- 1230 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
sevgili güldane... çok teşekkürler yorumun ve gösterdiğin ilgin için. ayrıca, verdiğin bilgi için de...
'' psikoanalizci Arno Gruen, insandaki yıkıcı ve ölümcül edimin kişinin, yanıltıcı bir iktidardan pay alma uğruna kendisine ihanet etmesidir'' ... güzel bir cümleymiş... teşekkürler.
iyi ki varsın...
Sevgili eylül1900 öncelikle yazını geç okudum çünkü üç ay tatildeyim ve pc.ye arada sırada giriyorum ve açtığımda da ilk okuduğum arkadaşımdan olduğun için kısa da olsa yorum bırakmadan geçmek istemedim bu güzel yazına. Yazın kısa ama içerik bakımından oldukça zengin ve bir o kadarda anlamlı bir yazı.
Dediğin gibi bazı insanların ( bana göre bir çok insanın ) farklı seslere tahammülleri olmadığı gibi bu sesleri bastırmak için geçmişte ve günümüzde nasıl bir şiddet kullanıldığını çok iyi biliyorum. Ben kendi düşüncelerimden dolayı oldukça baskı gören birisi olarak söyleyebilirim ki bu kişileri ben yeterince olgun ve de dolgun bireyler olarak görmüyorum. Bir kere bilgi birikimleri eksik ve olan birikimleride oldukça yalnış düşünceler içermekte olduğundan bu davranışlarına yansıyor ve karşısındakinin bilgi birikimi dolgunluğundan rahatsız olduğu için ve kendi düşüncesini illada kabul ettirmek için ve sahip olduğu şeyleri kaybetme korkusu da olduğu için malesef bu kişiler oldukça saldırganlaşıyorlar .. Peki bu kişiler neden böylesi saldırganlık sergiliyorlar? İçerisinde yaşamış oldukları toplumlarda ( kapitalist toplumda ) kendilerine bir yer edinme çabası içerisinde oldukları için ve sahip olduğu mevkiyi ya da madddi birikimleri kaybetmemek için . Okuduğum bir kitapta şöyle diyor şiddetin neden ortaya çıktığı ile ilgili '' psikoanalizci Arno Gruen, insandaki yıkıcı ve ölümcül edimin kişinin, yanıltıcı bir iktidardan pay alma uğruna kendisine ihanet etmesidir'' der ve haklıdırda yani bu kişileri ben doğal birer insan olarak görmüyorum...Bir tür duygu durum bozuklukları da var denebilir...
Şimdilik bu kadar yazabiliyorum ama dediğim gibi fırsat buldukça misafirlikten yine uğrarım sayfana canım...
Sevgilerim çokça canım arkadaşım...
Kutsaldan sadece dini kastettiğinizi sanmadım ki, öyle bir imam da olmadı.:)
Siz başkalarına "kutsal" bahsinde neyi yakıştırdıysanız , ben de size o anlamda sizin "kutsalınızı" hatırlattım sadece:)
Sizin kutsalınız da belki "tahammülsüzlüğe tahammül edememek" kendi ifadenizle.
Ben de bunun üzerine yazınızda eleştirdiğiniz kesimlerle benzerliğinize dikkat çekmeye çalışmıştım.Bunu da yadırgadığımdan değil, kendinizde de bazı kutsallar olduğundan hareketle, niçin başkalarının kutsallarını eleştiren bir yazı kaleme aldınız diye merakımdan sordum.
diyor ve sayfanızdan çekiliyorum:)
Selamlar...
erolbasci tarafından 2/28/2009 9:16:34 AM zamanında düzenlenmiştir.
Sözünü ettiğiniz kişinin seviyesine düşmemek için onunla tartışmayı sürdürdürmede yarar görmedim ve engellemeyyi seçtim. Burada kendisiyle girdiğiniz tartışmada istemeden ,farkında olmadan beni haklı çıkartmış oluyorsunuz. Benimki kesinlikle tahammülsüzlük değil, seviye meselesidir.
erol bey, inanın, en son istediğim şey sizinle yeniden tartışmaya girmek. beni neden durmadan buna çekiyorsunuz, anlamıyorum. zaten biraz daha uzatsaymışsınız, tam bir paradoksa dönüşecekmiş cümleleriniz. ama tamam, bir kez daha yanıt vereceğim.
"kutsal" sözcüğünden, yalnızca din'i kastettiğimi sandığınız için herhalde, hemen bunun üzerine atlamışsınız. ben yalnızca din değil, tüm tabuları ve sabir fikirleri kastetmiştim. ve hayır, benim sadece doğrularım var, "kutsal", dokunulamaz, asla değişmez doğrularım yok. diyalektiğe ve değişmeyen tek şeyin değişim olduğuna inanırım.
zaten kimin doğrusunun daha doğru olduğu üzerine değildi yukarıdaki yazı. başkalarının doğrularına tahammül edememe üzerineydi. hani o koca bir koronun hep aynı notaları çalması hikayesindeki gibi. bunun karşıtı, "herşeye tahammülüm var" olamaz elbette. ne siz öyle birisiniz, ne ben, ne de öyle olmalıyız zaten.
biriyle bir tartışmaya girmişsiniz. sizin yorumunuzun üzerine o yazmış, sonra siz yanıt vermişsiniz, o yazmış, siz yazmışsınız. en son "kendi çapında" alay etmeye çalışmış. siz de kibarca yanıtlamışsınız kendisini. ama onun söyleyecek birşeyi kalmayınca, silivermiş hepsini. sadece kendi yanıtları kalmış ortada, anlamsızca. bari onları da sil.. insan gülsün mü, ağlasın mı bilemiyor böylesi bir zavallılığa. kendi sayfasında, "yanıt veremediği" farklı düşüncelere tahammül edemeyen öyle çok insan var ki burada. sadece burada değil, bütün toplumda. benim yazımda kastettiğim buydu. eğer benimkine de tahammülsüzlük diyorsanız, evet, doğru.
eylul1900 tarafından 2/27/2009 5:36:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Benim sizden farklı olarak tahammülsüzlere de tahammülüm var.Bıkmadan usanmadan sinirlenmeden yasaklamaya kalkmadan anlatmaya çalışırım düşüncelerimi:)
BU durumda "farklı sesleri farklı algılayanlar" olabilir diye düşünmek gerekecek.
Sizin sansür hassasiyetiniz ya da "tahammülsüzlüğe karşı " tahammülünüz olamayabiliyorsa, başkalarının da başka konu ve kavramlarda tahammülü olamayacağını kabul etmek gerekecek.Herkesin benzer konularda tahammül ya da tahammülsüzlük sergilemesini istemiyoruz değil mi?
Başkalarının kutsal doğruları ile sizin kutsal doğrularınız çakışmıyor anlaşıldığı kadarıyla..
Hangi kutsal doğrunun daha doğru olduğunu tartışmak da zaten, kendi kutsal doğrularından beslenmek ya da başka bir tahammülsüzlük anlamına gelmiyor mu?
Öyleyse, böyle bir yazıya ne gerek vardı?
:) gerçekten de tahammül sorunum var erol bey, tahammülsüzlüğe karşı tahammülüm yok. ben "sansür"e karşı yazmıştım bunu. sizinle aramızdaki sorunu anımsatmaya çalışıyorsanız eğer, ben, bana hakaret etmekte ısrar etmeniz üzerine en sonunda site yönetimini uyarmıştım. ama asla yazdıklarınızı silmeye kalkmazdım. zaten engellemeye de kalkmadım sizi. hatta, fikret beyin size uyguladığı (yanılmıyorumdur umarım) sansür üzerine, onu eleştirecek birşey de yazacaktım (sonra yanlış anlaşılır diye vazgeçtim)
İnsan bilinci sınır taşlarını, kendi isteğine göre yerleştirme kabiliyetine sahiptir
Birçoğu kendi gerçekleriyle, bilincinin üstünlüğünü iddia ederek, karşısındakini bilinçsiz duruma düşürebiliyor
suçlamanın dürtüsüyle, hatta hiç tereddütsüz yargılayabiliyor da
başkasını koruma içgüdüsünden uzak, kendi canını koruma içgüdüsüyle
bunun için
Özde ve biçimde bütünlüğü ve yeniliği yakalamayan her kalem yakalayanı ezme gibi bir sinsiliğe sahiptir, çünkü insan dediğimiz oyunlarıyla doğar, bu doğanın kanunu, bu sadece edebiyat camiasında değil sanatın her alanında var…
Edebiyatta geriliği sağlamaya çalışan sanal aleminin kendini geliştirmemiş yoz-yobaz takımına veya yeniliği getirmek isteyen aydınına, yazar/şair eserini sunar, eğer okuyucu da tarafsız değilse adam gibi okur, algılar
Başka alternatif yok
Çünkü çoğu (okuyucu) sözüm ona eleştirmen, esere değil de eserin sahibine yorum yapar, dolayısıyla da işine geldiği gibi hareket eder. Yani tüm duvarı yıkıp içinden bir kerpiç alıp sana onu gösterir.
Bunlar
Eserden çok eseri yazana kasıtlı yapılan saldırılardır, yani kişisel hesaplaşmalardır. Birilerinin birilerini bitirmeye çalışmasıdır, karşılık verdiğin anda uzar, karşındaki gerici bir zihniyetin hüküm sürdüğü ortamda yaşıyorsa, onu bırak altetmeyi, bir milim bile ilerletmeyi başaramazsınız.
saygılar
müsade
Müsadenizle tarafından 2/27/2009 10:13:32 PM zamanında düzenlenmiştir.