TRAŞ
jilet, kesemedin sakalımı
köreldin hemen yüzüme değince
yaktın canımı
aldın başımdan ziyan aklımı
yıktın hayallerimi bu sabah keyfince...
karşıladım seni yıllarca
sabunlar serip yollarına
köpükleyip fırça sallayarak
ve her gün uykumdan çalarak
sıcak sular sundum
kendi ellerimle çanak çanak...
mahçup etme diye umarak,
gevşeyip rahatlaman için ince belinden tuttum
sabahın altısında emrinde aynanın karşısında bittim
sana amade bir yanakla hazır ve nazır bekledim
ince ruhununla yüzümde gezinip oynayarak
hatta patinaj yapasın diye işi fazlasıyla abartarak
sana dostumsun diye torpil de geçmiştim;
malum, benim köseleye ve sana son kıyak
- krem de sürmüştüm şeytana uyarak-
kanattın yüzümü bile bile
acıttın canımı huysuzlanarak
çevirdin çenemi kevgire
ortadan ikiye ayrılarak
çeliğinde mi hile vardı;
yoksa kasten mi kestin
seni, reklamlara kanıp
bir düzine alana mı küstün jilet...