ÖZEL
Labaratuarın kapısını büyük bir hiddetle açmıştı Tamer.Kendi kendine ’Yine olmadı,yine olmadı’ Diye söyleniyor ve bu sırada da eli kafasında bir şeyler düşünüyordu.Sanki etrafında saldıracak bir şey arıyor şuan içinde bulunduğu öfkesini kusacak birini ya da bir şeyi bekliyordu.Bir süre etrafına bakındıktan sonra koridorun başından sonuna doğru volta atmaya başladı.Planladığı bazı şeyler vardı.Ama bundan daha önce büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.Deneyin başında her şeyin yerli yerinde tam dozunda olduğundan emindi.Ama nedenini bilmediği bir sebepten dolayı tekrar başarısızdı.Bütün planlarını tekrar düşündü.Ne Yapması gerekiyordu.Eksik olan neydi.Bütün bunlarda kafa yorarken,kendi bulunduğu koridora bir asistan girdi.Onu görür görmez handiyse bir aslanın avına atladığı gibi önüne atıldı.Asistan kız,zaten büyük olan gözlerini daha da açmış yüreğini korku ve şaşkınlıkla karışık bir duygu kaplamıştı.Tamer bir iki saniye tuhaf bir şekilde asistana baktıktan sonra lafa başladı.’’Bir tane daha bir tane daha geldi mi ? Daha yolladılar mı ? ’’ Ses tonu biraz sert ve korkutucuydu.Sabırsız bir hali vardı.Asistan kız ise Tamer’in aksine oldukça sakin bir şekilde ’’Hayır hocam.Sadece o’’ diye karşılık verdi.Yoluna devam edecekken Tamer’in hala önünde olmasından ötürü ’’Hocam izin verirseniz içeri girmem gerekiyor’’ Dedi ve hocasının yolu açmasıyla hızlı adımlarla labaratuara doğru yol aldı.Tamer bir süre kızı izledikten sonra çaresiz bir şekilde hemen arkasındaki sandalyeye oturdu.Yumruğunu duvara sertçe vurduktan sonra kendi kendine ’’Beceriksiz,aptal..Daha bir boku beceremiyorsun.’’ Diye söylendiği sırada elinin acısını hissetmiş olacak ki hızlı bir şekilde parmaklarını avuşturmaya başladı.Tam bu sırada labaratuardan biri çıktı.İki üç adım yürüyüp Tamer’in karşına dikildi ve elini Tamer’in omzuna koydu.Hemen peşi sıra konuşmaya başladı.’’Evet başaramadık.Ama kendini bu kadar üzmene gerek yok.Bunun bir çözümünü elbet bulacağız.Bugün çok yaklaşmıştık ama olmadı.Biliyorum hırslı bir yapın var ama bunu kendine zarar verecek hale getirmemelisin.Zaten yarın,olmadı birkaç gün sonra tekrar deneriz.Şimdi sen çocuğu al yuvasına geri götür ve bakıcılarına özellikle yurt müdürüne çok teşekkür et.Biz Cemal ve Tayfun ile birlikte yemek yemeye gidiyoruz.Şu her zamanki yere.Yani eğer gelirsen orada olacağız.Neyse haydi görüşürüz...’’ Oldukça içtenlikle kurduğu bu cümlesinin hemen ardından Tamer’in yanından ayrıldı.Tam kapıdan çıktığı sırada,Tamer ’’Tamam Kadir.Her şey için sağol’’ Demeyi ihmal etmemişti...
Saçları dalgalı uzun,gözlerinde ise sanki her an ağlayacakmış gibi bir hüzün ifadesi hakimdi Tamer’in.Gözleri siyahtı.Aynı saçları da öyle.Ama bu siyah o kadar canlı bir siyahtı ki aldığımız siyah bir tişörtün renk tonunu 46 yıl boyunca değiştirmemiş hali gibiydi.Hafiften sakallı,yakışıklı denilebilecek bir tatlılığı vardı.Kişilik olarak ise nerede ne yapacağı kestirilemeyen tiplerdendi.Kimi zaman oldukça sakin,kimi zamanda deli gibi çılgın olabiliyordu.Mesela onunla 1 hafta geçiren bir kadınla 2 hafta geçiren bir diğer kadın Tamer’i kesinlikle çok farklı tarif ederlerdi.Ama hiçbir olumsuz ifade kullanmazlardı.O aşamaya gelmeleri için en az 1 yıllarını Tamer’le geçirmeleri gerekirdi.Mesela bu yönünde oldukça başarılı biriydi.Kendi yanlışlarını ya da beğenilmeyen yönlerini saklamakta.Ama yine de bir kadın için oldukça ideal bir erkek olabilirdi.Kendisinin söylemiyle olmuştu da.Yalnız bundan 10 yıl önce kaybetmişti eşini.Söylediği kadarı ile oldukça mutlu bir evliliği varmış.Ama çok uzun sürmemiş.Çevresindekilerin onun ailesiyle bildikleri tek şey bu 2 cümleden fazlası değildi.Çünkü Tamer kimseyle doğru düzgün konuşmaz ve görüşmezdi.Kimseye kolay kolay özel bir sırrını da anlatmazdı.Buda onu çevresinde oldukça gizemli kılan özelliklerinden bir tanesiydi.Tamer iş hayatında ise bütün kişilik özelliklerinin aksini sergileyen biriydi.Özel hayatının aksine iş hayatında oldukça hırslı,yenilgiyi kabul etmeyen ve lider ruhlu birisiydi.İkna kabiliyeti oldukça yüksekti.Bu özelliği her alanda onun işine yarıyordu.Herhangi bir tartışmada veyahut anlatmak istediği herhangi bir şeyi öyle güzel öyle derinlemesine anlatırdı ki hiç alakam yok diyen biri bile ağzı açık dinlerdi.Hatta öyle ki bir kişiyi sokakta çıplak dansa bile ikna edebilirdi.Arkadaş konusunda ise oldukça başarısızdı.İş hayatının dışında görüştüğü hiç kimse yoktu.Hayatında ona en yakın olan daha doğrusu olmaya çalışan kişi ise yine aynı deneyi sürdürdüğü labaratuar arkadaşı ve aynı zamanda çalıştığı bölümün müdürü olan Kadir’di…
Tamer’in işinden bu kadar bahsettikten sonra ney ile uğraştığını merak ediyorsunuzdur.Bunu zaman gösterecek.Şuan için işinin çok önemli olduğunu bilmeniz yeterli olacaktır.Bütün o araştırmaları başlatan kişinin de Tamer olduğu ve son olarak Kadrinin o araştırma bölümü açıldığında yaptığı basın açıklamasında gazetelerde çıkan haber manşetindeki;
’’ Beyin özrü onarılabilir mi ? ’’ sorusu da zamanla birçok şeyi aydınlatacaktır…
Yemeğin sonlarına yetişebilmişti Tamer.Lokantaya girdiğinden beri etrafa çok değişik bir bakışı vardı.Hareketleri normalin dışındaydı.Bir süre arar gözlerle etrafa baktı.Cemal’in her yerde kendini fark ettiren uzun,kahverengi ağaç kütüğüne benzeyen şapkasını gördüğü halde hiç dikkat etmemiş sanki aradığı başka bir şeymiş gibi kuşkulu ve korkmuş bakışlarını gezdirmeye devam etti diğer insanların üzerinde.Bir an duraksadı.Gözlerinde dehşet dolu bir anlatım oluşmuştu.Korkuyordu sanki.Birden ne yaptığını bilmezcesine,uzun saçlarını eliyle geriye attıktan sonra lokantanın içerlerine doğru yürümeye başladı.Kısa bir süre sonrada arkadaşları tarafından fark edildi.Kadri bir eliyle çatalı tutmuş diğer eliyle Tamer’i yanlarına çağırıyordu.’’Tamer,Tamer’’ diye bağırıyor,Tamer bunları hiç aldırmayınca ses tonunu daha da yükseltiyordu.Öyle ki bu bağrışı çevresindekileri rahatsız etmeye bile başlamıştı.Ama Kadir bunu hiç aldırmıyor,zaten büyük olan ağzını don lastiği gibi geriyor Tamer’in dikkatini çekmeye çalışıyordu.En sonunda da amacına ulaşmıştı.Tamer bakışlarını Kadri ve tayfasının olduğu masaya çevirdi ve hiçbir tepki göstermeden somurtkan bir ifadeyle yanlarına doğru yol aldı…
Masaya oturduğunda Kadir,Cemal ve Tayfun onu oldukça içtenlikle karşılamış ettikleri muhabbetin ve tartışmaların sebeplerini anlatmış,o konularda Tamer’inde fikrini almak istiyorlardı.Oldukça küçümser bir tavırla Cemal Tayfun için ‘’Şu adam var ya,benim şapkamın çok saçma olduğunu söylüyor kendi o koca burnundaki daha kocaman gözlüğü mantıklı sayıyor.Ne kadar Zevzek değil mi ? Birde benimle bu konuda tartışıyor..’’Diyerek Tamer’inde bu konuda bir şeyler söylemesini,bu saçma tartışma için beklide bir son bulmasını bekliyordu.Ama Tamer hiç oralı değildi.Yüzü bembeyazdı.Düşünceli ve oldukça donuktu.Handiyse bir robottan farksızdı.Cemal Tamer’in kendisiyle ilgilenmemesinin üzerine konuşmasını daha da hiddetlendiriyor elinden geldiğince dikkat çekmeye çalışıyordu.Tayfun ise Cemal’e laf yetiştirmeye çalışıyor onu susturmak için elinden geleni yapıyordu.Bu öyle bir çabaydı ki neredeyse Cemal’in susması için önündeki bıçakla gözlerini oyabilirdi.Tabi bu çok çocukça bir düşünceydi.Canilik ile hiçbir ilgisi olmayan oldukça masum bir düşünce.Tüm bunlar böyleyken Kadir gözlerini bir an olsun Tamer’in gözlerinden ayırmıyor onda ki bu acayipliği bakışlarından çözmeye çalışıyordu…
Cemal ile Tayfun’un hırslı ve sesli tartışması sürüp giderken garsonun bir tanesi masaya geldi.Bakışlarını Tamer’in üzerine dikerek ‘’Efendim bir şey almaz mısınız?’’ diye sordu bir gözüyle yan masada ki kızları keserken.Bu masaya da o amaçla geldiği belliydi.Ve Tanrı bilir ki o kızlarda bakılmayacak gibi değiller di.Eteklerinin boyu,giydikleri göğüs dekolteli tişört ve gözlerinde ki al beni ifadesi garsonun bu hareketini oldukça mantıklı kılıyordu…
Tamer garsonun bu sorusunu duymamıştı.Daha doğrusu garsonun oraya gelip ona bir şey sorduğunun farkında bile değildi.Garson bunun üzerine kocaman,bitişik kaşlarını çatarak daha sert bir ses tonuyla ‘’Efendim siparişinizi bekliyorum’’ diyerek tepkisini dile getirmeyi amaçlamıştı.Ama buda bir işe yaramadı.Tamer yine sessiz ve yine sönük yüzünde o değişik,somurtkan ifade hakimdi.Bunun üzerine lafa Kadir girerek ‘’Yok,bir şey istemiyor’’ dedi Tamer’in yerine ve hızlı bir şekilde garsonu yanlarından yolladı.Hemen peşi sıra Tamer’i dürterek ‘’Ne oldu,Neyin var’’ diye sordu yüksek bir sesle.Bunun üzerine Tamer o boş bakışını Kadir’e yöneltip ‘’iyiyim’’ dedi söylediğine kendide inanmazcasına.Çok duygusuz bir cevaptı bu.Artık Cemal ve Tayfun’da bir şeylerden şüphelenmeye başlamış Tamer’in bu anlamasız halini anlamaya çalışıyorlardı.
Kadir artık Tamer’in bu halinden bıkmış ve bir şeyler öğrenmeyi kafasına koymuştu.Bir kez daha dürttü onu.’’Sana diyorum.Ne için hiç bir şey söylemiyorsun ? Sana yardım etmeye çalış..’’ Tamer’in kendini dinlemediğini fark edince ona daha da yaklaştı ve yüksek bir ses tonuyla ‘’ Bu halin senden başka kimseye zarar vermiyor.Kendini yıpratıyorsun.Beni iyi dinle.Sen ve şu özel sorunların…Hiç ama hiçbiri umurum da değil.Sadece araştırmayı düşünüyorum.Ve bu halde bizi de deney süresini de olumsuz etkiliyorsun…’’ Biranda anlamsız bir öfkeye kapılmış oldukça sinirli bir şekilde ‘’ Hemen,çabuk,en kısa zamanda kendi topla.Bunu bir arkadaşın olarak değil senden üst kademedeki biri olarak emr ediyorum.’’ Diyerek Tamer’in kendini toparlamasını artık bazı konularda değişmesini sağlamaya çalışıyordu.Ama öfkesi numara değildi.Cümlesini bile düzgün kuramamıştı.Belki bir şeye kızmış belki de şuan için Tamer’e gerçekten sinirlenmişti.Ama bunların hiçbiri Tamer’i etkilememişti…
Kadir’in bağırarak söylediği bütün şeyler ve onu resmen tehdit etmesi Tamer’in hal ve hareketlerinde en ufak bir değişime sebep olmamıştı.En azından o an için.Ama kendisinin bu çıkış karşısında bir cevap vermesi gerektiğini biliyordu.Bir an için donuk bakışlarını Kadir’in üzerinde tuttuktan sonra ondan daha hiddetli bir şekilde ‘’Hiçbiriniz veyahut hiçbir şey umurum da değil.Ne düşündüğüm ya da ne halde olduğum da hiçbiriniz ilgilendirmez.Ve emin ol Kadir,beni bu şekilde korkutamazsın.’’ dedi ve bir sarhoş gibi masadan masaya çarparak lokantayı terk etti…
Bu çıkış karşısında oldukça şaşıran Kadir ne söyleyeceğini bilemeden dona kalmıştı.Kısa bir süre o şekilde kaldıktan sonra Cemal’e ‘’Bu adamı anlamıyorum.Çok çok tuhaf biri’’ dedi parmağında ki yüzükle oynarken.Cemal’de onu onaylarcasına kafasını salladı.Tayfun’da bunun üzerine ‘’Anlaşılmaz biri.Ve bir derdi olduğunda hiç çekilmiyor’’Diyerek onları onayladığını belirtti.Kısa bir süre daha bu konu hakkında konuştuktan sonra hep birlikte lokantadan çıktılar…
Tamer o günden sonra 2 gün boyunca laboratuvara uğramamıştı.Kadri ve arkadaşları onun bu durumundan oldukça rahatsız oluyor kendine delice birşey yapmasından korkuyorlardı.Telefonunu her aramalarında kapalıydı.Ama Kadir hiç yılmıyor neredeyse 20 dakikada bir Tamer’in cebini arıyor ona ulaşmaya çalışıyordu.Artık en sonunda dayanamamış Cemal’e ’’Böyle olmayacak.Ben Tamer’in evine gidiyorum.Kesin başına kötü birşey geldi.Kesin’’ dedi ve kabanını giyerek dışarıya çıktı.Ama yaklaşık 3 dakika sonra da Tamer ile birlikte tekrar içeriye girdiler.Yanlarında birde çocuk vardı.Herkesin şaşkın bakışları altında Kadri Tamer’e bağırarak ’’Nerelerdesin lan sen kaç gündür ? Burada o kadar iş güç varken ortalıktan kayboluyorsun ve de hiçbir neden söylemiyorsun.Ya bana şimdi mantıklı bir açıklama yaparsan ya da gerisini.. sen düşün.’’ dedi ve bir cevap beklercesine Tamer’in yüzüne bakmaya başladı.Tamer sanki bu durum ile karşılaşacağının farkındaymış gibi cevabı hazırdı.Hemen başladı konuşmaya ’’2 gündür yeni bir formül üzerinde çalışıyordum.Bu kez herşeyi çok daha dikkatli ve iyi ayarladım.Geçen seferki denememizde yaptığmız hatayıda buldum.Bu kez kesinlikle olacak.Buna eminim.Ve birde bu yanımda ki çocuğu deneyde kullanmak için yurttan aldım.’’ Dedi kendinden oldukça emin bir tavırla.Bu duruşu Kadir’i de etkilemişti.Ama yine de Kadir ciddiyetini bozmak istemiyordu.Yine sert bir tavırla ’’Telefonun niye kapalıydı? Niye bize haber vermedin? 3.sü sen geçen seferki çocuğu adı neydi Hasan..Evet Hasan’ı yurda bıraktın değil mi sen.3 gündür çocuk ortalıkta yokmuş.Ailesinden birisimi ne gelmiş.Aramış bulamamışlar.En sonunda da bize söylediler.Bende sana güvenerek öyle birşey olamayacağını bizden kaynaklanan birşey olmadığını söyledim. ’’ Bu soru karşısında soğuk terler dökmeye başlamıştı Tamer.Şu anda hiç beklemediği bir şeydi bu.Sanki telaşının üstünü örtmek istermiş gibi sahte bir sakinlik ifadesi hakimdi yüzünde.Birşeyler düşündüğünü anlamasınlar diye de gözlerini Kadir’in gözünden ayırmıyordu.Ama bir cevap vermesi gerekiyordu.Kadir’in git gide sertleşen bakışları karşısında ne söyleyeceğini biliyor izlenimi vermeye çalışıyordu.Birden oldukça soğukkanlı bir şekilde ve biraz da konuyu kapatmak ister gibi ’’Telefonu kapattım çünkü rahatsız edilmek istemedim.Zaten dün gece hiç uyumadım.Hep bu formül üzerinde çalıştım.Hasan’ı da yurduna bırakdım tabi.Hocasına kendi ellerimle teslim ettim.Ama zihinsel engelli bir çocuk sonuçta.Biryerlere saklanmış ya da kaçmış olabilir.Yani benlik bir durum yok...’’ Kadir Tamer’i ilk defa böyle görüyordu.Tamer kurduğu bu cümlelerde oldukça sendelemiş,hiçbirini bi çırpıda söyleyememişti.Konuşması bittiğinde de yüzünden boncuk boncuk terler damlıyordu.Biryerlerde yanlış olduğunun farkındaydı.Ama yine de Tamer’i sıkmamak için verdiği cevaptan tatmin olmuşcasına kafasını salladı ve ’’ Peki öyleyse...Şu 2 gündür uğraştığın formülü deneyelim.Birde eminsin dimi bir yan etkisi olmayacağından.Sonra başımıza dert açmayalım’’ dedi.Tamer ise kendi de emin olmadığı bu sorun karşısında ’’ Hayır hayır kesinlikle yok.Ben denedim.Yani önce ki formülle aynı birçok şeyi.Ters birşey olacağını zannetmiyorum.Hem olsa da kim anlayacak ki Kimsesiz çocuk nihayetinde.Kafasıda basmıyor birşeye.Kısacası öyle ya da böyle bir sorun çıkacağını zannetmiyorum.’’ Dedi ve direk çocuğu hemen arkasında ki sedyeye yatırdı.Kadir ise Tamer’in bu değişik haline bir anlam vermeye çalışıyordu.Kurduğu cümleleri,hal ve hareketleri çok değişikti.Ama herhangi birşeye müdale etmek veya karışmak istemiyordu.Çünkü Tamer’e bu konuda oldukça güveniyor ve onun kötü birşeyler yapabileceğini aklının ucundan bile geçirmiyordu...
Tamer’in laboratuvardaki haykırışlarıyla bütün herkes biryerlere sığınmış sanki deprem olmuşcasına saklanmışlardı.Tamer’de sanki kerpetenle dişini çekmeye çalışıyorlamış gibi acı acı bağrıyor etrafına saldırıyordu.Kadir onu hernekadar yatıştırmaya çalışsa da bunu başarması mümkün gözükmüyordu.Tamer gözlerini deli gibi açmış laboratuvarın duvarlarını yumrukluyor arasırada domates gibi kızarmış suratını sanki bana birşey sormayın dercesine deli gibi etrafta gezdiriyordu.Kısa bir süre sonra odadaki çocuk ağlamaya bile başlamıştı.En sonunda bu duruma Cemal son vermişti.Tamer’i tuttuğu gibi yere yapıştırmış,polislerin birini yakaladıklarına yapığı gibi kollarını sıkıca tutmuştu.O sırada da birtane de tokat yapıştırdı Tamer’in domates gibi suratına.Kadir’de Cemali hiç engellememiş,onun yaptığının Tamer’e yapılabilecek en mantıklı hareket olduğunu düşünüyordu.Çünkü Tamer iyi değildi.Neredeyse cinnet geçirecek boyuta gelmişti.Cemal de bunu anlamış olacak ki arkadan kocaman bir ayıyı andıran cüssesiyle Tamer’e müdahale etmişti.Bir 10 dakka daha böyle gergin geçtikten sonra Tamer yavaş yavaş düzelmeye başlamaştı.Ama Cemal oldukça gaza gelmiş olacak ki Tamer’i bir türlü bırakmıyor,kendini günün kahramanı gibi hissediyordu.Ancak Tamer’in ’’Tamam ulan yeter..İyiyim şimdi.Çekil artık üstümden.’’ demesiyle onu rahat bırakmıştı.Tayfun ve Kadir’in de aynı şeyi söylemelerine rağmen onları aldırmamıştı...
Tamer ağır ağır ayağa kalkmaya yeltendiği sırada kollarını ve belinide geriyordu.Aşşağı yukarı 4 saniye sonra düzelmişti.Bu kez yaptığı yaramazlıklardan ötürü oldukça azar işitmiş bir çocuk gibiydi.Boynunu öne eğmiş mahçup bir şekilde bakıyordu arkadaşlarının suratına.Ama Kadir bu duruma daha fazla izin vermedi.’’Saçmalıyosun be oğlum.Senin durumunda bende olsam farklı bir tepki vermezdim sanırım.Sen hayatını bu işe adamıştın,ve bu başarısıklık gerçekten hazm edilmesi zor birşey...Bugün de olmadı ama bunda tek suçlu sen değilsin.Beyin özrü onarılabilecek bir durum değil galiba.Biz en baştan beri hata yapıyoruz.Şuan şu durumda en az senin kadar bende suçluyum..’’ gözleri dolu dolu söylemişti bütün bunları.Tamer ise gözlerinde değişik bir parıltıyla ’’ Hayır..Bütün bunlar,hepsi hepsi benim hatam.Bu bölümü açtırmak için ben ısrar ettim.Ben uğraştım herşeyiyle.Deneyleri ben başlattım.Formülleri ben hazırladım.Seni,Cemal’i Tayfun’u benimle çalışmanız için ben ikna ettim.Hepinizi bu yola ben sürdüm.Ama bugün bitti galiba...Artık bu durumu düzeltmenin ne kadar imkansız olduğunu anladım.Her ne yaparsan yap olmuyor işte...’’ Yüzünde anlamsız bir hüzün belirdi Tamerin.Bu çok değişik bir ifadeydi.Sanki yaptıklarından dolayı değil zora ki böyle gözükmeye çalışıyordu.Kısacası hiç samimi değildi mimiklerinde.Ama sözleri oldukça etkileyiciydi.Bu da diğer arkadaşlarını hüzünlendirmeye yetmişti...
Cemal ve Tayfun da Tamer ile aynı görüşte olduklarını belirtircesine kafalarınıı salladılar ve ikiside Tamer’in omzunu oğuşturduktan sonra kenara çekildiler.Kadir Tamerle bir süre göz teması kurdu.Birşey söyleyecek gibi derin bir nefes aldı fakat sonra vazgeçti.O da Cemal ile Tayfun’un yanına geçti.Biran ölüm sessizliği hakim oldu laboratuvara.Sadece sedyede oturan çocuğun çıkardığı anlamsız sesler hakimdi.Tamer bir süre çocuğa baktı.Yavaş bir şekilde onu yerinden kaldırdı.Beyaz önlüğünü çıkarıp yerine astı.Önce kendi kabanını giydi sonra çocuğunkini giydirdi.Yavaş şekilde kapıya doğruyol aldı ve bu sırada ’’Ben şimdi çocuğu yuvasına götürüyorum.Oradan da eve geçeceğim.Birkaç gün gelmeyebilirim.Kafamı dinlemek istiyorum.Görüşmek üzere’’ dedi ve özürlü çocuğun çıkardığı tuhaf sesler eşliğinde laboratuvardan ayrıldı...
Arabasını oldukça hızlı sürüyordu Tamer.Hatta 2 kere kırmızı ışıkta bile geçmişti.Bir gözüyle yolu takip ederken diğeriyle özürlü çocuğu kontrol ediyordu.Kısa bir süre sonra evine varmıştı.Arabadan özürlü çocuk ile beraber indi.Onu kolundan sertçe tutuyor evine doğru sanki zorla götürüyordu.Aslında zorla götürdüğü doğruydu ama özürlü çocuk bunun farkında olmadığı için ortada bir zorlamadan söz edilemezdi.Hızlı bir şekilde eve girdiler.Tamer büyük bir heycanla kapıyı kapattı.Tam bu sırada özürlü çocuk kolunu kapıdan çekemediği için kolunu sıkıştırmıştı.Ama Tamer bunu hiç farketmedi.Çocuğun çığlıklarını aldırmamıştı bile.Kapının da açık kalması cabasıydı.Hiçbirine dikkat etmemişti.Bir kurdun avını yuvasına götürürcesine hırslıydı.Neredeyse ağzının salyaları akacaktı...
Hızlı bir şekilde merdivenleri çıktıktan sonra kilitli bir kapının önünde durdu.Eliyle ceplerini yokladı ve bir anahtar çıkardı.Onunla da kapıyı açtıktan sonra özürlü çocuğu savururcasına içeriye soktu.İçerisi bir laboratuvara benziyordu.Çok büyük bir oda değildi.duvara dayanmış 2 tane büyük masası,masaların sonunda da 2 tane yatak duruyordu.Tamer hepsini özel ayarlamış olacak ki herşey bembeyazdı.Bir hastanenin acil servisi havası vardı odada.Tamer diğer üstü örtülü yatağa değil öbürüne yatırdı çocuğu.Ellerini yatağa yapıştırdı sonra kelepçe tarzı birşeyle yatağa sabitledi.Daha sonra deney için kullanacağı bazı tüpleri karıştırmaya başladı.Ama önce tuvalete gitmesi gerekiyordu.Çünkü oldukça sıkışmıştı.Tüm herşeyi yarım bırakarak hemen yanda bulunan tuvalete girdi...
Laboratuvar da ise herşey düzelmişti.Herkes günlük işlerinin başına geçmişti.Az önceki ruh hali kimsede kalmamıştı.Düzenin emrettiği üzere monoton işlerine devam ediyorlardı.Tayfun ile Cemal ise dinlenmeye çekilmişlerdi.Ellerinde çayları duvar köşeseinde birbirleriyle konuşuyor saçma saçma konularda tartışıyorlardı.Kadir’de onları dinlermiş gibi yapıyor ama başka başka şeyler düşünüyordu.Bu sırada bir asistan kız geldi yanlarına.Bir süre Cemal ile Tayfun’un tartışmalarının bitmesini bekledikten sonra konuşmaya başladı.’’Hocam hemen şu masanın altında bir telefon bulduk.Kimin olduğunu bilmiyoruz.Buyrun’’ dedi ve hızlı bir şekilde yanlarından ayrıldı.Kadir telefonun ilk başta kimin olduğunu çıkaramadı.Ama biraz daha kurcaladığında Tamer’in telefonu olduğunu anladı.Bunun sebebide telefonun arkasında ki küçük türk bayrağıydı.Telefonu ilk kez Tamer’in elinde gördüğünde modelinden çok o türk bayrağı dikkatini çekmişti.Bunun üzerine telefonu Tamer’e geri götürmesi gerektiğini düşündü.Ne de olsa 2-3 gün boyunca Tamer laboratuvara uğramayacaktı.Ayrıca kendisinin de ona söylemek istediği bazı şeyler vardı.Tayfun ile Cemal’e Tamer’in evine gideceğini söyleyerek laboratuvardan ayrıldı...
Kadir özellikle arabasını Tamer’in evinin az uzağına parketti.Daha sonra yavaş adımlarla eve doğru yol aldı.Yol boyunca telefonun nasıl düşmüş olabileceğini düşündü.Ve sonra O karmaşa esnasında Cemal’in üzerine atlamasının ardından düşmüş olabileceği kanısına vardı.Tam bu sırada da eve varmıştı.Biraz Tamer’in tepkisinden çekindiği için yavaş adımlarla yaklaşmıştı kapıya doğru.Ama beklemediği birşey olmuştu.Kapı aralıktı.Sanki Tamer Kadir için ayarlamıştı bunu.Bu saçma düşünce bir an için Kadir’in kafasında belirip hemen aynı hızla yok olmuştu.Ama Kadir’i hafiften gülümsetmişti.
Kapıyı aralayıp içeriye girdi Kadir.Dikkatli bir şekilde evi süzdükten sonra telefonu masaya bırakıp gitmeyi düşündü.Ama Tamer’le birşeyler görüşmek istediğinden bu düşüncesinden vazgeçti.Bir an için Tamer diye bağıracak oldu fakat uyuyor olabileceği ihtimalinden dolayı üst kata çıkıp telefonu Tamer’in yatağının yanındaki sehpaya koymaya karar verdi.Bu kez hızlı bir şekilde merdiveni çıktı ve hemen Tamer’in yatak odasına yöneldi.Tam odaya girecekken kendisine oldukça tanıdık gelen anlamsız bir ses duydu.Bu ses Tamer’in sürekli kilitli olup şimdi açık olan odasından geliyordu.Biran Tamer’in orada olduğunu düşünüp hızlı adımlarla oraya yöneldi.2 saniye sonra da odaya varmıştı.Kapının girişinde durdu.Yavaş bir şekilde kafasını içeriye soktu.İşte o anda gözlerine inanamadığı o manzarayı gördü.Masanın üzerinde tüpler,bir acil servise benzeyen dizayn..Hiçbirini farketemedi.Tek dikkatini çeken şey karşıda ki yatakta yatan ve elleri yatağa sabitlenmiş olan o özürlü çocuktu.Bir an için dizlerinin bağı çözülür gibi oldu Kadir’in.Gözlerini faldaşı gibi açtı.Hafiften buruşmuş elleri titremeye başlamıştı.Korkak bir şekilde arkasına baktı.Ama hiçbirşey yoktu.Rahat bir nefes aldıktan sonra yavaş adımlarla çocuğun yanına gitti.Ellerini çözmeye yeltendi ama yapamadı.Genelde gerilim filmlerinde görmeye alışık olduğmuz bileklikler anahtarla açılıyorlardı.Kadir bunu anlayınca açma çabasının nafile olduğunun farkına vardı.Hemen o an kaçmak istedi.Koşarak evden uzaklaşmak.Ama bu korkakça düşüncesinden biran önce kurtuldu.Tam bu sırada başka birşey çekti dikkatini.Özürlü çocuğun yattığı yatağın yanındaki yataktaki örtü.Gördüğü manzara karşısında oldukça hızlı titreyen ellerini örtüye doğru yaklaştırdı.Yavaş bir şekilde yutkundu.Ağzı açık bir şekilde örtüyü kaldırdı.İşte o an gördüğü manzara karşısında ki ruh halini hayatında hiçbirzaman hissetmeyecekti.Tekrarı olamayacak,o an için tansiyonunu bile neredeyse tavan yaptıran bir korku kaplamıştı yüreğini bir anda.Zaten titreyen elleri dahada hızlanmıştı.Kısa bir süre sendeledi.Hemen yanında ki masadan destek alarak ayakta kalabilmişti.’’Bu nasıl,nasıl olabilir ? ’’ diye söyledindi titrek dudakları.Bu Hasan’dı.Orada cansız bir şekilde yatan çocuk...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.