- 1021 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Dallamalardan Sallamalar...2
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
" İşte Size Anlatacağıma Söz Verdiğim Yeni Dünya Düzeni "
İlk önce sizlerden bu okuduklarınızı fazla ciddiye almamanızı, aslında hiç ciddiye almamanızı özellikle rica ediyorum. Sağlam şeyler yazsam burada sizin karşınızda ve bu şekilde ne işim var, bunu hepimiz biliyoruz ama insanın yazası geldi mi bir kere dur durak dinlemiyor ve illá ki saçma ve boşta olsa bir şeyler yazıyor, nasıl olsa sizin bu yazılanları okumak gibi bir mecburiyetiniz yok.
Bütün bu yazdıklarımı bir tek insanın bile okuyabileceğini varsayma mecburiyetim var benim.
Görüyorsunuz işte insan hiçbir zaman sadece ve sadece kendisi için yazamıyor, bir mecburiyet söz konusu. Yazmak özgürlükmüş, ben bu özgürlüğü anlamış değilim ya neyse. İşte bu okuyucu varsayımını gözardı edemeyeceğim için bu sallamaların arasına birazcık sağlam konular da yerleştireceğim ki; beni okuyan o meçhul şahıs beni iyice meçhule giden bir yolcu sanmasın.
Yeni Dünya Düzeni, evet açıklık getireceğim başlık, bayağı büyük bir başlık gerçekten de, içinde bir dünya barındırıyor...
... Birinci gerçek.
Çok uzun zaman önce kendi kendime bir şiir yazarken bayağı zorlanmıştım ve " Ulan! bu adamlar bu şiirleri, bu romanları nasıl yazıyorlar? " diye sormuştum ve akabinde kendi ağzımdan şu sözler dökülmüştü,
" Okuduklarım çoğaldıkça yazmam zorlaşıyor ".
İnsan kahroluyor kardeşim, o kadar zaman sıkına sıkına iki sayfa yazıyorsun ve bir de bakıyorsun herhangi bir tarihte ve herhangi birisi yazdıklarının alásını yazmış ve üstelik bu mükemmellikte yazılanları okuyan Allahın kulları bir elin parmakları kadar insan. Dönelim gerçeğimize.
Sevgili diyeceğim ama vazgeçiyorum ve değerli okuyucu diyorum, sen burada şimdi bu satırlarla karşı karşıyasın ve bilmiyorum seni buraya getiren ne? Yazımın başlığının çekiciliğimi yoksa benim yazdıklarımdan bir kaç okuduğun mu var ve okumaya değer bulduğun için mi veya canın mı sıkıldı veya veya gerçekten bir okuyucu musun?
Bütün bunlar beni gerçekten yazarken bağlamıyor, bunu bilmeni istiyorum ama bunun yanısıra seni gözardı etmediğimi de unutmamış olmanı diliyorum.
Benim okuma gerekçelerimi yukarıda saydığım nedenlerin yanısıra, senin de bildiğin gibi daha bir sürü nedenler oluşturuyor ama yazma nedenlerim yok...
Baştan söylemiştim, insanın yazası gelmesin.
Gerçeğimize dönelim dedim ama dönenip duruyorum işte gördüğün gibi. Evet birinci gerçeği
dile getiriyorum.
...Yeni Dünya Düzeninin Gereksiz yazılara / yazarlara ihtiyacı yok.
Hemen ikinci gerçeğe geçiyorum.
... İkinci gerçek.
Senin ve benimde içinde bulunduğumuz bu sanal ortamın ve bu ortamın içinde bulunan bu edebiyat, sanat ve daha ne bileyim ne kadar cavcavlı siteleri varsa, onların bu yazılara / yazarlara ve bu yazıların ve yazarların bütün bunlara karşılıklı ihtiyacı var.
" Körler, sağırlar birbirini ağırlar." Bedensel engellileri rencide etmediğimi umarak bu söylemi kullanıyorum.
Şimdi bütün bu gerçekdışı iki gerçeğin ardından, o sözünü verdiğim sağlam konulardan birisiyle devam etmek istiyorum. Korkmayın konu dışı değil ve benim yazma zırvalamalarımın çok üstünde.
*" Gerçekte bugün yazar olma hakkından ciddi olarak kuşku duymayan kimse yazar sayılamaz. İçinde yasadığımız dünyanın durumunu göremeyenin o dünya üzerine yazacak hemen hiçbir şeyi yoktur. Dünyanın tehlikeye düşmesi, bir zamanlar dinlerin temel sorunuydu; konunun ağırlık noktası şimdi yeryüzüne kaydı. Dünyanın bugüne dek gerçekleştirilmesi birden çok kez denenen yıkımı, yazar olmayanlarca soğukkanlılıkla göz önünde tutuluyor; bu işten neler kazanabileceklerini hesaplayanlar, bunu bir uğraşa dönüştürenler, böylece de enseleri giderek kalınlaşanlar var. Kehanetlerimizi makinelere teslim ettiğimizden bu yana, kehanetler her türlü değerini yitirdi. Kendimizden uzaklaştığımız, cansız güçlere teslim olduğumuz ölçüde olup bitenler üzerindeki egemenliğimizi de yitirmekteyiz. Canlılar, cansızlar ve özellikle hemcinslerimiz üzerindeki giderek büyüyen gücümüz, artık salt görünüşte denetleyebildiğimiz bir karşı güce dönüştü. Yüzlerce, binlerce söz söylenebilir bu konuda, ama tümü de bilinen şeyler; tuhaf olan yanı da bu; söylenebileceklerin tümü de en ufak ayrıntısına varana değin günlük gazete notlarına, insana tiksinti veren bir ilkelliğe dönüştü.Benden bunları yinelememi beklemeyeceğinizi umarım; bugün amaçladığım, daha başka ve daha alçakgönüllü bir girişim."
Umarım sizde bu yazıyı okumaya başlarken benden gerçekten size yeni bir dünya düzenini anlatacağımı beklemiyordunuz. Benim amaçladığım da biraz başka ve alçakgönüllü bir girişim.
İletişim kurmak.
Evet sadece bu, iletişim kurmak.
** " İletişim karmaşık bir sorundur ve benim gibi bazı içe dönük kişiler bu sorunu tuhaf, tamamen tatminkár olmayan ama ilginç bir yolla çözmüşlerdir: Biz (birkaçı hariç tüm insanlarla) yazarak iletişim kurarız, ama dolaylı bir yoldan. Sanki sağır ve dilsizmişiz gibi. Ve yalnızca yazıyla değil, dolaylı olarak da. Hayali durumlardaki hayali insanlar hakkında öyküler yazarız. Sonra bunları yayımlarız (çünkü bu öyküler kendi tuhaf üsluplarıyla birer iletişim eylemidir, başkalarına hitap ederler). Sonra insanlar bunları okurlar ve telefonu açıp derler ki: Ama sen de kimsin? Bana kendini anlat! Biz de deriz ki: Anlattım ya işte. Hepsi orada, kitabin içinde. Önemli olan her şey orada. Peki ama sen onları uydurmuştun hani! Evet ama nereden?"
Aslında yeni dünya düzeni üzerine yazabileceğim o kadar çok şey var ki: yazmaya başlamaktan
çekiniyorum, çok yorgun olmadığım bir zaman yazmaya başlarsam, sanırım durmayacağım.
Her konu başlığı bile içeriği sonsuz olabilecek potansiyelde. Bakın size örnekler vereyim.
Aşkı yeniden tarif etme uğraşına girsek, yeni bir dünya aşkı ve o aşkın biçimi üzerine yazsak, sonsuz olmaz mı?
Dürüstlüğü ele alsak konu olarak ve o sözcüğün içinde barındırması ve o sözcükte olması gerekenler üzerine bir yazı yazsak, anlatım biter mi?
Ve daha bir sürü ana başlık altında yazılabilir yazılar.
Söylediğim gibi; benim amaçladığım başka ve alçak gönüllü bir girişim. Bu sanal alemde ve uydurma yazılarla, sadece dürüst bir şekilde bir iletişim yaratmak.
Yapmacıkların içinde yapmacık olmaya uğraşmak bana fazlaca akıllı bir davranış olarak geliyor.
Ve atalarımızın da söylemiş olduğu gibi, fazla akıllılık iyi değil.
Bu atasözlerini de ne çok seviyorum yarabbi!
- Körlerin atış yaptığı bir poligonda, saklanılacak en emin yer hedef tahtasının ortasıdır. (anonim)
- X Men´lerin özlendiği zamanlarda ortalıkta görünen bir adam olmamak gerekir. (bendeniz)
Evet sevgili okur (larım), yazılan her yazının bir nedeni var ve bazı yazılar dünyayı ve dünyamızı değiştirebilecek güçte olabiliyor. Yeni bir dünya istiyorsanız ve sizin yazılarınızın da dünyalar değiştirebilecek güçte olmasını diliyorsanız son satırlarımı içtenlikle okumanızı istiyorum.
*** " Yazarın işi, insanlığı ölümün kucağına bırakmak olamaz. Kendini kimseye kapamayan yazar, ölümün gücünü pek çok insanin iç dünyasında giderek yoğunlaştırdığına acıyla tanık olacaktır. Herkese boşuna bir çaba olarak görünse bile, yazar bu duruma baş kaldıracak ve asla, hiçbir koşul altında yenilgiye boyun eğmeyecektir. Hiçliğin yazın alanında sayıları giderek artan elçilerine karşı direnmek ve onlarla, onların silahlarını kullanmadan savaşmak, yazar için onur kaynağı olacaktır. Kendisi için yapılmamış, ama kendi yasası olan bir yasaya göre yaşayacaktır yazar:
Hiçlikte kalmaktan hoşlanabilecek kimseyi hiçliğe itmeyeceksin.Hiçliği yalnızca ondan çıkış yolunu bulmak için arayacak, bu yolu da herkes için işaretleyeceksin. Acı ve çaresizlik içinde kalmakta başkalarını bunlardan nasıl kurtaracağını öğrenmek için direneceksin, yoksa mutluluktan nefret ettiğin için değil; çünkü insanların birbirlerini insanlıktan çıkarmalarına ve parçalamalarına karşın, onların layık olduğu bir şeydir mutluluk."
Sizlerin yazma nedenleri her ne olursa olsun, salt bencillik,estetik merak,tarihsel dürtü,siyasal amaç ve daha bir sürü yazma nedeniniz olabilir, yazın, ama içinde yaşadığınız dünyanın durumunu görerek yazın.
Yaşam deneyimlerinizin hakikatini yazın.
O sözünü ettiğim okur yurtsuzdur ve her yazıda kendine bir yurt arar, bunu unutmayın.
O edebiyatı kendine yurt tutmuştur, yazdıklarınız ona yalan bir mekán olmasın.
**** " Edebiyatı yurt tutmuş insanların yalnızlığını gideren tek şey, başkalarının yalnızlığıdır."
Peki ya ben bunları niye mi yazdım ? İletişim kurmak istediğimi söylemiştim değil mi?
Yeni bir dünya düzeni için oluşmuş ya da oluşacak fikirlerinizin / hakikatlerin yer aldığı yazılarda buluşmak dileğimle şimdilik vedalaşıyorum satırlarımı okuyan gözlerinizden.
Murat Kayalı
* Elias Cannetti / Yazarın Uğraşı
** Ursula K. Leguin / Rüyalar Kendilerini Açıklamalı
*** Elias Cannetti / Yazarın Uğraşı
**** Murathan Mungan / Yazıhane
YORUMLAR
" Körlerin atış yaptığı bir poligonda, saklanılacak en emin yer hedef tahtasının ortasıdır. (anonim)"
Bu sözü tuttum
Bu demek değil ki, diğer yazılanlara katılmıyorum. Hayır.
Tamamını beğendim. Bu kadar yazarın olduğu bir ortamda 12 numarada saklanmayı ve sessizce okumayı tercih ederim. Sırf "yazar desinler" düşüncesiyle yazanlardan ziyade, kendi samimiyetini açıkça ortaya koyanları tercih ediyor ve zaman buldukça onları okumaya çalışıyorum.
Bu güzel yazıda da bir samimiyet gördüm.onun için buradayım
Selam ve saygı ile...
öncelikle seçkiyi ve kalemi kutlamak gerek.
"DALLAMADAN SALLAMALAR" adıyla düşmüş yazı ama pek ne sallanır, ne de sollanır yanı var...çünkü ortada yazıya inceden düşmüş bir gerçek var .yazarın nezaket göstererek sevimli kalıplar içine sokmaya çalıştığı...
bunlar net oluşumu, nette oluşan ki ben net edebiyatı diyorum bir tarafı sanata dayanan bir platform ve nu platformda gezinen kimlikler.
yazar iletişim demiş...belki de hem nette hem reelde ençok ihtiyaç duyulan ve günümüz insanının en zayıf kaldığı nokta..
nette iletişim...onca laf kalabalığının içinde olduğumuz değil olmayı arzuladığımız (kendimizin bile farkına varmadığı olumlu ya da olumsuz) kişiyiz ki bu iletişim yalınlığına ve gerçekliliğine vurulan en büyük darbe...
bir de reelde ki iletişim yeteneğimiz var ki o allaha kalmış...
ne kadar size tanıdık gelir bunlar bilmiyorum ama gerek sanal, gerek reel kendi çevremle sınırlı bir gözlemdir bu...
yazarın değindiği noktanın belki biraz solunda kaldı bunlar ama ilk yaptığı çağrışım bu oldu bende...yazar biraz daha edebi üslup ile ve yalnızlık kavramında gezinmiş ama...
ben en büyük yalnızlığın kalabalıkta hissedilendir şeklinde bir tanımlama yapacağım...
yazıyı severek okudum..güne hakkıyla düşmüş bir çalışma...
kutlarım...
sevgiler...
(bu arada ilk defa böyle bir talepde bulunuyorum ama
"netteyim..rahatsız etmeyin" adlı yazıma boş bir zamanınızda uğrayarak samimi bir yorum bırakırsanız beni sevindirirsiniz..konuyla akrabalığından dolayı...)
teşekkürler Murat bey..
"Okuduklarım çoğaldıkça yazmam zorlaşıyor "
Bunu sürekli ben de tekrar ediyorum. Ne kadar çok bilgi sahibi olunursa o kadar yanlış yapmaktan ve kaliteli bir iş çıkartmaktan korktuğu için her yazılan bir öncekinden daha zor oluyor.
Akıcı ve bir o kadar sıkmadan, içinde verilen örneklerle zenginleştirilmiş keyifli bir yazıydı. Güne gelmesi sevindirici.
Tebrik ederim...