HEP ŞİKAYET...HEP ŞİKAYET!..
“Hayattan şikayetçi olmayın çocuklar!” derdi Edebiyat öğretmenimiz… ne anlatmak istediğini o dönemlerde pek anlayamazdık… Oysa tepeden tırnağa şikayet doluyduk… Tek bir sivilce yeterdi dünyamızı karartmaya… Şekle girmeyen saçlarımızla saatlerce uğraşırdık ayna karşısında… Ellerimiz kocaman, bedenimiz şekilsiz, annebabalarımız anlayışsızdı; öyle olmasalar bile… Ağzımızdan çıkan iki sözcükten biri “Of”, diğeri de “Puf”tu ergenliğin kıskacına düştüğümüzde…
Yetişkinliğe ulaşınca kimimiz kurtuldu bu durumdan kimimizse daha bir şikayetin esiri oldu… sanırım Edebiyat öğretmenimizin anlatmak istediği de buydu…
Sizler de tanık olmuşsunuzdur çevrenizde, yüzlerinde hep memnuniyetsiz bir ifadeyle ömür dolduran kişilere… Ne saksıdaki çiçek, ne gökyüzündeki bulut, ne de toprağın üzerindeki telaş bir mesaj verir onlara… Her daim liste başı şarkıları: “Batsın bu Dünya” dır… Güneş açsa da suçludur, açmasa da, onların gözünde… Öyle şikayet ede ede yaşayıp giderler işte… Hani zararları yalnızca kendilerine olsa amenna!... Uğramaya görün semtlerine bir kez, ikinci kez karşılaşmamak için yolunuzu değiştirmeyi göze alırsınız…
Ha, bir de yaşamı sorgulayanlar vardır… “Yaşam sunulmuş bir armağandır bize” deyip, O’nu daha da güzelleştirmenin yolunu arayanlar… Çiçeğin, böceğin, ağacın, balığın, çocuğun, yaşlının, gencin hakkını hukukunu savunanlar… Neden, nasıl, niçin, sorularını hep soranlar…
Böylesi kişiler, hayattan şikayetçi olanlara benzemezler… Hem de hiç benzemezler… Yalnızca muhaliftirler, iyi olanın, doğru olanın, güzel olanın yerleşmesi adına… Ama nedense çoğu zaman aynı kefeye konulurlar, hayattan hep şikayette bulunanlarla… Tıpkı insanın yüzüne çarpık bir gülüş bırakan şu fıkrada olduğu gibi:
Konuşmayı çok sevmeyen bir adam, manastıra kapanır… Manastırdaki papazlar da adama yedi yılda bir konuşma hakkı verirler… Aradan yedi yıl geçtikten sonra, başpapaz adamı çağırır ve söyleyeceği bir şeyi olup olmadığını sorar. Adam yalnızca, “Yerler çok soğuk!” demekle yetinir…
Başpapaz da kısaca :”Tamam odana çekilebilirsin!” der….
Yedi yıl sonra Başpapaz adamı bir kez daha çağırır huzuruna ve söyleyeceği bir şeyi olup olmadığını yine sorar… Adamın ağzından bu kez de üç sözcük çıkar: “yemekler çok kötü!"…
Başpapaz adama yine: “Odana çekilebilirsin!” der…
Aradan bir yedi yıl daha geçip, adam manastırdaki yirmi bir yılını doldurduğunda, papazların huzuruna bir kez daha çıkarılır ve kendisine, söyleyeceği bir şeyi olup olmadığı sorulur yine…
Adam bu kez kararlı bir şekilde atılır: “Evet söyleyeceğim bir şey var” der, “İstifa ediyorum!”…
Başpapaz yumruğunu hiddetle masaya vurur: “zaten bekliyorduk böyle bir kararını” der, “Çünkü geldiğin günden beri yaptığın tek şey, hep şikayet, hep şikayet!...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.