiç, mecburdu, herşeye mecbur bırakılmıştı zaten, hayat onun için katlanılması gereken mecburiyet rejimiydi, bozamadı bunu hiç, insan kader denilen şeyi hiç mi yıkamazdı, neydi bu oyun ve bu rolleri kim dağıtmıştı,içine kemiren sorular,hep bu sorular...
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.