- 576 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ölüm haberi
Gece vakti yazmak istedim ama yazacak konu bulamıyorum.
Nerden başlasam???
Bir başlayabilsem...
Hah dur şimdi bir yerden girer, öte taraftan çıkarım.
Geçen gün başıma gelen ilginç bir olayı anlatayım sizlere. Zaten bu olaydı beni satırlara sürükleyen...
Bir arkadaşın ölüm haberini aldım.
Kendisiyle hukukumuz üniversite yıllarında başlamıştı. Sınıfta daha ilk gördüğüm zaman dikkatimi çekmiş, fakat bana basit gelen havasının altında başka birşeyler olduğunu hissetmiştim. Ne gariptir ki mantığımın ve kalbimin ayrı telden çalışına bu sefer şaşırmamış, (belki de kaderin bir cilvesi olarak) görülecek derece de umarsız kalmıştım içimdeki tasvir edilemez fırtınaya... Çok mütevazı bir tavrı vardı ama görünüşünden ötürü basit insanların, basit görüşlerine maruz kalıyordu. Kimseyle konuştuğunu da görmemiştim henüz.
Ben üniversiteli oldum havalarında günümü gün ederken, o benim arkamı toplamakla meşgul olduğu halde kendisiyle tanışmamız da oldukça ilginç olmuştu hâlbuki. Çok yakın bir arkadaşım çok hoşlandığını tanışmak istediğini anlatmıştı bir gün.
— Eee? Git tanış. Ne duruyorsun ki?
— Abi yapamam ben.
— O zaman ben yapayım; dedim ve gittim yanına.
Konuştuk bir müddet. Oldukça soğuk davranmıştı beklenmedik bir biçimde. Tabii arkadaşımdan bahsetmedim. Nerelisin, kimsin, necisin gibi klasik üniversiteli sorularıyla geçti ilk 10 dakikamız. Sonraki gün arkadaşımda yanımdayken yanına gittim. Tanıştırdım ikisini. 3 kişi olmuş ve beraber takılmaya başlamıştık. Derken; günler, arkadaş grubuna bir kaç kişi daha almakla geçti. Artık devamlı beraber gezen 7 kişilik bir grup olmuştuk.
Aslında ben olmamıştım. Çünkü dediğim gibi, ben üniversiteli havalarında oldukça fazla tozutmuştum. Günün yarısında arkadaş grubumla takılırken, diğer yarısında oradan oraya sürüklenen yaprak gibiydim. O garibim de devamlı beni adam etmekle meşgul oluyordu.
Bir gün kendisine sordum:
— Yahu niye bu kadar üstüme düşüyorsun?
— Sen burada tanıştığım ilk kişisin ve çok özelsin benim için, demişti.
Ben anlamadım tabii. Pek de sallamadım benden beklenmeyecek bir biçimde! Benim derdim gezip tozmak, günümü gün etmekti. Bu arada bütün uğraşlarıma rağmen arkadaşımla aralarını yapamadım. "Olmuyor be Neco, ısınamadım." demişti bana, kırgın bir üslupla.
Derken 2. sınıfa geçtik. Benim pek geçtiğim de söylenemez aslında. Bir sürü dersten kalmıştım. Bu sebepten ötürü sevgili arkadaşım biraz daha fazla üzerime düşmeye başladı. Ben de akıllanmaya başlamıştım ama hala burnum havalarda...
Bu arada yaşanan fazlaca anı, olay... Canınız sıkılmasın diye uzatmıyorum.
Onunla çok güzel bir arkadaşlığımız vardı. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Grup arkadaşlarından ayrı takılıyorduk fırsat buldukça. Takvimler kahkahalarımızı yazıyordu saatlere. Hiç olmadık kadar iyi anlaşıyorduk. Ne bende kötü bir niyet vardı ona karşı. Ne de ben, onun bana farklı baktığını düşünmemiştim. Beraber olduğumuz zamanlar, ikimizde farklı kişilikler oluyor ve bu şekilde geçirilen saatlerin ne kadar da muhteşem olduğunu görüyorduk. Gördükçe de birbirimize daha yakınlaşıyor ve gerçekleri birbirimizden saklamamız gerektiğinin bilincine varıyorduk sanki. Ama bütün bunların bana ait kısmı, benim bilinçaltımda meydana geliyordu ki ben hala O’na aynı şekilde yaklaşıyordum. Aslında farklı bir kişiliğe bürünen O idi bu saatlerde ve ben sadece kaçırdığım zamanların farkında olmayan biriydim.
Peki, ne zaman dikkatimi çekmişti yeşil gözleri? Ne zaman saçlarının sarı olduğunu farkettim? Ne zamandı ilk kez gözlerini benden kaçırdığını hissettiğimde?
Hatırlamıyorum...
Bir gece vakti arabada uyuyakaldığımı söylüyor polisler. Onun adını sayıklarken buluyorlar beni. Daha sonra O’nu çağırıyorlar, beni götürmesi için. Beni evime bırakıyor ve son kelimeleri çınlıyor, o bir daha girmediğim odada.
"Sen bir hiçmişsin ve ben bunu farketmekte ne kadar aciz kalmışım!"
Sonra arkadaş grubumuzdan da ayrılıyor, benden ayrıldığı gibi. Günlerce ve hatta aylarca görüşmüyoruz. Neden sonra arıyorum kendisini... Uzunca bir konuşma geçiyor aramızda.
Ondan sonra yine yaşanan birçok anı, olay vs. Biz yine kavga gürültü küsüyoruz birbirimize.
En son gördüğümde diplomayı almak için deli gibi ders çalışıyor, hocaların kapılarını aşındırıyordum. Yine konuştuk ayaküstü. Onunda 2 tane dersi kalmış. Sınavlara gidip geliyormuş. İçimizde anlatılmaz bir buruklukla ve birbirimize şans dileyerek ayrıldık. O sene her sınav döneminde gördüm kendisini. Birbirimize bakmakla yetindik, yetindim. İçimde bir kuvvet git konuş diyor, başka bir kuvvet ise konuşma diyordu. Hâlbuki kendisine hislerimi açıklayacak değildim. Sadece yaptıkları için teşekkür etmek istiyordum. Çünkü biliyordum ki arada ne sevgi ne aşk kırıntısı kalmıştı. Bütün derdim bir türlü anlamını kavrayamadığım, ayakta tutamadığım dostluğumuzdu. Çünkü onun sevgisine değil, dostluğuna ihtiyacım vardı. O’nun ihtiyacı olan da bu idi aslında. Onca yaşanan iyi, kötü anlardan geriye en azından dostluk kalmalıydı. Ama yapamadım. Nedenini bilmiyorum, ama yapamadım...
Olayı nereye, nasıl bağlasam bilmiyorum.
Bazı zamanlar insan geçmişe özlem duyar, bazı zamanlar ise geçmişi nefretle anar.
Bazı anılar vardır insana acı verir, bazı anılar vardır insana ders verir.
Bazı anılarsa o kadar derindedir ki... Ancak ölüm hatırlatır.
Üzerinden 3 gün geçmesine rağmen hala kalkamadım yerimden.
Toprağı bol, mekânı cennet olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.